16.12.2023 akşam Boa Sahne’de Tiyatro Watt’ın ‘Karşılaşmalar’ üçlemesinin 2.oyunu olan Gölge Otoban’ı oyunun prömiyeri ile güzel bir karşılaşma yaşadım.
Üçlemenin ilki olan ‘Sıradan Karşılaşmalar’ bir çiftin iç dünyasını ele alırken, Gölge Otoban’ı yolda karşılaşan 3 kişinin arasındaki ilişkiyi konu ediniyor. İsmail, Murat ve Hasan; göç etmiş, göç eden, göç etmek zorunda olanların hikayesi.
Otostopun karşılaştırdığı 3 kişi, 3 farklı karakter, 3 bambaşka hayat. Murat’ın İsmail’in arabasına binmesiyle başlayan oyun, aralarına Hasan’ın da katılmasıyla devam ediyor ve iç dünyaları birbirlerine katman katman açılıyor zaman ilerledikçe.
İsmail (Tahir Yılmaz), her fırsatta memleket özlemi çektiğini söyleyen ama kurulu düzenini de bozmayan tipik bir Almancı.
Murat (Yusuf Onur Aydın), kendine bir ‘hayat’ arayan ve bu yüzden her şeyi, herkesi arkasında bırakıp unutmak isteyen Avrupa’ya gitmeye çalışan bir genç.
Hasan (Yusuf Nebioğlu), bombaların patladığı ülkesinden kaçmak zorunda kalan bir mülteci.
Oyun, bize 3 karakter üzerinden aidiyet, umut, hayal etmek, geçmişi unutmak-unutamamak, gelecek kaygısı kavramlarını GÖÇ teması üzerinden zaman zaman güldürürken zaman zaman da boğazımızda düğüm bırakarak düşündürüyor, sorgulatıyor.
Oyundan çıktığımda kafamda şu sorular vardı: Doğduğumuz toprağa ait hissetmek zorunda mıyız? Aidiyet hissetmiyorsak/hissedemiyorsak ait olduğumuz yeri arayarak bulabilir miyiz, bulursak gerçekten aidiyet hissedebilir miyiz? Bu sorularla kendimi Murat’a yakın hissettim. Çünkü tam da bu noktada günümüz gençlerinin hayat konusunda belirsizlik hislerini yaşayan bir kişi. Oyunun sonunda ise İsmail’e karşı tavrının dönüşümünü izlemek bana büyük keyif verdi 😊
İsmail, şen şakrak görünen, kendine öğretileni yapmak zorunda olduğunu düşündüğümüz bir karakterken onun da oyunun sonuna doğru değişimi mutlu etti.
Hasan ise aralarındaki ilişkiyi değiştiren oyunun kilit taşı karakteriydi.
Hayatımıza giren insanların hayatımıza öylesine girdiklerini düşünmeyen, mutlaka her insanın farkında olmadan hayatımızda bir amacı olduğunu düşünenlerdenim; oyunun konusu da bu düşüncemi destekliyordu bana göre. Keşke hafızamda 200 mb yer kalmasaydı da oyunu daha detaylı anlatabilseydim sizlere. Metni, oyundan bağımsız olarak altını çizerek okumayı öyle çok isterdim ki!
Oyuncular
Yusuf Onur Aydın, oyunun hem yazarı hem yönetmeni hem de oyuncusu. Sıradan Karşılaşmalar’dan yazar-yönetmen olarak, Salondaki Fil’den de yönetmen olarak kendisini tanıyordum ve bu oyuna bilet almamdaki temel nedenlerden biri tarzına güvenmemdi. Oyuncu olarak ilk kez izledim ve çok beğendim.
Yusuf Nebioğlu’nu da Salondaki Fil’de izlemiş ve oyunculuğunu çok sevmiştim. Gölge Otoban’ında da bambaşka bir karakteri çok başarılı bir şekilde canlandırdı. Salondaki Fil oyunundaki performansını da izlemenizi tavsiye ederim.
