Gölge Tiyatro topluluğunun hazırladığı ve 4 Haziran’da Moda sahnesinde izleyici ile buluşan oyun, bir yolculuk hikayesiyle başlayarak içinde bulunduğumuz hem ekonomik hem de adalet sistemlerini gözler önüne seriyor. Bertolt Brecht’in 1930 yılında yazdığı “Kuraldışı ve Kural” adlı oyundan yola çıkılarak uyarlanan “Otopsi” ‘de önemli bir anlaşma yapmak üzere yola koyulan tüccarların ve onların eşyalarını taşıyan hamalların hikayesi, beden ve hareketin daha ön planda olduğu bir biçimde tasarlanmış. Oyunun yönetmenliğini Cenk Dost Verdi üstlenirken, Hasan YAVUZ, Kader TOPRAK, Umut ŞAHİN, Kaddafi ÜNAL, Rojbin ÖZMEN, İbrahim EKİN, Aysel KILIÇ yer almış. Dramaturgluğunu Revşan APAYDIN, reji asistanlığını Beyza AL yapmıştır. Teknik ekipte ise Esra Enis KESİCİBİLEK ve Mustafa ALÖRDEK yer almaktadır.
“Kural ve Kural Dışı” oyunu Brecht’in 1926-1932 yılları arasındaki sanat evresinde olan “Öğretici” oyunlara dahildir. Bu oyunlar düşünmeye alıştırmak ve öğretmek amacını güder. Oyun bölümlerden oluşmaktadır. İlk bölüm tüm oyuncuların sahnede seyirciye sırtları dönük olarak yer aldıkları bölümdür. Kırbaç sesiyle tüm oyuncular bedensel acıyı hareketle izleyiciye gösterir. Her kırbaç sesinde oyuncular acıdan kıvranır durumdadır. İzleyiciye dönerek tek tek repliklerini söylerler. Ve daha en baştan oyunda yer alacak ekonomik sınıfların hepsinin sistemin birer kölesi haline geldiği anlaşılır. Oyunun girişinde “Bu olanlara siz demezseniz olağan, Kurtuluruz biz o zaman, Her şeyin değişmez olduğu kanısından” sözleri izleyiciye sahip olması gereken düşünce izleğini de gösterir. Oyunun bölümleri oyuncuların sahnede hep birlikte söylediği “pam papapam” ritmiyle değişir.
İkinci bölümde patronların nereye ne amaçla gittiğini öğreniriz. Ve kendilerini taşıyan hamallara nasıl davrandıklarına şahit oluruz. Patronlar önemli bir anlaşmayı imzalayabilmek için rakiplerinden önce gitmek zorundadırlar gitmeleri gereken yere. Bu yüzden de kendilerini ve eşyalarını taşıyan hamalları sürekli zorlarlar. Yol gösterici rehberlere hamallara iyi davranmamaları gerektiği konusunda talimatlar verirler. Kamu yararına, yeni iş kollarının açılması için vaktinden önce anlaşmanın yapılacağı yerde olmak zorunda olduklarını hatırlatırlar. Bu bölümde izleyici olarak bir üst-ast ilişkisine şahit oluruz. Toplumdaki erk güçler, toplumda var olan tüm güzelliklerden kendilerine pay çıkarmaya çalışır. İktidar gücüyle yaptırıma sahip olan herkes (başkan, lider, patron…) despotizm aracılığıyla gücünü kuvvetlendirir. Patronların, sözde kamu yararına ancak aslında kendilerine pay çıkarabilmek için hamallara nasıl despotça davrandıklarını görürüz.
