“Her şey değişir”… 2.500 yıl önce söylenmiş olsa da bu söz, hep susturmaya çalışır egemenler. Bizi hiç bir şeyin değişmeyeceğine ikna etmek için ellerinden geleni yaparlar. Var olanın, ezelden beri olduğuna ve ebede kadar da olacağına inanmaya zorlarlar. Kader derler… Tanrı buyruğu derler… Talih derler… Doğanın kanunu der dururlar. İsterler ki kabullenelim onların gücünü. Köle olmak için doğduğumuza, yoksulluğun kaderimiz olduğuna, güçsüz ve muhtaç olduğumuza, boyun eğmezsek yaşayamayacağımıza inandırmaya uğraşırlar bizi. Kimi zaman tatlı dille ama çoğu zaman kırbaçla, bileklerimize taktıkları zincirlerle, yeri geldiğinde kanımızı dökerek, derimizi yüzerek, al kan içinde bırakmaktan kaçınmayarak.
Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali
Oysa biliriz içten içe değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu. Oynayarak karşı çıkmaya çalışırız kader denilene. Oyunun büyüsü değişimi getirir. Oyunlarda başka biri olabiliriz, başka türlü bir hayat sürebiliriz, oyunlarda yeneriz ejderhaları; temsilin gücünden alırız umudumuzu. Tragedya, kader denilene karşı çıkmak için bir isyan olarak gelişmiş, ilkin. Ölümlü insanın ölümsüz tanrılara isyanını anlatmış biteviye. Değiştirmek ister tragedyanın kahramanı ama antik çağın egemenleri izin vermezler. Her tragedya başarısızlıkla biten bir isyanın sonunda tanrıların galibiyetiyle son bulur. Böylece seyirciye değişimin bir hayal olarak çok güzel olduğunu ama sonunda gerçeğe dönülmesinin şart olduğunu vaaz eder. Ama insan bir kere oynaya görsün, sahnedeki yenilgi hayata bir umut taşır. Yenilmiş olsan da değişim mümkündür. İşte tiyatro, içinde taşıdığı değişim umuduyla seyirciyi dönüştürür. Bir oyun seyreden, bir oyuna katılan dönüşür, başka biri olur. Sahnede anlarız kaplanın kağıttan, kralın çıplak olduğunu, ejderhanın alevinin yakmayacağını. Sahnedeki imkan seyirciye cesaret olarak akar.
Her değişim olumlu değildir elbet. Dönüşebilir ve Brecht’in okuyan işçisi gibi soru sormaya başlayabiliriz ya da Kafka’nın hamamböceği gibi başkalaşabiliriz. Türkiye de bizleri, dünyanın tüm ezilenleri gibi seksenlerden başlayarak dönüşüm kandırmacasıyla başkalaşıma uğratmaya çalıştılar. Kırk yılı aşkın süre boyunca dönüşüm adı altında başkalaşıma uğratmak için çabaladılar. Daha çok sömürü için bizi insanlığımızdan çıkarmaya, doğayı bozmaya, çalıştılar. İşte TAKSAV, 1993 yılından bu yana başkalaşıma karşı dönüşümü savundu. Devrimciliğin, asıl olarak değişimi kavramak ve mücadeleyi yeni koşullara göre dönüştürmekten geçtiğini bilenlerin vakfı oldu. Özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin, insanca bir hayatın, kuşu, börtü böceği, otları ve ağaçları, akarsuları ve denizleri de gözeten bir dünya ile mümkün olacağının bilinciyle dönüştü. Şimdi Cumhuriyet’in yüzyıl dönümünde devrimci umudu sahneye de taşımak için 11. İzmir Uluslararası Tiyatro Festivali’ne hazırlanıyor, Başkalaşıma direnmek ve sahneden sokağa hayatı dönüştürmek için çağırıyoruz sizi.
Bir insan olarak bu dünyaya ne için geldiğimizle ilgili herkesin mutlaka soru işaretleri olmuştur. Ve büyüyüp geliştikçe bu konuda bir fikir ediniriz, kendimizce. Kimisi...
Batı Sahne, henüz çok yeni ve genç olmasına karşın, iddialı projelerle kısa zamanda dikkâtleri üzerine çekmeyi başardı. Basit komedilere kaçan, seyirciyi salt “müşteri” olarak...
Oyuncunun rol gereği seyircinin duyacağı biçimde ama öbür oyuncuların duymadığı var sayımla düşüncelerini söylemesi veya Oyuncunun doğrudan seyirciye dönerek konuşması.
Mizansen
Kelime manası sahnelemektir. Bir tiyatro metninin sahneye uygun olarak tasarlanması ve düzenlenmesidir.
