Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencilerinin ilk ders günü… Adil Hoca sınıftan içeri giriyor. Biraz sert bir hoca… “Belli ki elinden çekeceğimiz var bu sene” diye bir düşünce sarıyor sizi. Ancak onun sıradışı bir hoca olduğunu anlamakta gecikmiyorsunuz. Çünkü o, anlatmak yerine sorduğu sorularla sınıftaki öğrencilerin “kural”, “ahlak”, “adalet”, “din”, “toplum” gibi kavramları sorgulamalarını sağlıyor. Üstelik bunu öyle ustalıkla yapıyor ki ders bittiğinde artık kendi sorularınızı sormayı öğreniyorsunuz.
Bir tiyatro oyununu izlerken seyirci olarak oturup izlemek dışında bir göreviniz olmaz genellikle. Oysa 358 Tiyatro’nun sahneye koyduğu Bay Kanun,bu algıyı tamamen yıkmış. Oyunun oynanabilmesi için seyircinin öğrenci rolüne bürünüp oyuna katılması gerekiyor. Bu da seyirciye çok keyifli bir deneyim yaşatıyor. Bu deneyim öylesine gerçekçi bir hal alıyor ki, bir tiyatro oyununda olduğunuzu tamamen unutuyorsunuz. Hatta oyun ilk başladığında öylesine kafanız karışıyor ki, tiyatro yerine gerçek bir derse geldiğinizi sanarak şüpheye bile düşünüyorsunuz. Her ne kadar tek kişilik bir oyun olarak görünse de aslında çok kalabalık bir oyun Bay Kanun.
Görsel olarak hiçbir şey kullanılmamış oyunda. Sadece bir yazı tahtası mevcut. Oyunun doğası gereği herhangi bir ses veya müzik de yok. Bütün bunların noksanlığı; seyirciye teatral dünyadan çıkıp tamamen gerçekçi bir deneyim yaşatıyor. Ancak ışıklar konusunda aynı şeyi söylemem mümkün değil. Çünkü oyuna dahil olabilmek için bazı noktalarda seyircinin bulunduğu alanda da ışığa ihtiyaç oluyor ve bu konuda biraz zorlanabiliyorsunuz. Çok daha farklı bir ışık düzenlemesinin bu sorunu çözebileceğini düşünüyor olsam da, oyunun gezgin bir oyun olması ve sürekli başka sahnelerde oynanması, bu durumu biraz imkansız kılıyor gibi.
Bir oyunu hem yazmak, hem oynamak, hem de yönetmek bana kalırsa en zor işlerden birisidir. Oyunu sahneye koyma aşamasında, gözden kaçabilecek veya eksik kalabilecek çok fazla detay olur. Bana kalırsa oyunun yazar, yönetmen ve oyuncusu olan Enes İşlek bu konuda sağlam bir emek koymuş ortaya. Kağıt üzerinde özel bir format geliştirmekle kalmamış, sahnede kurduğu hakimiyetle de bunu taçlandırmış. Oyunda yer yer Adil Hoca karakterinin kendi hayatına dair anlattığı hikayeler de var. Metinsel olarak bu hikayeleri etkili bulsam da, Enes İşlek bu kısımlarda hikayeleri bir oyuncu olarak “oynadığı” için bu kısımlar beni Adil Hoca’dan ve o sınıf atmosferinden koparttı. Oyunla ilgili beni soğutan ikinci şey ise Adil Hoca’nın bazılarımızı gönüllü olmadığımız halde sahneye çıkartması. Neticede sadece oturup izleyeceğinizi düşünerek bir oyuna geliyorsunuz. Oyun başlayınca bunun katılım gerektiren bir oyun olduğunu fark ediyorsunuz. Oyunun bir parçası olmak keyif veriyor olsa da gönüllü olmadığınız halde sahneye çıkarılma ihtimali, bazı seyircilerde endişeye sebep verebiliyor. Fakat seyircide bu tedirginliği yaratmak da oyunun bir parçası aslında. Sonuçta hangimiz gerçek okul sıralarında oturduğumuz yıllarda bu durumu yaşamadık ki?
13 Ekim 2023 akşamı Dario Fo Deneysel Sahne’ye konuk etkinlik olarak gelen Bay Kanun oyununa katılma şansı bulduğum için, kendimi gerçekten çok şanslı sayıyorum. Özellikle İstanbul’da olup tiyatroya dair farklı bir deneyim yaşamak isteyen izleyiciler için, ömürlerince unutamayacakları bir anı olacağına eminim.
Oyunun Künyesi Yazan - Yöneten - Oynayan: Enes İşlek Dramaturg: Şeyma Merç Şafak Proje Danışmanı: Ayça Öztürk Reji Asistanları: Ozan Hakan Karagöz - Ezgi Köylü Afiş Tasarım: Enver Melih Selvi Fotoğraf: Safa Kağnıcı Topluluk: Tiyatro 358 Tür: Seanslar Afiş