3. Bi’Aralık Festival Başlıyor

Ankara’nın önemli sahnelerinden biri olan Aralık Sahne ve köklü ekibi Fareler Tiyatrosu, ismine yakışır biçimde her yılın Aralık ayında perdelerini festival kapsamında açıyor. Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan Bi’Aralık Festival, Fareler Tiyatrosu ve MAD Dance Theatre başta olmak üzere birçok değerli ekibin binbir çabası ile ortaya çıkıyor.

Aralık ayı boyunca devam edecek olan festival 1 Aralık tarihinde açılış kokteyli ile festival ateşini seyircileri ve ekipleriyle birlikte yakacak; bir ay boyunca yanacak olan ateşe katkıda bulunacak olan oyunlar ise şu şekilde:

1
Bir Mülazım Artist “Afife Jale”

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

1920’li yıllardan 2000’li yıllara gelirken, sahnede sadece bir Afife… Mülazım sanatkarlıktan tiyatronun neferliğine… Kısacık ömrüne sığdırdığı zorluklar ve alkışlar arasında “ilk Türk müslüman kadın oyuncu” zaferini kazandırıyor Türk Tiyatrosuna. Yeniliğin ve dönüşümün öncüsü olmak, ödenecek bedelleri beraberinde getirirken, sahnede olmak için yaşayan bir kadın parlıyor karanlıkta. Şimdi, perde açılıyor… Afife, nasıl “Jale” olduğunu anlatıyor. 

2
Bencilin Bahçesi

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Dev, bahçesini kimseyle paylaşmak istemez, bahçesine giren çocukları kovar ve onların girmesini engellemek için bir duvar örmeye karar verir. Kış geçer, bahar gelir, her yerde ağaçlar yeşerir, çiçekler açar ama Bencil Dev’in bahçesine bir türlü bahar gelmez. Orada hala kış mevsimi devam etmektedir. Dev bu duruma bir türlü anlam veremez. Fakat bir gün çocukların oyun oynarken duvar bahçesinde açılan deliği farketmesiyle o delikten bahçeye girmeleri, bahçenin de canlanmasına yol açar. Dev duvarının kırıldığını görünce önce sinirlenir fakat sonradan anlar ki bahçesine bahar çocuklarla birlikte gelmiş. Sonunda Dev, yaptığı duvarı kaldırır, çocukların bahçede özgürce oynamalarına izin verir ve onlarla arkadaş olur. Oyun dekor ve kuklalarının şemsiyelerden yapıldığı bu oyun, çocuklarla interaktif olarak oynanmaktadır.

3
O Zaman Küs Ölene Kadar

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

İki kardeşin, iki farklı zamanda, birlikte tuttukları iki yas hikayesi. Hayatla, ölümle, küsmekle ve en çok da barışmakla ilgili iki hikaye. Mezarlıkta geçen hüzünlü bir komedi.

Abi: Hayat biraz böyle bir şey herhalde. Çok kötü bir şey oluyor. “Sabredelim, bunlar da geçer“ derken daha da kötü bir şey oluyor. Dişini sıkıyorsun zar zor ayakta kalıyorsun, o sırada daha büyük felaket başına geliyor. Artık bundan daha kötüsü olamaz dedikten sonra dört kere daha, daha kötüsü oluyor. Sonra bir yerde saymayı bırakıyorsun. Şeye benzetiyorum ya, mesela eve tadilat falan için bir usta çağırırsın, bir fiyat çeker, atıyorum on beş bin, sen on bin verebileceksindir, ama kafanda hesaplarsın, oradan borç buradan bilmem ne, tamam dersin yapalım şu işi, dişimizi sıkalım bitsin. Ama sonra işin ortasında usta gelir der ki boru patladı, bilmem ne oldu, yedi bin daha girer sana. On beş binlik iş ne oldu? Yirmi iki bin. Sende ne kadar var? On bin. (Sessizlik.) Zaten her şey yolunda gitse bile beş bin borçtasın, bir de üstüne daha da birikiyor. (Sessizlik) İşte aynı, sürekli daha kötü olma durumu gibi-
Kardeş: Anladım benzetmeyi.

