Burada Sadece Katiller Var – Hof Projects

90’lı yıllarda Kent FM’de (nur içinde yatsın) Levent Ünsal’ın “Baykuşun Gördükleri” adında korku hikayeleri okuduğu, gece yayınlanan bir radyo programı vardı. Hikayelerin ürperticilik dozu, Levent Ünsal’ın başarılı seslendirmesi ve efektlerle daha da artardı. Uyumak üzere girilen yatakta inceden huzurunuz kaçardı ama dinlemekten de alıkoyamazdınız kendinizi.

Bu akşam İsmet Ege Tonbul’un yapım, yazım ve yönetmenliğini üstlendiğiBURADA SADECE KATİLLER VAR” adlı oyununu izlerken benzer bir duygu hakim oldu bana: Tiyatro salonunda nadiren gerildiğim oyun akşamlarından birini yaşadım. Tansiyonun zirveye çıktığı anlarda bir yandan sağa sola bakarak kendimde oluşan gerilimi dağıtmaya çalışırken, diğer yandan bu durumdan epeyce keyif aldım. Bunun izahı şu olsa gerek; konu edilen olaylar tatsız bile olsa, iyi performe edildiğinde takdir keyfe dönüşüyor.

Yazıya, oyunun bende uyandırdığı başat duyguya değinerek girdim. Şimdi biraz konuya odaklanalım:
Müstear ismi “Kabuklu” olan Olgun Ceviz (Furkan Kalabalık), yazdığı karanlık hikayeleri “BURADA SADECE KATİLLER VAR” adıyla hazırlayıp sunan bir podcast yayıncısıdır. Yüksek dinleyici kitlesine sahip Olgun’un, bakımını üstlendiği Çetin (Berk Ali Çatal) adında asperger sendromlu kardeşi, kardeşinin de Charlie adında, kendisine arkadaş edindiği oyuncak bir ayısı vardır.

Oyunun giriş bölümü iki kardeşin gündelik yaşam akışına odaklanırken, olayların seyri, kardeşlerin evine düzenlenen polis baskınıyla değişir. Cinayet Büro sahnesi diye adlandırabileceğim, dekorun da seri şekilde dönüştürüldüğü bu bölümde, ne ile suçlandığını bilemeyen Olgun, sorgu odasında Murat Komiser’in (Kaan Sevi) “şefkatli hoşgeldin” karşılaması akabinde kendini, Amir Görkem’in (İrem Yüksel) karşısında bulur. Büroya sorgulanmak üzere Çetin’in de getirilmesi ile yükselen tempo ve gerilim oyunda, çaycı Orhan (Lorin Merhart) karakteri ile başarıyla dengelenmekte. Olgun’un podcast serisinin de müdavimi olan çaycı Orhan, oyunun tek gülen ve güldüren yüzü. Bu karakter üzerinden, son zamanların popüler “numeroloji, manifest, olumlama, aldım kabul ettim” türü akımlarına yapılan göndermenin, oyunun ilerleyen safhasında, araç plakasında kullanılan 777 olarak da karşımıza çıkması güzel bir detay olmuş.

Amacın, diğer karakterlere de derinlik katmak olduğunu anlayabiliyorum ancak Amir Görkem’in, şüpheli konumundaki Olgun ile diyaloğunda, kendi yarasına dair çabuk dökülür halini biraz yadırgadım. Buna mukabil Komiser Murat’a yönelik paylaşılan donelerin, Olgun’un provokatif taktiği ile sunulmasını sevdim.

Nasıl sonuçlanacağını, nereye bağlanacağını merakla beklediğimiz bu bölüm yine sade bir dekor değişimi ile zamanda geriye gidiyor ve bizim için de oyunda, iki kardeşin aile yapısına dair bilgi sahibi olduğumuz yeni bir bölüm açılmış oluyor. Aile içinde yaşanan şiddetin fiziksel mağduru Çetin, psikolojik mağduru Olgun ve hayatlarının dönüm noktası olan bir olay. 

