lonesco’nun ve absürd tiyatronun kült eserlerinden olan “KEL DİVA, “Oyun Atölyesi” oyuncuları tarafından 2 Kasım 2023’de sahnelenmeye başladı. Yönetmenliğini Muharrem ÖZCAN’ ın yaptığı oyunun başrollerini usta tiyatrocu Haluk BİLGİNER, Zuhal OLCAY, Yiğit ÖZŞENER, Özlem Zeynep DİNSEL, Gözde KIRGIZ ve Kıvanç KILIÇ paylaşıyor.80 Dakika süren oyun iletişimsizliği, kendine ve çevreye yabancılaşmayı konu alırken, teknolojinin buna ne kadar hizmet ettiğini de sorguluyor.
Sahne açıldığında kolonu olmayan bir çatı ve kapı, yıkık dökük molozlar ve yerde kullanılmayan avize, eski eşyalar arasında, eski koltuklarda oturan Bay ve Bayan Smith izleyiciyi karşılıyor. Bay Smith elindeki tabletle oynarken, Bayan Smith elindeki akıllı telefonla görüntülerini çekmeye çalışıyor. İçinde bulundukları ortamla tezatlık yaratan bu durum izleyiciyi şaşırtırken hemen arkalarında beklenilenin aksine dijitalle canlandırılmış Bay ve Bayan Smith’in portreleri izleyicinin merakını tetikliyor. Yine bir saat olmayan zamanı belirtmek için aralıklı alarm çalıyor.
Oyun “bir İngiliz akşamında, bir İngiliz evinde, bir İngiliz çift olan Bay ve Bayan Smith’in evinde geçmektedir” sözüyle başlıyor. Smith çifti misafirleri Bay ve Bayan Martin’i ağırlamak için beklemektedir. Sahneye ellerindeki akıllı telefonla oynayan, birbirlerini görmeyen ve sürekli otomatik hareket eden Bay ve Bayan Martin girer. Bir süre sonra evin hizmetçisi Mary, Bay ve Bayan Martin’in geldiklerini Bay ve Bayan Smith’e bildirir .İlerleyen süreçte itfaiye Şefi’nin de olmayan ama olası bir yangın için sahnede yerini almasıyla kadro tamamlanır. Oyunda öykü anlatma, atasözleri ve deyimlerle atışma gibi söz oyunlarına tanıklık edilir. Söz oyunları, sözlerin ya da seslerin tekrarıyla oluşturulmuştur. Oyun boyunca sahnede belirli bir oyun ya da hikaye gerçekleşmez. Sahnede anlamsız diyaloglar ve ses kakafonisi gerçekleşir.
Peki bu kadar tezat bir ortamda, anlamsız diyaloglar arasında sahnedeki karakterler ne anlatmak istiyor?
Eski püskü eşyaların ve molozların arasında misafirlerini bekleyen Smith çifti bir arada gözükse de aslında kendi dünyalarındadır. Martin çifti ise ellerindeki akıllı telefona o kadar dalmıştır ki belek yitimi yaşarlar. Sahneye çıktıklarında birbirlerini nereden tanıdıklarını hatırlamaya çalışan çift, evli olduklarını ve çocukları olduklarını dahi unutmuşlardır.
Smithler ve Martinler teknolojinin getirdikleriyle birbirlerine ve çevrelerine yabancılaşmışlardır. Bir araya gelen çiftler birbirleriyle konuşamaz ve anlaşamazlar. Söylenecek bir şeyi olmayan, laf olsun torba dolsun diye konuşan, günlük yaşamın mekanikliğiyle düşünemeyen karakterler, teknolojinin getirileri yanında yaşamdaki bozulmayı ve çürümüşlüğü görünür kılarlar. Kendilerine, birbirlerine ve çevrelerine yabancılaşan karakterlerin tutkuları da yok olmuştur. Ve ilişkileri çıkara dayanan hep bir alma verme üzerine kuruludur. İlişkilerinde çıkar bitiğinde yalnızlaşma başlar. Smithler ve Martinler üst sınıfı temsil ederken, itfaiye şefi ve hizmetçi Mary alt sınıfı temsil eder. Alt sınıfın üst sınıfa görece tutkuları devam eder ve bunun farkındadırlar. Mary’nin oyunda okuduğu “Yandı Tutuştu” şiiri kendi bedensel dürtülerine ve isteklerine yabancılaşmadığını gösterir. Uyumsuz bir boşluğa atılan, bir arada ancak kendilerine, birbirlerine ve çevrelerine yabancılaşmış insanların trajedisidir asılında sahnede olan.
Sahnede İtfaiye Şefinin başından geçenleri anlatmaya başlamasıyla, karakterler arasında öykü anlatımları başlar. Anlatılan bu öyküler mantıktan yoksundur ve izleyicinin imgelem gücünü ve mantığını zorluyor. Deyimler, atasözleri boş yere ve anlamsız şekilde kullanılır. Bu şekilde dil anlaşmayı sağlamayarak işlevsiz duruma getirilir. Karakterlerin birlikte seslendiği “Miyav korosu” izleyiciye bir kez daha “burada neler oluyor?” sorusunu sordurur adeta. Kendileri, birbirleri ve çevreleriyle olan ilişkileri maddileşen, mekanikleşen, duygusallıktan yoksun karakterler iletişim kuramadıkları için var olamıyor ve birbirlerine dönüşüyor. İnce düşünülmüş dekorda kolonu olmayan çatı, kapı, yerdeki avize ve diğer eşyalar bir şeylerin temelden yoksun olduğunu, çürümüşlüğü gözler önüne serer ve oyunun konusuna hizmet eder.
Haluk BİLGİNER’in yüz mimikleriyle oyunculuğu, Yiğit ÖZŞENER ve Özlem Zeynep DİNSEL’in mekaniğe dayalı bedensel oyunculuğu göz doldururken, Zuhal OLCAY’ın “Miyav Korosu”ndaki baskın sesi izleyiciyi etkilemektedir. Gözde KIRGIZ ve Kıvanç KILINÇ ise oyunun gizli kahramanlarıdır. Yönetmen Muharrem ÖZCAN teknolojinin getirilerini oyuna; izleyiciyi kimi zaman şaşırtan kimi zaman “ne alaka” dedirterek sorgulatacak şekilde yerleştirmiştir.
Sahnede yer alan günümüz modern insanın hikayesidir aslında. Kimi zaman güldüren ancak çokça sorgulatan bu oyun teknolojinin getirileriyle kendisine, birbirlerine ve çevrelerine yabancılaşan, yalnızlaşan biz Smith ve Martinlerin gözler önüne serilmesidir.
Oyunun Künyesi Yazan: Eugene Ionesco Çeviren: Hasan Anamur Yöneten: Muharrem Özcan Dekor ve Işık Tasarımı: Kerem Çetinel Kostüm Tasarımı: Makbule Mercan Müzik: Tolga Çebi Hareket Düzeni: Utku Demirkaya Yönetmen Yardımcısı: Mithat Ozan Küren Yönetmen Asistanları: Kader Karadeniz, Gözde Demirtaş, Eda Yavaş Fotoğraflar: Ayşegül Karacan Oynayanlar: Zuhal Olcay Haluk Bilginer Özlem Zeynep Dinsel Yiğit Özşener Gözde Kırgız Kıvanç Kılınç Topluluk: Oyun Atölyesi Tür: Absürt Seanslar Afiş