4
Şinagava Maymunu

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Adımı hatırlamıyorum. Böyle durup dururken biri adımı sorduğunda sanki beynimde bir şalter kapanıyor. Rahat olduğum zamanlarda anımsar gibiyim.Benim hastalığımın tıpta bir karşılığı var mı? Uzun zamandır psikoloğuma gidiyorum. Ama eskisi gibi benimle ilgilenmiyor. 

5
Madonna Kürk Mantolu

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Bir kapı, bir aşk… Her gün yeniden yaşamak. Her gün tekrar tekrar ölmek. Beklemek… II. Dünya Savaşı’nın ortasında bir odada, bir adamı beklemek.

Sabahattin Ali’nin ölümsüz eseri Kürk Mantolu Madonna’dan esinlenilen oyunumuz esere farklı bir zamandan, aşkın diğer yüzünden bakıyor.

6
Bernarda

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

“Bernarda”, Federico Garcia Lorca’nın ünlü eseri “Bernarda Alba’nın Evi” adlı oyundan yola çıkılarak Pelin Temur tarafından yeniden yazılmış tek kişilik yeni bir tiyatro metnidir. Bernarda, ev içinde yas ilan ederek kurduğu otorite ile bildiğimiz tüm baskıcı rejimlerin küçük bir modelini oluşturur. “Otorite”nin kadın kimliğine uyguladığı cinsiyetçi baskıyı, sahnede 5 ayrı kadını canlandıran Özge Arslan’ın çarpıcı performansı ile görüyoruz.

Oyun, canlı söylenen Fandangos ve Flamenko örnekleri ile seyircinin beğenisine sunuluyor.

7
Disko Topu

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Rağmen birinin hikâyesi
DİSKO TOPU
Ben bir yıldızdım. Adiydim. Bir tesadüftüm. Yanlıştım.
Bir kazaydım. Uğursuzdum. Bir belaydım. Felakettim.
Bir yangındım. Küldüm. Bir sestim. Duyulmazdım.
Bir kırıntıydım. Yokluktum. Bir lekeydim. Ayıptım.
Bir soruydum. Yarımdım. Bir duvardım. Çatlaktım.
Bir ağaçtım. Oyuktum. Bir çiçektim. Kayıptım.
Bir yoldum. Gidilmezdim. Bir dikendim. Acıttım.
Bir anıydım. Bulanıktım. Bir masaldım. Kısaydım.
Bir yataktım. Çürüktüm. Bir tavandım. Deliktim.
Bir geceydim. Mucizeydim.

Ben bir hiçtim. Ben her şeydim. Ne olursam olayım, vardım. Ben de biri idim.
Tokalaşmak istemediğiniz biri. Çevrenizi dikkatle taradığınızda bile gözlerinizin görmeyi atladığı biri. Rağmen biri. Muhtemelen boşluğa doğru yol alacak hikâyem çok kısa zamanda unutulup gidecektir. Unutulmamak hayata ait değil zaten. Ama… Hiç umulmadık insanların da yazılı tarihleri olur bir yerlerde.
O’nun dünyası bir top, bir disko topu. Bazen ışıl ışıl, bazen paramparça, bazen var, bazen yok. Yine de hep dönüyor. Bazen birileri geliyor, bazen birileri gidiyor. O ve disko topu hep kalanlar oluyor.

8
Küskün Koca Ağaç

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Ormanın en yaşlı ağacı Koca Ağaç, biraz yalnızlık ve sessizlik isterken; çevresindeki kuş sesleri, çocukların oyunları, gölgesinde dinlenmek isteyen çoban ve koyunları onu rahatsız eder. Her rüzgar estiğinde yapraklarının dans etmesi onu çileden çıkarır. Sonunda sonbahar gelir, yaprakları döküldüğü için Koca Ağaç rahat eder. Rahat eder etmesine ama peki yeniden İlkbahar geldiğinde ne olacak dersiniz? Gelin neler olduğunu oyunumuzda birlikte izleyelim.