Üçüncü bölümde patronlar ve onları taşıyan hamallar polisle karşılaşır. Kamusal alanda bireyin güvenliğini sağlaması gereken polis, hamalların bitkin durumuna karşın geçip gider. Erk güç, polisler üzerinde de etkindir. Dördüncü bölümde patronlar han dadır. Yer-içerler. Rehberlerin, hamallarla yakınlaşmasından rahatsızlık duyarlar. Onu hamallara yumuşak davranmakla suçlarlar ve kovarlar. Rehberler ayrılmadan önce gidecekleri yolu hamallara tarif eder ve saklamış oldukları bir matara suyu yine saklayarak hamallara verirler. Patron, Hancıya para vererek soran birileri olursa; oradan hamalla tek başına gittiğini, ona iyi davrandığını söylemesini tembihler. Bu bölümden sonra patronlar hamalların her hareketini gözlemeye başlar ve daha despot davranırlar. Beşinci bölüm çölde yarıştır. Patronlar birbirlerini geçebilmek için hamallara kırbaç üzerine kırbaç indirir, kıyasıya yarışırlar. Altıncı bölüm ırmaktan geçiştir. Hamalların hayati tehlikesi olmasına rağmen patronlar ırmaktan geçmeye zorlar hamalları. Yedinci bölümde ırmaktan güçlükle geçilmiş, ancak bu kez de suyun olmadığı bir bölgeye gelmişlerdir. Su önemlidir ve hayat kaynağıdır. Üstelik Hamallar yolu bilmemektedirler. Hayatta kalmak zorundadırlar. Patronlar içtikleri sudan hamallara da verirler ancak sadece bir yudum. Patronlar sularını bitirmiştir. Hamallar ise rehberlerin kendilerine verdikleri mataraları çıkarırlar. Hamallar patronlara su vermek isterler ancak despotların özünde bulunan güvensizlik nedeniyle can güvenliği nedeniyle patronlar hamalları vurur. Sekizinci bölüm mahkemede geçer. Yaşanan olaylar yargıya taşınmıştır. Üstelik hamalların yakınları tazminat talep etmektedirler.
Patronlar önce yaşanan olayları inkar ederler. Şahitleri ise Hancıdır. Ancak daha sonra nefsi müdafaa göstermek için hamalları vurduklarını itiraf ederler. Uçsuz bucaksız bir yerde, üstelik alt sınıftan olan biri, patrona göre matara uzatmamış, elindeki kaya parçasıyla saldırmak istemiş, patronlar da can güvenliği nedeniyle hamalları vurmuştur. Oysa hamalın tüm hikaye boyunca tek derdi para kazanmak, geçimini sağlamaktır. Kaya parçasının matara olduğu hamalların yakınlarınca kanıtlanır. Dokuzuncu bölüm karar bölümüdür. Bu bölüm öncesi ara verilir. Sahnede yargıçların, hamalların yakınlarının ve patronların kendi aralarında konuştuğu görülür. Bu sırada birisi yargıçlara okunacak kararı getirir. Karar bir hamalların yakınına “oh” çektirir, bir patronlara. Ancak erk güçlerin egemen olduğu bir toplumda adaletin ibresi hep güçlüden yana dönecektir.
Oyuncular beden kullanımında profesyonel oyuncu gibiydiler. Hasan YAVUZ ve Kader TOPRAK’ın hamalları canlandırdığı bedensel kullanımları, Umut ŞAHİN ve Aysel KILIÇ’ın patronları canlandırdığı ve kazanma hırsını, despotizmi gözler önüne sermeleri takdire şayandı.
Sahnede dekor çarşaflardan ve çekilebilir düzenekten oluşmuştur. Çarşaflar, kimi zaman hamalların patronları taşıdıkları halat, kimi zaman yemek yenen bir masa, kimi zaman da geçilmesi gereken ırmak olur. Sahnedeki lokal aydınlatma kullanılmıştır.
Oyun, yaşadığımız toplumdaki sistemin görselidir. Oyun kişileriyle özdeşim kurulamaz, sadece “burada ne oluyor?” sorusunu sordurur izleyiciye. Toplumda bulunan erk güçlerin, hırslarının, despotluklarının, üst-ast ilişkisinin gözler önüne serildiği oyun, sistemin bir otopsisidir. Bu sistemde adaletin ibresi hep güçlüden yana işlemektedir.
Oyunun Künyesi
Yöneten: Cenk Dost Verdi
Oynayanlar: Hasan Yavuz ,Kader Toprak ,Umut Şahin ,Kaddafi Ünal ,Rojbin Özmen ,İbrahim Ekin, Aysel Kılıç
Dramaturg : Rewşan Apaydın
Kostüm, Dekor : Esra Enis Kesicibilek
Reji Asistanı: Beyza Al
Işık Kumanda: Mustafa Alördek
Topluluk: Gölge Tiyatro
Tür:
Seanslar
Afiş