Bir hayal edin ki çarlık Rusya’sı henüz yıkılmamış ancak Lenin gerçekleştireceği Ekim Devrimi’ne epey yaklaşmış. Oyun böyle bir dönemde geçse ve Gorki ,Lenin’i kaleme alırken küçük bir tiratla bu konudan bahsetse dahi bu oyuna girdiğiniz vakit ne bu devrim hakkında ne de Gorki’nin yazdığı eserler hakkında bir şey bulamayacaksınız. Oyun ana ekseninde kadın ve erkek ilişkisi üzerinden ilerliyor. Tabi olanlar da çarlık Rusya’sının son döneminde, Sovyet Rusya’nın hemen öncesinde, Gorki’nin çatı katındaki evinde gerçekleşiyor.
Gorki kışı geçirmek için çiftlik evini terk etmiş ve çatı katındaki dairesine taşınmış. Çatı katındaki evinde yazmaya çalışıyor ama bir türlü odaklanamıyor. En kısa zamanda çiftlik evine dönmeyi planlıyor. Yazmayı planladığı şey ise Lenin ve Lenin ile tanışmaları. Bir de Lenin’in onun hakkındaki görüşleri.
Uzun ısrarların ardından kapısını çalan komşusuna evinin kapısını açar. Kapıyı açtığı anda içeri Tereza girer. Artık Gorki’nin yapmak isteyip de yapamadıklarını ve Lenin ile olan geçmişinden alarak oyunun ana eksenine yani Tereza ile Gorki’nin karşılıklı diyaloglarına götürecek an gelmiştir.
İçeri Tereza girer. Tereza’nın üzerinde onu son derece kadınsı gösteren bir gecelik, ayağında ise topuklu ayakkabı vardır. Tereza içeri girdiği an Gorki ile karşılıklı olarak atışmaya başlarlar. Yazar Kaan Erkam, kadın ve erkek çatışmasını verdiği ve bu eksende döndürdüğü bu oyunda esasen kadın erkek ilişkilerinden bahsederken yarattığı diyaloglar içerisinde seyirciye izlettirdiği şey açıkça şudur ki: cinsellik ve gibi bir çok konuya karşı kadınların algısı ile erkeklerin algısı.
Oyun boyunca ikilinin diyaloglarını dinleriz. Bu diyaloglar kadın-erkek çatışması içerdiği gibi oldukça da eğlencelidir Ve Kaan Erkam’ın diğer oyunlarındaki gibi edebi bir dille yazılmıştır. İkilinin ağzından oldukça iç okşayıcı ve çok ustaca yazılmış aforizmalar duyarız. Kadın -erkek çatışması hatta çağa göre kadın ve erkek ilişkisi şu ana kadar pek ok oyunda, romanda, öyküde, filimde işlendi ancak bu oyun kadın-erkek ilişkilerini bu yönüyle yani kadının ve erkeğin algısı yönünden incelemektedir. Kadın-erkek çatışmasını bu yönüyle inceleyen bir oyunla daha önce karşılaşmamıştık. İki karakterin birbirlerini taşladıkları karşılıklı diyalogları-atışmaları da bu kadar zekice ve bu kadar kompleks işleyebilmiş başka oyun olduğunu da zannetmiyorum açıkçası şu dönemde. Biri cüretkar, seksi ve zeki bir kadınken diğeri de entelektüel ve zekidir. En önemlisi de toplumda oldukça popüler bir yazardır. Gorki, gördüğü kadından ne kadar etkilense de pes bayrağını çekip teslim olmayan ve zekasından hiçbir şey kaybetmeyen, kendini temel içgüdülerine, hayvansı dürtülerine kesinlikle teslim etmeyen olgun , oldukça zeki bir erkeği izletir bize. Ama sonuçta erkektir. Ve o da ne kadar kaçıyor gibi görünse de aslında karşısında gördüğü kadını arzulamaktadır. Ancak ağzı sulanan kadın düşkünü erkekler gibi aptalca davranmaz. Ancak Tereza da Gorki’nin bu taşlamaları altında ezilmez. Tüm taşlamalarına karşı taşlamada bulunur.

