27. İstanbul Tiyatro Festivali (İTF) oyunlarından biri olan Flu Lysistrata, Aristofanes’in Lysistrata oyununu temel alıyor. Oyun metninden yola çıkılarak hem oyun sahneleniyor hem de oyunun perde arkası. Peki ama nasıl?
Lysistrata (MÖ 411) tiyatro tarihinin ilk savaş karşıtı oyunu olarak; kocalarının savaştan dönmelerini beklemekten sıkılan kadınların, savaşı bitirmek için birlik olup erkekleri barışa ikna etmeye çalışmalarını konu ediniyor.
İTF hazırlık sürecinde Lysistrata metni Işıl Kasaplıoğlu tarafından Barış Arman’a emanet ediliyor. Oyunu yorumlamak ve sahnelemek tamamen kendisine bırakılıyor. Bu yüzden de bu oyunda metinden ziyade metnin sahneleniş biçimi dikkat çekiyor benim açımdan.
Alışık olduğumuz seyirciyle iletişim kuran oyunlardan biraz daha farklı bir oyun Flu Lysistrata. Seyirciyi, oyunun her aşamasına dahil ediyor adeta. Oyunun provası sürecinde yönetmen ve oyuncular arasındaki ilişkinin sahneye taşındığı, oyuncuların kendi hayatlarından ve oyuna dair hislerinden bahsettiği, seyircinin tüm bu anlara tanık olduğu ve hatta dahil olduğu ortak bir yaratım amaçlanmış. Seyircinin ilgisi ve merakı da bu sayede oyun boyunca uyanık tutuluyor.
Direkt bir tiyatro oyunu diyebilir miyiz, emin değilim. Bu nedenle herkese hitap etmeyebilir diye düşünüyorum. Bana sahneleniş biçimi bakımından oldukça farklı geldiği için çok keyif verdi ve sevdim. Oyundan çıkıp eve dönerken sokaktaki insanlara yaşadığım deneyimi ve hazzı anlatma hissi ile dolduğumu hatırlıyorum.

TRT radyosunda Barış Arman’ın oyunun hazırlık süreci ile ilgili kısa bir konuşmasını dinledim. Oyunun dramaturgu Ceren Ercan ile sabahlara kadar çalıştıklarını söylüyor. Metin, Barış Arman’ın toplumsal cinsiyet dünya bakışı ile tam olarak uymayınca, yorumlamayı ve nasıl keyif alabileceğini keşfetme serüveni biraz da aslında. Oyun için çok emek verildiği ve üstünde çok çalışıldığını izlerken çok net bir şekilde anlıyoruz.
Oyuncuların, bazen oyuncu olarak kendilerini dışardan görebildikleri, bazen de kendi oldukları ve onları güvenli alanlarından çıkaran bir oyun. Hem kendilerini oynamaları hem de rollerini devam ettirmeleri oyun esnasında çok da kolay değildir diye düşünüyorum ve tüm oyuncuları profesyonellikleri için kutluyorum.
Dekor olarak bir sürü mikrofon tercih edilmiş ve mikrofonlar çok amaçlı kullanıma hizmet ediyor. Zaten koltuğuma oturmak için salona girdiğimde ilk şokumu da mikrofonların çokluğuyla yaşamıştım. Canlı orkestrayı ayrıca tebrik ederim, harika şarkıların sözleri ise bildiğim kadarıyla Faruk Üstün’e ait.
Bir seyirci olarak böyle bir deneyim yaşamamı sağladıkları için Barış Arman’a, tüm oyunculara, arka planda çalışan ekibin tamamına teşekkür ederim ve tebrik ederim. Emeklerinize sağlık!

Oyunun Künyesi Yazan: Aristofanes Yöneten: Barış Arman Dramaturji: Ceren Ercan Hareket Düzeni: Salih Usta Dekor ve Işık Tasarımı: Kerem Çetinel Kostüm Tasarımı: Hilal Polat Müzik: Ömer Sarıgedik Yönetmen Yardımcısı: Gözde Ayar Asistan: Harun Kuri Oynayanlar: Bulut Akkale, Damla Karaelmas, Didem Germen, Elif Ürse, Emre Sırımsı, Faruk Üstün, Gözde Ayar, Kadir Hasman, Nurhayat Atasoy Müzisyenler: Aykut Yıldırım, Ersin Toz, Melih Yüzer, Uğur Çerkezoğlu Topluluk: Bakırköy Belediye Tiyatroları Tür: Trajedi & Dram Seanslar Afiş