9
Hard Love

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Hayatlarından memnun olmayan iki kişi, barda tanışır ve sevişmek üzere eve gelir. Fakat teknik bir aksaklıktan dolayı sekste uzlaşamayınca konuşmak ve birbirlerini tanımak zorunda kalırlar. Böylece sevişmek için bir araya geldikleri gece boyunca arzuları ve korkularıyla tek gecelik de olsa bir ilişki kurarak yabancı olmaktan kurtulmaya çalışırlar.

HardLove, yaşamlarında gittikçe hissizleşen ve bir şeyler hissetmek için çabalayan, bu esnada tökezleyen ve devamlı başa saran insanların hikayesi.  
“Ahmet: Ben hiçbir zaman öyle soft soft biri değildim zaten. Ama hard hard biri de olmadığım için şey olmuyor. 

Ayşe: Hiçbir şey anlamadım biliyor musun?
Ahmet: Yani içinden gelir bir şaplak atarsın, onu demeye çalışıyorum.
Ayşe: Anladım.”   

10
Bir Tatlı Kaşığı Çamur

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Kırklı yaşlarında mutfağa hapsolmuş bir kadın, bize yaptığı yemeklerden, kocasından, babaannesinden, çocukluğundan, çocukluk aşkından bahsediyor. Elif Candan’ın, toplumsal cinsiyet üzerine yaptığı akademik çalışmalar kapsamındaki röportajlar sonucunda kaleme aldığı ve Pınar Akkuzu’nun yönetmenliğini üstlendiği Bir Tatlı Kaşığı Çamur, tek bir kadının ağzından dökülenler gibi görünse de, aslında bütün kadınların ortak hikayesi, dili, hissi, ifadesi…
Oyunun dünyası da tam bu ortak paydadan beslenerek hayat buluyor. Metnin de yardımıyla oyuncular, fiziksel tiyatro teknikleri ile performatif oyunculuk ve çağdaş dans olanaklarından faydalanarak, sözlerin ve bedenin hareket ve anlam olasılıklarını araştırıyor. Dekorun ve seyirciyle aralarındaki duvarın olmadığı boş bir alanda, uzamın ve oyunsu olanın peşine düşerek sahnede var oluyor, yine bu yollarla dinamik ve alternatif bir dil yaratmanın peşine düşüyorlar.

11
Puro İle Leyla

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Bir sefaletin aşka doğan yüzünü görmek bize biraz umut olur mu? Bir gün var bir gün yok hayatlar parçalanırken tiyatro hep aydınlıktır. Karanlığı delip geçen güçlü bir ışık tıpkı Puro ile Leyla’nın umudunda yeşeren toprak gibi bizde de yeşerir umarım. Bir varmış bir yokmuş bir memleketin kuklaları olmaktan kaçan herkes için Puro ile Leyla bir nefes olacaktır. Tiyatro benim kaderim tıpkı sizlerin de kaderi olduğu gibi. Gülen ve ağlayan yüzler günlere yağmur gibi düşerken tiyatro bize güneş, ışık ve aydınlık olmaya devam etsin.

