Oyunun size Micheal de Montaigne’in hayatı ve denemelerini nasıl yazdığını anlatacağını düşünerek bu oyuna bilet alırsanız büyük hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Çünkü oyun Montaigne’in hayatını ve denemelerinin üzerinden biraz geçse de temel de bunları değil ölümünü konu ediniyor.
Montaigne rolünde Serdar Deniz, seyircinin salona yerleşmesinden sonra sahneye çıkmıyor. Oda Tiyatrosunda görevliler, izleyicileri boylarına göre salona yerleştirirken Montaigne de masa başında denemelerini yazıyor. Ve bazen bunalıyor, deliriyor. Tüm yazdıklarını kıvırıp havaya, çöpe atıyor. Herkes yerleştikten sonra gerçek performans başlıyor.
Sahne tasarımı oldukça minimal olmasına karşın oldukça da şık ve kullanışlı. Montaigne’e ait bir çalışma masası. Etrafta yanan ve yanmayan mumlar. Gaz lambası gibi tasarlanmış içi mumlu fenerler ve şamdanlarla çevrili sahnenin etrafı. Arka tarafta da Montaigne’in dinlenmesi ve hizmetçisi Fayet ile konuşması için konumlandırılmış bir koltuk. Ve hepsinden de önemlisi duvarı süsleyen parşömen kağıtlar üzerine yazılmış Montaigne denemeleri. Oyunun dekor tasarımı Şebnem Kılınç’a ait. Denemelerinin duvara asılmasından bahsetmiştim ama bu sizi yanıltmasın oyunda Montagine’in denemelerini duvara asması ile anlatılmak istenen şey Montaigne’in denemelerini duvarda muhafaza etmesi değil. Parşömen kağıtlar üzerine yazılmış denemeleri duvara yapıştıran Montaigne değil hizmetçisi Fayet. Fayet, Montaigne’nin tüm yazdıklarını ezberlemiş ve içselleştirmiş. Ancak söylemeden geçemeyeceğim bu sahne tasarımı oyunda anlatılan hikayeye oldukça güzel hizmet ediyor.
Hikaye Fransa’nın yağmurlu bir akşamında geçiyor. Hizmetçisi Fayet ile olan diyaloglarında “Doğum da bir ölümdür.” İnsan doğduğu anda ölmeye başlar.” Diyerek aforizmada bulunuyor Montaigne oyunun başlarında. Ardından insanın her an zaten öldüğünden bahsederek devam ediyor. Fayet’in Montaigne’nin hizmetçisi olduğunu söylediğim zaman bu size sakın klasik bir ortaçağ uşak hizmetçi ilişkisini anımsatmasın. Fayet, Montaigne’e adeta tapıyor. Onun yazdıklarını ezberleyip, içselleştirdiğinden ve duvara asarak muhafaza ettiğinden bahsetmiştim ya o Montaigne’e ne kadar “Lordum” diyerek efendisi kabul etse de aslında onu akıl hocası olarak benimsemiş.
Oyun yazarı Kaan Erkam geçtiğimiz sene de Rus yazar Gorki’nin oyununu yazmıştı. Yazdığı oyunları ağırlık olarak edebiyatçılar üzerinden seçmesi ve yazdığı oyunlarda lirikal bir dil kullanması bize yazarın iyi bir edebiyatçı olduğunu ve edebiyat tutkunu olduğunu gösteriyor. sunuyor.
Ölüm üzerine yaptıkları uzun konuşmalarda Montaigne insanın zaten her an ölümden bahsettiğini defalarca kere farklı yoldan vurguluyor. Hizmetçisi Fayet ölümü düşünmemesi gerektiğinin altını çizse de Montaigne elbette ki her canlının ölümü tadacağı ve sıranın da ona geldiği yönünde lirik sözler sarf ediyor. Oyunun başlarında tek eseri olan Denemeler’den bahsederken ise deneme ve yanılmanın aynı olduğunu anlatıyor. Ama kitabına denemeler değil de yanılmalar derse hiçbir can alıcılığının olmayacağını, okuyucuyu cezbetmeyeceğini bu yüzden kitabının adının denemeler olacağını söylüyor. Ve konuyu uzatarak Dante’nin İlahi Komedyasına getiriyor. İlahi Komedya’nın aslında bir komedya olmadığını ancak adının ilahi komedya değil de İlahi Tragedya olsa okuyucuya hiçbir anlam ifade etmeyeceğini ve isminin İlahi Komedya olmasından kaynaklı olarak okuyucuyu böylesine cezbettiğini anlatıyor.

