Oyun, üçüncü evlilik yıldönümlerini kutlamak için şehirden uzak, ormanla çevrelenmiş bir otele gelen, Yiğit ve İlke adındaki genç bir çiftin başına gelen olayları ele alıyor. Odaya Yiğit’ten önce gelen İlke’nin, hediye paketini açışı ile aslında bir bakıma da oyunun açılışı yapılmış oluyor. Aralarında başlayan gerilimin ardından, odalarının önünde bir adamın cesedinin bulunduğunu fark etmeleri ve üstüne üstlük, odanın kapısının dışarıdan kilitlenmesiyle işler git gide sarpa sarıyor.
Oyunun konusunu oldukça ilginç bulduğumu söylemeliyim. Kendi adıma, yazarların hikâyeyi iyi bir yerden yakaladıklarını düşündüğümü de belirtmeliyim. Yeri gelmişken, oyunun yazarları olan Umut Şeddadi ve Zeynep Şencan’ı anmadan olmaz tabii. Metnin biçim ve içeriğine dikkatlice bakıldığında, yeni, klişeden uzak bir teknik aradıklarını görebiliyoruz. Belli yönleriyle başarılı olduklarını söylemek, yersiz olmayacaktır kuşkusuz. Ancak oyunun, seyirciye sonradan sezdirilecek olan gerçeğinin, yaşanmadan önceki hâlini ve yaşandıktan sonrasını, daha keskin ayrımlarla aktarmak gerektiği görüşündeyim. Yiğit’in İlke’ye verdiği, “Üzerine rahat bir şeyler giymesi,” konusundaki direktifin hikâyenin geri kalanında belirgin bir anlam kazanmaması, oyunun sonunda açıklanan gizi zayıflatıyor çünkü. Örneğin, İlke’nin, ölümcül bir şiddete maruz kaldıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi Yiğit ile tartışmaya kaldığı yerden devam etmesi, seyirciyi inandırıcılık ilkesinden uzaklaştırmış oluyor. Elbette Brechtyen anlayışla tiyatro yapılıyorsa, bunu klâsik yapıdaki gibi aramayız ancak yine de yönelişlerde ve olay akışında mantık ve tutarlılık ilkesi gözetiriz. Karakter, eskisi gibi davranmayacaktır mesela, artık yeni bir aşamaya geçmiştir. Bununla birlikte belirtmeliyim ki, böcek konusunda yapılan şaşırtmaca çok iyiydi.
Fakat bu buluştan erken vazgeçmek yerine, örneğin odanın içinde, kanepenin üzerinde, duvarlarda…vb görülmesiyle sürdürülmesi tercih edilseydi, ruhsal bozukluğu tetiklemede aşama aşama olayı tırmandıracağını ve bu sebeple son derece etkileyici olabileceği kanısındayım. Bir de neden tetiklediği açıklanmalı, onda ne yaratıyor? Çiftin aralarında özel anlamı olan şarkının bu yönde doğru ve yetkin bir yazarlık hamlesi olduğu da kuşkusuz kaçınılmaz. Veya saçını fırçalamayı tercih etmesi de öyle. Ama neden saçını taramayı tercih ediyor, sadece bir öfke buhranı yüzünden mi? Yoksa mesela, babası küçük bir çocukken onun saçını mı tarardı / zorla taratırdı? Benim kişisel görüşüm, aralarındaki çözülmenin erken başladığı yönünde oldu, kademeli olarak yükselen gerilim, seyirciye, beklenmedik finale gidişte sarsıcı etki yaratırdı düşüncesindeyim. Çünkü üç yıllık evli olan bir çiftin, ilacın alınmaması gerekçesi yüzünden aralarında çıkan tartışmada, hiç umulmadık bir itirafın bu kadar kolay gerçekleşmesi ve çiftin odadan kurtulmak için yaptıkları mücadelenin çok zayıf olması, oyunun önemli bir kısmını içine alan bir tartışma ortamına da hapsediyor seyircisini. Oysa buluş çok iyi: Ortada müthiş bir itiraf var. Kapana kısılmış ve birbirine olan sevgisini, güvenin sorgulayan bir çift var. Erken çözülme etkisini azaltmış olmasa, çok şaşırtıcı ve verdiği mesajla önemli bir söz söyleyen güzel bir fikir var. Bence “Kafamın içindesin ve istemediğim gibi davranamazsın,” sözü, kesinlikle metnin en keskin, en iddialı sözü. Şöyle düşündüm izlerken: “Böyle finalize edilse ne olurdu?” Karanlıkta geçen uzun ve didaktik monolog yerine, naçizane görüşüm, enfes olurdu.
Her iki oyuncunun, Umut Şeddadi ve Buse Sevindik’in başarılı performansının haricinde, İlke rolündeki Buse Sevindik’e, ayrı bir parantez açmak isterim. Bana kalırsa çok zor bir rolün üstesinden son derece başarılı biçimde gelebilmişti. Abartısız ve sahiciydi her şeyden önce. Psikolojik olarak da bir hayli etkileyici, taşımanın güç olduğu İlke’yi canlandırmak, seyirciyi onun duygularına ikna etmek, yorucu bir performansın ardından önemli bir yeteneğin sahnede ışıldamasının sonucuydu bence. Boyoz Akademi, tiyatroya gönülden bağlı tiyatro emekçilerinin özverili çabalarıyla ilerlemeyi sürdürüyor. Başta Umut Şeddadi olmak üzere, sektörün güçlüklerini aşarak, Boyoz Akademi ve Tiyatro Durağı’nda oyun sahneleyen tüm ekibi yürekten kutluyorum. Bu anlamlı gayretin sonuçsuz kalmadığından eminim elbette. Daha nice temsillere…
Yaşasın tiyatro, yaşasın keçilerin inadı!






Oyunun Künyesi Yönetmen : Umut Şeddadi Oyuncular : Buse Sevindik - Umut Şeddadi Yardımcı Yönetmen : Anıl Şeddadi Ses Ve Işık : Yasmin Kartal Dekor ve Kostüm : Esra Kocabaş Teknik Ekip : Selin Solaker - Yiğit Mete Han - Atakan Aygün Yazan : Umut Şeddadi - Zeynep Şencan Topluluk: Tiyatro Durağı Tür: Gerilim Seanslar Afiş