12
Rüya Oyunu

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

…Modern Batı uygarlığı, tarihte, gerçek bir anomali olarak ortaya çıkar: Az çok bütünüyle bilebildiklerimiz içinde tamamen maddi yönde gelişmiş tek uygarlık, Batı uygarlığıdır. Rönesans denen olayla aynı anda başlayan bu canavarca gelişme, kaçınılmaz olarak, karşılığında, zihinsel bir gerilemeyi de beraberinde getirmiştir; eşdeğerli demiyoruz, çünkü söz konusu bu iki alan arasında, hiçbir ortak yan yoktur. Bu gerileme öyle bir noktaya varmıştır ki bugünkü Batılılar saf zihnin ne olduğunu bilemez, hatta böyle bir şeyin varlığına bile ihtimal veremez olmuşlardır; bu yüzden de sadece doğu uygarlıklarını değil, artık en az bu uygarlıklara olduğu kadar, ruhunu kavrayamadıkları Avrupa Orta Çağına da tepeden bakmaktadırlar. Aklı, yalnızca maddeye üstünlük kurmada ve onu pratik amaçlara uydurmada kullanan, bilimi kendi kısır döngüsü içinde, sanayide ürüne dönüştürüldüğü ölçüde değerli bulan insanlara, tamamen kuramsal bir bilginin yararını nasıl anlatmalı?… 

René GUENON (Abdulvahid YAHYA)

13
Sayın Yargıç

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

En son ne zaman sustunuz? Ne anlatacağınızı bilemediğinizden, kime anlatacağınızı bilemediğinizden, nasıl anlatacağınızı bilemediğinizden sustunuz? Ya da “Zaten ne anlatırsam anlatayım anlamayacaklar” diyerek? Susuşunuzun karşınızdakini cesaretlendirdiğini, çok bağıranın çok haklı çıktığını, sustukça susuşlarınızın arttığını, koskoca ve haklı bir güruh olarak sustuğunuzdan azıcık ve haksız kaldığınızı bildiğiniz halde en son ne zaman sustunuz? 
Hepimiz bir zaman, bir şekilde sustuk, susuyoruz, susacağız… Belki de tam tersini yapmanın vakti. Yıllardır biriktirdiği susuşlarını haykırmaya karar veren bir avukat kadını izlemeye davetlisiniz. Oyunu kuralına göre oynamaktan vazgeçen ve anlatılamazlığı öldürmeye karar veren avukatımız anlatacak. Sayın Yargıç, yargılamadan sadece dinleyecek…

50 dakika boyunca özgürce konuşmanın hazzına davetlisiniz. 

14
Sırça Köşk ve Diğerleri

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Tiyatro Tam’ın 16 aralıkta prömiyer yapan yeni oyunu.

15
Toz Bezinin Maceraları

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Oyunumuz tozlanmış bir kitaplıkta geçer. Haluk Yüce’nin babası uzun zaman önce bir görev için uzak bir ülkeye gitmiştir. Ailesi ise onun odasına girmemektedir. Bir gün Haluk babasının çocukluğunda kendisine okuduğu bir kitabı oyunlaştırmak ister ve odaya girip o kitabı bulmaya karar verir. Ancak kitaplık çok tozludur. Haluk tozları almak için bir toz bezi kullanır ve böylece toz bezinin kitaplar arasındaki macerası başlar. Kitaplar canlanır, her kitabın kendine özgü deneyimlerini öğreniriz. Toz bezi, her kitapta beklenmedik sürprizlerle karşılaşır.

16
Herkes Yolunda

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Herkes Yolunda, yakın çevresindeki insanların aksine “Gitme” yi henüz hiç deneyimlememiş genç bir kadının, gitmeye cesaret edişini anlatmaktadır. Karakter, seyirciyle birlikte önce odanın dışından sokağa, sokaktan ormana, denize ve en son bozkıra varan masalsı bir yolculuğa çıkmaktadır. Genç kadın, gitme ve değişme cesaretini kıran toplumsal düzene, ikili ilişkilere, aile yapısına ve büyükşehir yaşantısına karşı dürtüsel tepkiler vermek yerine, kendine özgü alaycı üslubuyla bunları sorgular ve tüm bu olgularla baş etme mücadelesi verir.
Herkes Yolunda, tiyatro, dans ve performans alanında çeşitli projelerde yer alan ve kendi projelerini de üreten sanatçının yazıp yönettiği ve aynı zamanda oynadığı ilk oyundur. Özgün ses tasarımının ve oyuncu bedeninin fiziksel sınırlarını araştırmaya yönelik düzenlenen hareketlerin merkezde olduğu bir hikâye anlatıcılığı biçimi kullanılarak oyunun masalsı dünyası kurulmaktadır. Oyuncunun, hareket ritmi, zaman, mekân ve seyirci ile kurduğu ilişki sahnede,  karaktere özgü olan “oyunsu” tavrı yaratmaktadır. Karakterin; kent, sokak ve kadın-erkek ilişkilerine dair meseleleri ile kurduğu ilişki direkt, alaycı ve sorgulayıcı bir tavır üzerinden gerçekleşmektedir.

