26. İstanbul Tiyatro Festivali‘nin “Bu İşte Bir Kadın Var” bölümünde yer alan oyunlardan biriydi “BİR TATLI KAŞIĞI ÇAMUR“. Bugün öğreniyorum ki okuması da 19. İstanbul Tiyatro Festivali’ndeki oyun yazarlığı atölyesinde yapılmış.
Yazar Elif Candan sanat özelinde, kadın üzerine araştırmalar yapan bir akademisyen. Bu oyunun çıkış noktası da kendisinin, toplumsal cinsiyet üzerine yaptığı röportajlar. Zaten oyun da röportaj tekniğinde kurgulanmış.
Şimdi oyunu izlemediniz, neyin nasıl anlatıldığına dair hiç bir fikriniz yok. Buna rağmen, isimdeki yemek tarifi çağrışımlı ifadeden, oyuna dair buram buram kadın kokusunu alabildiniz mi? Tam da bu noktada yazar derdini anlatıyor aslında; mutfağa hapsolmuş kadın.
Mutfak, hane içinde hep kadın ile özdeş bir yer olageldi. Toplumsal cinsiyet rolleri, pek çok kadının, bunu sorgusuz kabulünü doğurdu. Madem ki mutfak kadının küçük dünyası oldu, o da adeta orada dukalığını ilan etti. Bu göstermelik ve sınırlandırılmış kudret, içinde sayısız rutin ve körelme barındırıyor.

Oyun bize bu kadını, sahne üzerindeki iki kadın oyuncu ile anlatıyor. Metnin çıkışı olan “röportaj soruları” yönlendiriyor akışı. Verilen her cevap aslında hepimizin söylediği ya da duyduğu türden. Yani onlar hepimizin sesi oluyor. Öte yandan bunu, hemcinsimle yapılan mutfak sohbeti gibi de yorumladım. Ben ona misafir oldum. Dününü bugününü, o anlattı ben dinledim. Tüm bunlar olurken o hep yemek yaptı.
Bu anlatının sembolik unsurları gayet ters köşe, manidar: Oyuncular, kostümden makyaja, porselen süs bebekleri gibi tasarlanmış. Bu sevimli vitrinin ardında net bir edilgen kadın rolü alt metni okumak mümkün.
Oyunu benim için özel kılan temel unsur, pek çok oyunda işlenen temanın performe ediliş şekli. İzlerken, “Kalabalık Duası”, “Şatonun Altında” gibi oyunlarıyla aklıma gelen “Fiziksel Tiyatro Araştırmaları” ekibine içten bir selam gönderdim. Bu isabetli selamım, Şatonun Altında oyuncularından Pınar Akkuzu‘nun, bu oyunun yönetmeni olması ile de tutarlılık kazanıyor. Oyuna elinin lezzeti girmiş.
Fiziksel tiyatro unsurlarını barındıran bu deneysel çalışmanın oyuncuları Bengisu İspir ve Cansu Canaslan’ı hem yüksek performansları, hem de beraber kurdukları Nushu Tiyatro girişimleri için kutlarım. Bu vesileyle “Nushu”nun; 13.yy’da Çin’in Hunan bölgesindeki kadınların, yalnızca birbiriyle iletişim kurmak için geliştirdikleri gizli bir dil olduğunu da öğrenmiş oldum.
Son bir kutlamam da oyunun renginde parmağı olan herkese. Evi sembolize ettiğini düşündüğüm o sade perde dekorunun tamamlayıcısı, yerinde gölgelerin sahibi ışık uygulama, kostüm ile de birleşince, ortaya çok hoş, oyuna has bir renk çıkmış. Oyun görsellerinde ne demek istediğim net gözüküyor.
Emeği geçenleri kutlarım. Yolları açık, alkışları bol, oyunları uzun soluklu olsun.










Oyunun Künyesi Yazan: Elif Candan Yöneten: Pınar Akkuzu Oynayanlar: Bengisu İspir, Cansu Canaslan Yardımcı Yönetmen: Gizem Akdoğan Hareket Tasarımı: Ceyda Özcan Müzik Direktörü: Berkay Özideş Işık ve Sahne Tasarımı: Utku Kara Kostüm Tasarımı: Hilal Polat Afiş Fotoğraf: Murat Dürüm Afiş Tasarım: Deniz Benzetsel Işık ve Ses Operatörü: Berat Aydın Yapımcı: Gökhan Civan Yapım: Nushu Tiyatro & Echoes Sahne Süre: Tek Perde, 60 Dakika Seanslar Afiş