Oyun kadın ve erkek ilişkilerini, hatta modern çağlarda (ne kadar Çarlık Ruya’sının son döneminde geçse de) erkek ve kadın arasındaki cinsel isteği en edebi ve en çıplak haliyle sorguluyor. İzlediğimiz kadın-erkek daha elit kesime daha üst tabakanın temsil ettiği erkek ve kadını sunuyor bize. Bu izleyeceğiniz klişe bir erkek-kadın çatışması veya avam bir kadın-erkek kurgusu değil kesinlikle. Oyunda açıkça görüyoruz ki erkek kadar kadın da cinsel haz yaşamaya meyilli. Ama hiçbir zaman erkek kadar kendini belli etmiyor. Ve zaman zaman da kadının da özgürleşebilmesi ile kadın daha da davetkar olabiliyor. Ama kadın daha çok kadınsı etkisini erkek üzerine bıraktıktan sonra köşesinden kaçak dövüşüyor. Ancak dans ettiği kişi sıradan bir Rus erkeği değil ünlü yazar Maksim Gorki. Seyirciyi içerisine alan esas çatışma şu ki karşımızda sürekli karşı cins karşısında kendi baskınlığını kurmaya çalışan Entelektüel, ünlü ve kadınlar tarafından da arzulanan bir erkek; onun karşısında ise yine aynı baskınlığı kurmaya çalışan, seksi ama seksi olduğu kadar da zeki bir kadın oyun kişisi var. Bu sebeptendir ki gerçekten güçlü bir çatıma ve zekice kurgulanmış diyaloglar duyabiliyoruz oyunda.
Oyunun bir sahnesinde ise aksiyonun seyri tamamen değişir bu sefer camdan dışarı bakarak dışarıda oynayan çocuğa sarar Gorki. Bu sefer de o çocuğun hikayesini yazar. Çocuk üzerine o anda spontane olarak yarattığı hikayede çocuğun evleneceği kızdan, doğacak çocuklarına kadar tüm geleceğini kurgular. Aslında bu çocuğun hikayesi üzerinden Çarlık Rusya’sındaki cahil toplumu, halktaki aptallığı eleştirmektedir Gorki. Ve bir süre boyunca ikili bir süredir yapmakta oldukları yatak diyaloglarını, kadın-erkek sohbetini bırakarak toplumdaki geri zekalılığı yargılarlar.
Gorki, ilk defa iltifatta bulunduğu vakit Tereza bu iltifattan neticesinde yatak odasına davet edildiği çıkarımını yapar.
Oyun boyunca Gorki’nin eserlerini dinleyeceğinizi düşünürseniz daha çok beklersiniz. İlla ki başlarda bir yerde ve aralarda üzerinden geçer. Ama bahsettiğim gibi oyunun ana ekseni Tereza ile çatışmasıdır. Yani kadın-erkek çatışmasıdır. Çatışmadan ziyade de erkekler ne söyler kadınlar ne anlar, kadınlar ne ister erkekler ne verir şeklinde klişe bir isim de verebiliriz oyundaki çatışmanın adına.
Oyunla ilgili ben esas görüşümü söyleyecek olursam, bir izleyici olarak bir saat boyunca sahnede kadın olmanın ve erkek olmanın iç içe geçmiş hallerini oyun boyunca birbirini takip eden edebi diyaloglar üzerinden izletirken en önemli faktör olarak da izleyiciyi bir eğlendirirken kadın-erkek varoluşu üzerine de düşündürmektedir.
Eğer sevinç, şaşkınlık ve empati duygularınıza sadık kalırsanız, içgüdülerinize ve size bunu çağrıştıracak herhangi bir enstrümana ihtiyaç duymaz olursunuz. Sadece statünüz sizi anlatacaktır. Ve herkes de duygu ve düşünceleri ile sizi anlayacaktır.
Çözümlenmiş bir neden-sonuç ilişkisinden elde edilen bir sezgi kolayca özneye dönüşebilir belleğimizde. Halbuki kadınların sahip olduğu sezgiler onların kendi yargı sistemlerinde çok daha etkili ve güçlü konumlara gelebilir. Bu anlamda oyunun ne kadar kadın-erkek çatışması üzerinden yürüdüğünü söylesem de oyunun ahlaki önermeleri ne kadın ne erkek, sadece insanın vurgulanması ile varılacak olan sonuç noktasıdır.
Geçtiğimiz sene boyunca kapalı salon oynayan Gorki bu sene de sezon boyunca değişik zamanlarda Oda Tiyatrosu’nda sahnede. Detaylı bilgiye Oda Tiyatrosu’ndan ulaşabilirsiniz.
(*) Oyunu Oda Tiyatrosu’nda 21.11.2023’te izledim.




Oyunun Künyesi Yazan: Kaan Erkam Oynayan: Uğur Özbağı, Almina Pilancıoğlu Yöneten: Ali Yaylı Ses ve Işık Tasarımı: Berke Genççe, Tusem Karakaş Asistan: Lara Özmen Müzik: Cenk Tevetoğlu Topluluk: Oda Tiyatrosu Tür: Dram Seanslar Afiş