 *Sanatçı, Sevgi Soysal’ın Tutkulu Perçem ve Tezer Özlü’nün Yeniden Akdeniz adlı öykülerinden ilham alarak yola çıkmıştır.

“Herkes gitti.
Gidenlerin dikenleri ile kalakaldım burada.
Şimdi kim çıkaracak bu dikenleri?
Bozkıra gideceğim. Annem bekliyor beni. O, çıkarır dikenlerimi.
Yetişmem lazım…
Yola çıkmam lazım…
Çok geç kaldım.”

“Şu an gündüz mü yoksa gece mi?
Tam bu an için ne diyorduk? Gecenin gündüze dönmeye yakın o anı…
Gece bile gündüze dönüyorken, neden kimse bana… Şşhh!
Sözcükler olmadan anlatmanın bir yolunu arıyorum. Tam şu an.
Düşüncemi izleyebiliyor musunuz?”

17
Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince Ama Şimdi İyi

Hayallerinin ötesine yüzmek isteyen bir kadın Dijana. Yüzerken boğulmamayı öğrenenlerden. Rusya’dan İstanbul’a feribot yolculuğunun ardından Mustafalardan biriyle kesişiyor yolları…

Pasaport kadar umutları olan Dijana ve Irina, bilmedikleri bir dili sözlükten öğrenirken, kaç para edeceklerini hep biliyorlardı. Sadece, iki buçuk iPhone…

18
Küçük Prens

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Yaşamın anlamından, çileğin tadına her ama her şeyi sorgulayabilmek insani bir özelliğimiz değil midir? Sanatın ayrıcalığı da bize bu sorgulama olanağı tanımasındandır. Bu nedenle Exupery’in kaleme aldığı bu eşsiz yapıt, bu tiyatronun yönetmeninden oyuncularına… Bir sahne yapıtına dönüştürülmüş, dahası hadlerini aşıp öyküyü kukla ile anlatmayı seçmişlerdir. Çocuk izleyicilerimize kitabın aslını adres gösterdiği, yetişkin izleyicilerimize ise yaşamın yepyeni bir tarifini sunduğu için seçtik bu yapıtı. Bu özgün yapıtı sahneye koyarak belki biz de kendi sınırlarımızı zorluyoruz.

Ne ki, sanatın sınır tanımazlığı yaptırıyor bunu bizlere. Dünya edebiyatının nadide yapıtlarından birini sahneleyip siz değerli izleyicilerimize yansıtma cesaretimizi yine sanatın ufuksuzluğuna borçluyuz. Belki de aldanıyoruzdur! Ama bu güzel aldanışın bile, salonu terk ederken sizleri değiştirmiş olduğuna emin olacağız. Bir de Küçük Prens’imizin perdenin arkasından sessizce gülümsediğine. Ne dersiniz…. Değmez mi sizce de?

19
Kutular

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

-Sence en çok neye ihtiyacımız var?

-Anlaşılmaya…

-Bunun için mi durmadan konuşuyoruz?

-En iyi yolu susmak bence.