Tahir Yılmaz’ı ilk kez izledim ve de çok sevdim. Arabadaki sessizliği bozan, sürekli konuşan bir karakteri bize sevdirmeyi başardı doğrusu. 😊
3 oyuncu da metni öyle güzel benimsemişler ki girdikleri karakterleri başarıyla canlandırdılar. Yusuf Onur Aydın’ın yazar- yönetmen tarzını ‘sanat tiyatrosu’ olarak adlandırmayı çok isterim. İzlediğimiz sanat filmlerinin tiyatroya dönüştürülmüş hali gibi hissediyorum, hayatın içinden ve dopdolu metinleriyle. İlerde bir gün bir sanat filmiyle karşımıza çıkar mı bilemem ama umarım tiyatroda farklı tarzıyla hep var olur!
Oyunun Dekoru
Dekora gelirsek, Sıradan Karşılaşmalarda olduğu gibi yeşil ekran mevcut. Bir araba, bir berber salonu bir de bir dinlenme tesisi var. Ve oyun esnasında nerede olduklarını arabanın önündeki minik bir led tablodan anlayabiliyoruz. Bana bu detay çok tatlı geldi.
Tabi dijital unsuru sahneye aktarmanın sıkıntıları da olmuyor değil, oyun esnasında zaman zaman kameradan perdeye yansıyan görüntünün arka planı bozulabiliyor veya oyun esnasında çekim yapılıyor gözüken ama daha önce çekilmiş görüntünün oyunla olan eş zamanlı gidimi de aksayabiliyor.
İkinci söylediğim oyun devam ettikçe düzelebilecek bir şey, ancak ilk söylediğim sorun Sıradan Karşılaşmalarda da zaman zaman yaşanmıştı ve oyuncuların o esnada bu durumu fark edip düzeltmesi kolay olmayabiliyor. İtiraf edeyim, tiyatroda yeşil ekran tarzını çok orijinal bulup sevsem de çoğu zaman perdeye bakmayı unutup direkt olarak oyuncuları izliyorum.
Ben oyunu bilhassa metniyle ve oyunculuklarıyla çok sevdim. Sıradan Karşılaşmalar’ı sevdiyseniz bu oyunu da seveceğinizin garantisini verebilirim.
Yusuf Onur Aydın’ın da deyimiyle bu oyun “Göç edenlere, göç etmek zorunda olanlara ve yolda olanlara” gelsin.
Tüm ekibin yolu açık olsun, kocamaan tebrikler!



Oyunun Künyesi Yazan &Yöneten: Yusuf Onur Aydın Oyuncular: Tahir Yılmaz, Yusuf Nebioğlu, Yusuf Onur Aydın Yardımcı Yönetmen : Gökçe Karaman Sahne & Kostüm Tasarımı: Bengü Şener Işık Tasarımı : Alev Topal Ses & Müzik Tasarımı : Mert Gözmen Videographer: Said Sakıp Demir Yönetmen Yardımcısı: Berfin Gül Reji Asistanları: Umut Akdoğan, Ezo Şara Uray Oyun Fotoğrafları: Orçun Kaya Ortak Yapımcı: Büşra Ersoy, Güney Coşka Topluluk: Tiyatro Watt Tür: Trajedi & Dram Seanslar Afiş
Gölge otobanı oyununu izledim BERBATTI BENCE SEYİRCİ ARASINA GİRMELİ VE NELER KONULULUYOR OYUN ÇIKIŞI DİNLENMELİ SÖZLER anlaşılmıyor konu desen yok oyuncularımızın sesleri net değil müziklerden anlaşılmıyor anlaşılan diologlarda ise sıkıcılık esas alınmış sanki zaten seyircinin yarısı oyunu terkediyor yazık emek var kaç kişinin uğraşısı var ama be trajedi ne ders ne keyif hiçbiri inanın yok onca emeğe ve masrafa bir an önce yeni bir oyun çakışmalı arkadaşlar şahsen çokkkk üzücü SEYİRCİNİN NABZINA BAKIN acizene tavsiyem