Oyunun belirli yerlerinde zaman zaman Dante’den başka Homeros gibi Şair Hermodoros , Antigonos gibi şairlerden de bahsediyor ve alıntılar yapıyor. Antigonos’un bir şehir devletin askerlerini kandırıp kendi komutanlarına ihanet ettirmesini ve böylelikle düşmanı olan komutanı yenebildiği hikayesini anlatıyor. Ancak anlattığı hikayede Antigonos askerlerin ihanetiyle komutanı öldürdükten sonra kendisi ilahi adaletin uygulayıcısı olmaya kalkıyor. Ve tabi ki oyunun içerisinde aklımda kalmayan bunun gibi pek çok hikayesi var Montaigne ‘nin. Ölümden bahsederken de “İnsan, her yerde aynı insandır. Ve bir insan özünde soyluluk olmadı mı, dünyanın tacını giyse yine çıplak kalır” şeklinde sarf ettiği bir aforizma sadece oyundaki benim aklımda kalan bir tirad ama oyun yaratılan Montaigne ‘nin bunun gibi pek çok söylemi ile zenginleştirilmiş durumda.
Oyunu izleyip de ağlayarak çıkacağınızı veya kahkahalara boğulacağınızı sakın düşünmeyin. Oyun bu ikilinin ölüm üzerine yaptıkları diyaloglar ile çevrili. Ölüm üzerine girdikleri diyaloglar acıklı değil ama çok edebi. Arka arkaya okunan aforizmalar adeta insanın ruhunu okşuyor. Replikleri dinledikçe ruhunuz okşanacak, adeta lirikal bir haz yaşayacaksınız. Söylediğim gibi oyunun bir bölümü değil oyunun ekseninin tamamı hizmetçisi Fayet ile Montaigne’in ölüm üzerine kurdukları diyaloglar ile çevrili. Oyunda bir aksiyon, heyecan veya Montaigne’in ölmesinden başka bir dram göremeyeceksiniz. Ancak ikilinin diyalogları öylesine edebi bir dille yazılmış ki sizi alıp bambaşka diyarlara götürecek. Ve oyun boyunca bu ikilinin diyalogların dinlemekten gerçekten keyif alacaksınız.
Oyunun yönetmeni Selena Demirli Doğan. Oyuncular Serdar Deniz ve Büşra Şensoy. Ben 18 Kasım 2023 tarihinde Oda tiyatrosunda yani kendi mekanlarında gerçekleştirdikleri temsili izledim. Bu saatten sonra da oyunu izlemek isteyenler de 27 Kasım Pazartesi günü Oda Tiyatrosu’nda, 3 Aralık Pazar günü House Of Performance’da, 7 Aralık Perşembe günü de Caddebostan Kültür Merkezi’nde izleyebilirler. Herkese şimdiden iyi seyirler dilerim.









Oyunun Künyesi Yazar: Kaan Erkam Yönetmen: Selena Demirli Doğan Oyuncular: Serdar Deniz, Büşra Şensoy Yardımcı Yönetmen: Taha Aykın Yönetmen Yardımcısı: Ezgi Baştan Kostüm Tasarımı: Mitra Kostüm, Sefa Eraslan Sahne Tasarımı: Şebnem Kılınç Işık Tasarımı: Mahmut Çaymaz Ses ve Işık: Ezgi Baştan Reji Asistanı: Melek Karateke Afiş Tasarımı: PromediaWorks Yapay Zeka Tasarımı: İlker Ulubey Video ve Fotoğraflar: Cumhur Kaplan Topluluk: Oda Tiyatrosu Tür: Dram Seanslar Afiş