-Buddha da öyle diyor…

İki yalnız ruh… İki kırgın kalp… Bir ev partisi akşamında tanışırlar. Etraf açılmamış onlarca kutu ile doludur. Her biri açmaya korktuğumuz sırlar gibidir. Odamızı, evimizi ve içimizi kaplayan kapalı kutular. Nereye gidersek gidelim yanımızda taşıdığımız, taşımak zorunda olduğumuz kutulardır bunlar. Bir insanı tanırken kutularını da açmaya cesaretimiz var mıdır peki?

Kutular oyunun odak noktasıdır ilişkiler. Ve elbette ilişkilerin öznesidir insanlar. Kutular oyunu seyircileri bilinmeyene, herkese anlatmaktan korktuğumuz sırlarımızı açıklamaya doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Belki de hayatımızın aşkına telefonumuzdan başımızı kaldırdığımız bir an kadar uzaktayızdır. Belki de “Asla yan yana gelemeyiz, farklı dünyaların insanlarıyız,” dediğimiz kişilerle aramızda bir fark yoktur. Bunu anlamak için sadece küçük bir tesadüfe ihtiyacımız vardır. Tıpkı Eylül ile Ali’nin dip dibe olup gerçek anlamda tanışmak için minicik bir anın elektriğine ihtiyaç duymaları gibi…

Eylül ve Ali farklı sosyo-ekonomik geçmişe sahip iki kişidir. Eylül 30’lu yaşlarının sonunda reklam ajansı sahibi , Ali 20’li yaşlarının sonunda Eylül’ün yakın arkadaşı Nice’nin kafesinde çalışan, kendi halinde ama kirli geçmişini herkesten saklayan bir gençtir.

Dışarıdan bakıldığında mesafeli bir tanışıklığın ötesine geçmeyecek gibi görünen bu ilişki, en özel itiraflara, en hassas sırlara ve en heyecanlı hislere ev sahipliği yapar. Artık yalnız olmak istemeyen Eylül ve yeniden yalnız kalmaktan korkan Ali’nin gece boyu süren sohbetleri onları nereye götürecektir?

20
Uyandığımda Sesim Yoktu

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

“Uyandığımda Sesim Yoktu” modern kadının kafasındaki iç çatışmayı, ikircikli halini, fiziksel, grotesk, epik, dramatik tiyatro yaklaşımlarıyla ve akapella yardımıyla çağdaş bir anlatıma kavuşturuyor. Bir sabah uyandığında annesinin öldüğünü öğrenen Cassandra, annesi için hazırlaması gereken anma konuşması üzerinden içine düştüğü yalnızlıkla birlikte kadına yönelik her türlü baskı ve şiddeti sorgulamaya ve özeleştiri yapmaya başlar. Bastırılmış kişiliğinin yarattığı başkaldırıyla, erkeklerde normal görülen davranışların kadınlarda anormal görülebileceği tepkisini de gösteren oyun; açık bir şekilde baskı gören, örtülü bir baskının içinde kendini bulan, yaşadığı birçok korku ve toplumun ona dayattıklarından dolayı kendini ifade edemeyen, sesleri kısılmış, hırpalanmış, hatta canice öldürülmüş kadınların hakları için yazılmış bir başkaldırı oyunu. Türkiye’de ilk kez 6 Şubat 2020 tarihinde gösterilen ve Kanada, Birleşik Krallık ve Amerika başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde kapalı gişe oynayan oyun, farkındalık sahibi Kanadalı bir kadının tepkisinin, Türkiye kadınından farklı olmadığının da kanıtı.

Yılın en iyi oyunu seçildi!
Orijinal adıyla “Mouthpiece”, 2016 sezonunda “Toronto Tiyatro Eleştirmenleri” tarafından “Yılın En İyi Kanada Oyunu” seçildi. Oyun, 2017 yılında ise Edinburg Fringe Festivali’nde “En İyi Sahne Performansı” başta olmak üzere pek çok ödülün sahibi oldu.

