Sam Shepard, ismi ülkemizde oldukça bilinmesine karşılık seyircinin yakından tanıdığı bir yazar değil; 40’tan fazla oyun yazmasına karşılık ülkemizce en bilinen oyunları Vahşi Batı, Aç Sınıfın Laneti, Aşk Aptalı, Cehennem Tanrısı ve Bilkent Öğrencileri tarafından sahnelenen yazarın ilk Obie ödülünü kazandığı Devinim. Halbuki ele aldığı konular ve karakterler bizim seyircimize hiç yabancı değil. Köylerden kentlere geçişte kendine ve çevresine yabancılaşmış, birbirlerini bile tanımayan aile fertleri, umutsuzluklarını şiddet ve çılgınlıkla açığa vuran yalnız ve umutsuz kişiler..
Aç Sınıfın Laneti, Gömülü Çocuk, Vahşi Batı, yazarın aynı karakterleri kullanmasa da Amerikan toplumundaki yozlaşmayı anlattığı bir aile üçlemesi . 10 yıl önce GET Tiyatro’yu kurarak Pragma oyununu sahneleyen Buğra Gülsoy ve Serhat Teoman bu sene kurdukları Art 12’nin ilk projesi olarak Sam Shepard’ın Vahşi Batı oyununu seçmişler, ancak Mert Öner’in yönetmenliğinde oyuna yeni bir bakış açısı getirdikleri için oyunun ismi “Cırcır Böcekleri İtler ve Biz” olmuş. Oyunda Serhat Teoman ve Buğra Gülsoy’a Burak Sarımola ve Ayşe Lebriz Berkem eşlik ediyor.
Orijinal metindeki senaryo yazarak yaşamını devam ettirmek isteyen Austin ve serserilik, avarelik içinde ortalıkta dolanan Lee, bir anlamda Sam Shepard’ın yaşamındaki dönüm noktasını anlatırlar. Liseyi bitirdikten sonra üniversitede tarım okurken asker babası emekli olur ve Shepard ailesi Los Angeles doğusundaki kırsal alanda bir çiftlik alıp yerleşir. Sam, ya çiftlikte koyun yetiştiricisi olacaktır ya da okulda okuduğu Beckett’in Godot’yu Beklerken oyununun dilinden çok etkilendiği için bir aktör olup turne kumpanyasına katılacaktır.
Yıldırım Türker’in çevirdiği ve orijinali dokuz sahne olan ve Şehir Tiyatrosunda iki perde olarak seyrettiğim oyunu sevgili Mert Öner tek perde olarak ama oyunun dinamiklerini aynen muhafaza ederek ele almış. Bir uyarlama değil de seyircinin annelerinin evine gelen ve bir süre birlikte yaşamak zorunda kalan iki kardeşin yaşamını adeta gözetler gibi bir çalışma olmuş. Karakterlerin isimleri yok. Oyun iki kardeşin geçmişleri ile hesaplaşmaları, sadece baba kelimesi le anılan bir üçüncü aile ferdi ve de evin sahibi bir anne, ayrıca eve gelen televizyon yapımcısından oluşuyor.
Dekor ve ışık tasarımında Cem Yılmazer, hem ince detayları hem de sadeliği ile harika bir iş çıkarmış. Duygusuz, sevgisiz anne rolünde sevgili Ayşe Lebriz Berkem ile tüccar mantığı ile sanatın endüstrileştiği konusunu bize çok başarılı anlatan Burak Sarımola var. Şehirli, eğitimli senarist abiyi Buğra Gülsoy, ormanlara sığınan, özgür ruhlu hırsız kardeşi ise Serhat Teoman canlandırıyor. Çok uzun bir hazırlık dönemi sonucu o kadar başarılı bir ikili olmuşlar ki, zaman zaman Buğra ve Serhat değil de Austin ve Lee gibi seyrettim ikisini. İtiraf edeyim tip itibariyle de Buğra Gülsoy’u eğitimli bir beyefendi. Serhat Teoman’ı ise sevimli serseri delikanlı olarak izledim. (Sevgili Serhat, umarım kızmamışsındır) Eve dönerken düşünüyordum her zamanki gibi, ben tek çocuğum kardeşim yok, acaba bir kardeşim olsaydı nasıl olurdu? Ben Lee gibi mi yapardım yoksa Austin gibi mi?
Çok Yaşa Tiyatro







Oyunun Künyesi Yazan: Sam Shepard Çeviren: Yıldırım Türker Yöneten: Mert Öner Oyuncular: Serhat Teoman, Buğra Gülsoy, Burak Sarımola, Ayşe Lebriz Berkem Dekor ve Işık Tasarımı: Cem Yılmazer Müzik Tasarımı: Nep’tune / Arkadaş Deniz Koşar, Mekin Sezer Yönetmen Yardımcısı: Şakir Güler Reji Asistanları: Aslı Işık, Mizgin Özel Kostüm: Arin Umut Öğmen Afiş Tasarımı: Buğra Gülsoy Afiş ve Tanıtım Fotoğrafları: Jiyan Kızılboğa Afiş Tasarım Uygulama: Özge Sezgin Yapımcı: Art 12 Uygulayıcı Yapımcı: Omnia Yapım Art 12 İdari Yapımcı: Sibel Teoman Yapım Koordinatörü: Ayşegül Beyazdağ İletişim Danışmanlığı: İletişim Deposu Sosyal Medya İletişim: Gözde Kaynak Topluluk: Art12 Tür: Trajedi-Dram Seanslar