Dramaturg
Tiyatroda, repertuar politikasını saptamaya yardımcı olan, repertuar hazırlayan, oyun metinlerini okuyarak; gerekirse çevirisini yaparak, oyunları inceleyen, analiz eden ve bu konuda detaylı raporlar hazırlayan dramaturg; rejisöre, oyunun yorumu konusunda öneriler sunabilir. Oyuncu ve tasarım sanatçılarına malzeme sunmak da dramaturgun görevleri arasındadır.
Kanto
Tiyatro oyunlarından önce kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ettiği yer.
Oda Tiyatrosu
Seyirci sığası yüz kişi yada az olan minik tiyatro.
Ferhan Şensoy
Türk tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu; roman, deneme, günlük, tiyatro, televizyon dizisi ve film senaryoları yazarı ve 'Ortaoyuncular' tiyatro topluluğunun kurucusu olan sanatçı 'Ortaoyuncuları Kavuğu'nu Münir Özkul'dan devralmıştır. Her oyundaki emeği geçenlere, zaman gözetmeksizin oyun gelirlerinden pay vererek Türk Tiyatrosu'nda kendine özgü bir yer edinmiştir. Aldığı ödülleri ve prestijiyle Türk tiyatrosunun ağır isimlerdendir.
Vodvil
Hareketli ve eğlenceli konulara dayanan hafif güldürü.
Fuaye
Tiyatro aralarında oyuncuların ve seyircinin dinlenmesi için hazırlanmış yer.
Darülbedayi
1914 yılında kurulan ve bugünkü İstanbul Şehir Tiyatrolarının eski adı.
Haldun Dormen
Sahneye ilk defa Galatasaray Lisesi’nde ortaokul öğrencisi iken çıktı. Robert Koleji'nden mezun oldu. Küçük yaşlarda geçirdiği bir kaza sonucu sol ayağı sakatlandı. Tiyatro eğitimini ABD’de Yale Üniversitesi’nde aldı. 'Papaz Kaçtı' komedisi ile Dormen Tiyatrosu’nu kurdu. Türkiye’de sahnelenen ilk müzikal olarak bilinen 'Sokak Kızı İrma'yı sahneledi. Halkla ilişkiler alanında dünyaca tanınan bir isim olan Betül Mardin ile evlenmiş, sekiz yıl süren bu evliliğinden Ömer adlı bir oğlu dünyaya gelmiştir. Sanatçı hala tv yapımcılığı ve diğer kişisel gelişim dersleri verilmektedir.
Afife Jale
Sahneye çıkan İlk Türk kadın oyuncudur. 'Yamalar' adlı oyunda, Emel rolü ile ilk kez sahneye çıktı. Asıl ismi Afife olan sanatçı, bu oyunda 'Jale' takma ismini kullanmış ve daha sonraları Afife Jale adıyla anılmaya başlanmıştır. Tiyatro kursları için açılan sınavı kazandı. Müslüman kadınların sahneye çıkmasının yasak olduğu dönemde, Darülbedayi (konservatuvar olarak açıldıktan sonra okul tanımından çıkıp bir tiyatro topluluğuna dönüşen; halen İstanbul Şehir Tiyatroları adıyla varlığını sürdüren sanat kurumu), Müslüman kadınların sadece kadınlara özel gösterilerde oynayacakları gerekçesiyle bünyesine almıştı. 1997’den beri sanatçının anısına Yapı Kredi tarafından 'Afife Tiyatro Ödülleri' düzenlenmektedir. Son yıllarını yatırıldığı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde geçirdi ve orada vefat etti.
Mimetik
Kelime anlamı olarak taklit etme ya da yankılanma olarak geçen mimetik, tiyatroda sahnede gördüğümüz içerikleri işaret eder. Yani şahit olduklarımızdır, sahnede oynanandır bir nevi. Örneğin yine aynı oyunda Puck'ın bahsi geçen çiçeği periler kraliçesi Titania'nın gözüne damlattığına şahit oluyoruz.
Tirat
Oyuncuların sahnede birbirine söylediği uzun sözler, oyuncunun uzun ve kesintisiz konuşması.
Feeri
Doğaüstü olayların ve kişilerin dekorlar arasında gösterilmesi.
Tragedya
Duyguları yaşatmak ve hissetirmek için acıma ve korku duyguları üzerine yazılmış tiyatro eseri, trajedi
Reji
Sinema, tiyatro, radyo ve televizyon oyunlarında ve programlarında oyunun sahnelenmesini organize eden sorumlu kişi(ler).