21
Savaş Gibi Bir Şey

Nereye koyacağız bu bitmez tükenmez savaşları? Savaşla birlikte gelenleri ne yapacağız? Bu soruları gencecik iki asker fark etmeden soruyorlar birbirlerine, ömürlerinin ilk çağlarındaki o çocuksu halleriyle…

“Er! Hatırla! Kimiz biz?

Bir er ve sadık komutanı!

Hayır!

Bir komutan ve sadık eri!

Kimi bekliyoruz?”

İnsanların üzerine çöken tüm savaşların ortak taraflarını bir torbaya koymuşlar, ortaya da Savaş Gibi Bir Şey çıkmış…

22
Karagöz Noel Baba

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

Oyun geleneksel gölge oyunu tekniği ile oynanmaktadır. Öykü ise Noel Baba konusunu ele almakta ve hicvetmektedir. Bu oyunda, geleneksel karagöz karakterlerine Noel Baba ve Çelebi’nin oğlu yeni figürler olarak eklenmiştir.

23
Böcekler

3. Bi'aralık Festival Başlıyor

“Bir varmış, bir yokmuş… Zamanın birinde bir hatıra ormanı varmış… Burası çirkin mi çirkin bir yermiş. Yaşanan her duygu, her anı buraya düşermiş. Ve sonra… BUM! Bu büyük patlamadan sonra yerle gök alt üst olmuş. Duygular çorba olmuş. Anılar bulanmış. Bir damla kanın, sütün içinde kaybolup gitmesi gibi. Güzel mi güzel olanlar, kötü mü kötü olanların arasında yok olup gitmiş. Yaşananlar kalmış ortada. Yaşananlar bu duygu havuzuyla çiftleşmiş ve o yığıntının arasından kötü mü kötü, çirkin mi çirkin, iki şey doğmuş…”

Tıpkı başlangıçta seyircileri ve ekipleriyle birlikte Aralık ayını selamlayan Bi’Aralık Festival, yine hep birlikte 24 Aralık tarihinde kapanış kokteylinin ardından veda ediyor.

Hem Ankara içindeki hem de çeşitli başka şehirlerdeki oyunlara ev sahipliği yapan Bi’Aralık Festival siz seyircilerimize dolu dolu bir ay sunmayı amaçlıyor; okurlarımıza bu deneyimi tavsiye etmekten gurur duyarım. Daha fazla ilgi almak isteyen okurlarımız Aralık Sahne’nin sosyal medya hesaplarını ziyaret edebilirler.

Sevgiler.

Yağmur Şakoğlu
Yağmur Şakoğlu
09.09.2002 tarihinde Ankara’da doğdum. Bir hukuk kariyeri isteyerek geçirdiğim çocukluğum on dört yaşında, tiyatro hocamın kendi öğrencilik yıllarını anlattığı bir anda yeniden şekillendi. Bir hukukçu olmaktan ziyade sanatla dolu bir yaşamın bana çok daha uygun olduğuna karar verdim. Hocamın “Dtcf Tiyatro” diye bahsettiği okuluna henüz hiç görmeden vurulmuştum, benim için on dört yaşımdan üniversite sınavına kadar olan zaman yalnızca “Dtcf Tiyatroyu” kazanmak için verilen emekten ibarettir diyebilirim. Bütün bu sürecin sonunda istediğimi aldım; şu an size “Dtcf Tiyatro” Yazarlık Anasanat Dalı üçüncü sınıf öğrencisi olarak yazıyorum. Kendimi bildim bileli yaptığım yazma eylemini mesleğim olarak seçerek hayatıma devam ediyor, derin bağlarla bağlandığım tiyatroyla ilişkimi devam ettiriyorum.

içerik ekle

sitemizde yayınlanmasını istediğin haber, eleştiri ve değerlendirme yazılarını kolaylıkla yayınlayabilirsin

benzerler

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Okunası yazılar

E-Posta Bülteni Kaydı

Size sitemiz ve tiyatrolar ile ilgili haberler göndermek istiyoruz