Acaba bu olay ne? Bu olay Olgun’u nasıl bir tercih yapmaya sürükledi? Olgun ne sebeple göz altına alındı ve bu süreç nasıl sonuçlandı? Bu gibi soruların cevabı, işin büyüsü kaçmasın diye, üzerine söz söylemek istemediğim oyunun devamında gizli. Oyunun bize sunduğu ters köşe gelişmeler de var. Tam da bu noktada hikayede anlamlandıramadığım, yadırgadığım bir durum oldu, artık onu da yazarına özelden sormak durumundayım:)

Tüm bu hikaye yaklaşık 1.5 saat içinde, tek perde olarak bize aktarılıyor. Metin, tempo eğrisi, sahne geçişleri başarılı. İsmet Ege Tonbul’u kutlarım. Oyunculuklar genel olarak iyi. Özellikle Furkan Kalabalık ve Berk Ali Çatal hem tek tek iyi oynuyorlar hem de birlikte çok iyi bir uyum yakalamışlar. Bu, asperger sendromlu birinin konu edildiği izlediğim ikinci oyun. Berk Ali Çatal rolüne nasıl hazırlandı, uzman desteği aldı mı bilmiyorum ama performansı etkileyiciydi. Lorin Merhart sahnede ilk kez izlediğim ve bu rol için çok isabetli seçildiğini düşündüğüm, radarıma aldığım bir isim oldu.

Ben oyunu, KATS Sahne‘de ikinci sıradan izledim. Bulunduğum yerin sahneye yakınlığı mı beni yanılttı bilemiyorum; sorgu odasını oluşturmak için, üzeri tül kaplı tekerlekli ünitelerin sahne önüne getirilmesi fikrinin sadelik ve başarısı hoşuma gitti. Ancak buna mukabil ışık mı yetersiz kaldı emin değilim, o sahneler bana biraz karanlık göründü.

Ailenin soyadının “Ceviz” olması ve anlatılan bir hikayede geçen ceviz ağacına atfen Cem Karaca‘dan “Ceviz Ağacı” şarkısının oyunda yer alması güzel ama kulaklarım oyun finalinde, mevcuttan farklı daha vurucu bir müzik tercihini aradı doğrusu.

Yeni kurulan gencecik, pırıl pırıl bir ekip olan Hof Projects sahalara şiddet dozu yüksek, özgün bir dramla girdi. Kendilerini öncelikle bu cesur, kolaya kaçmayan tercihlerinden ötürü kutlamak isterim. Oyun, geneli itibarıyla bana umduğumdan fazlasını verdi öyle ki yukarıda, yadırgadığımı söylediğim iki yer bile önemini kaybetti. Yolları açık, alkışları bol, oyunları uzun soluklu olsun.

Oyunun Künyesi
Yazan & Yöneten : İsmet Ege Tonbul
Oyuncular : Berk Ali Çatal , Furkan Kalabalık , İrem Yüksel , Kaan Sevi , Lorin Merhart
Süpervizör : Gürol Tonbul
Dekor Tasarımı : Zeynep Koloğlu & Emre Mutlulu
Kostüm Tasarımı : Zeynep Koloğlu
Işık Tasarımı : Alev Topal
Müzik Tasarımı : Doruk Çalışoğlu
Senaryo & Oyuncu Danışmanı : Berkay Ateş
Yapım Koordinatörü : Kuzey Turan
Reji Asistanları : Deniz Yıldız , Doğukan Akyol
Işık Operatörü : Emir İnci
Topluluk: HOF PROJECTS
Tür: Trajedi & Dram
Seanslar
Afiş
Temsilertesi
Temsilertesi
Sanat ve sanatçının dostu, tiyatrosever

içerik ekle

sitemizde yayınlanmasını istediğin haber, eleştiri ve değerlendirme yazılarını kolaylıkla yayınlayabilirsin

benzerler

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Okunası yazılar

E-Posta Bülteni Kaydı

Size sitemiz ve tiyatrolar ile ilgili haberler göndermek istiyoruz