Müjdat Gezen
Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, şair ve eğitmen. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ni kurmuştur. Sahneye ilk kez Hırka-i Şerif İlköğretim Okulu'nda ilk piyesinde çıktı. Aynı yıl 'Doğan Kardeş' çocuk dergisinde şiirleri yayımlandı. Yine bu yıllarda İstanbul Radyosu Çocuk Kulübü'nde mikrofonla tanıştı. Müjdat Gezen aynı zamanda şair. 74 adet şiirden oluşan 'Şiirim Geldi Bırakın Beni' isimli bir albümü var. Albümde kendisiyle birlikte Savaş Dinçel, Mustafa Alabora, Perran Kutman, Ali Poyrazoğlu, Rutkay Aziz ve Sunay Akın gibi isimler yer alıyor.
Cep Tiyatrosu
Sahnenin seyirciye çok yakın ilişkide olduğu az kişi alan tiyatrolara verilen ad.
Tuncel Kurtiz
Babası Selanik doğumlu bir Türk bürokratı, annesi ise Boşnaktır. Üniversitede kısa bir süre hukuk fakültesinde, daha sonra ise filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölümlerinde okudu; ancak hiçbirinden mezun olmadı. İlk kez Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başlamış olan sanatçı, bir çok sinema filminde de rol almıştır. 48. Altın Portakal Film Festivali'nde 'Yaşam Boyu Onur Ödülü' aldı. Son yıllarda 'Ezel' adlı dizide oynayan sanatçı, 2013'te kalp krizi sonucu 77 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Agon
Antik Yunan komedyasında düşünceleri birbirine karşıt olan iki oyun kişisinin tartışmaya girdiği bölüm.
Pandomim
Jest ve mimiklerle oynanan sözsüz oyun
Prömiyer
Oyunun seyirci ile ilk buluşması.
Revü
Oyundan önce gösterilen müzikli ve danslı oyun.
Entrik unsur
Yazılan eserin, okuyucuda merak uyandıracak şekilde olması
Levent Kırca
İlk kez 1964'te Ankara Devlet Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. Eski eşi Oya Başar ile birlikte 'Güzel ve Çirkin' ve 'Sefiller' adlı oyunları sergiledi. 1998 yılında 33. Türkiye Hükûmeti'nde Kültür Bakanlığının vermeye başladığı Devlet Sanatçısı unvanına layık görülmüştü, ama bu ünvanı Nisan 2015'te geri alınmıştır. Her zaman dik duran ve politik mizahın öncüsü olan sanatçı, Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapmıştır. Kırca 2015 yılında yakalandığı karaciğer kanseri hayata veda etmiştir.
Grotesk
Gülünç ve korku verici unsurları, aşırılık ve gerçek dışılıkla bir arada barındıran bir oyun türü.
Tuluat
Modern tiyatronun özelliklerinden farklı olarak yazılı metin olmadan bir konu üzerinde oyuncuların sahnede doğaçlama olarak bir oyunu canlandırmaları.
Çolpan İlhan
İstanbul Belediye Konservatuvarı'nda tiyatro bölümünü ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümünden mezun oldu. Akademideki arkadaşları ile birlikte 'Akademi Tiyatrosu' adıyla bir tiyatro grubu kurdu ve oyunlar hazırladı. Şair Attilâ İlhan'ın kızkardeşi, sinema sanatçısı Sadri Alışık'ın eşi ve oyuncu Kerem Alışık'ın annesidir. 2014'te geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.
Muhsin Ertuğrul
Türk tiyatrosunun batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilen Muhsin Ertuğrul, sinema alanında da Türkiye'de ilk önemli katkıları gerçekleştirmiş; 1922-1939 yılları arasında Türkiye’de film yapan tek kişi olmuştur. Ailesi, sahneye çıkmasına karşı çıktığı için baba evinden ayrıldı ve tiyatro eğitimi için Paris'e gitti. Çağdaş Türk tiyatrosunun temelini atan ve geliştiren Muhsin Ertuğrul'a 23 Nisan 1979'da Ege Üniversitesi'nce fahri doktor payesi verildi. Sanatçı, ünvanını almak ve sanat yaşamının 70. yıl kutlamalarına katılmak üzere gittiği İzmir'de 29 Nisan günü kalp krizi sonucu hayatını yitirdi.
Kabare
Toplum hayatında daha çok güncel olayların iğneleyici ve eleştirici bir şekilde ele alan oyunların oynandığı; şiirlerin ve şarkıların söylendiği tiyatro.
Diegetik
Tiyatroda, edebiyatta yahut sinemada bir olayın, olayın kendisine tanıklık edilerek değil olayın anlatılarak öğrenildiği durumlar. Edebiyatta olayı bir anlatıcı vasıtasıyla okuyarak, tiyatroda ve sinemada genellikle sahnede duyarak öğrendiğimiz bilgiler.
Fars (Farce)
Önceleri oyun araları gösterisi olarak sahnelenen ve sonrasında sanat yönü az kaba bir güldürü türüne dönen tiyatro.