8 Kasım 2022 tarihinde, Oda Tiyatrosu’nda izleme fırsatı bulduğum bir Ankara Devlet Tiyatrosu oyunu. Sahnelendiği mekandan da anlayabileceğiniz üzere düşük prodüksiyonlu, olayın üç karakter tarafından anlatıldığı butik bir temsildi. Fakat bu küçültme sıfatları sakın ola sizi yanıltmasın. Çünkü gönül rahatlığıyla diyebilirim ki 2022-23 Sanat Sezonunda Devlet Tiyatrosu sahnelerinde izlediğim en iyi oyun buydu.
Senaryosu Abdullah Öztürk tarafından yazılmış olan eser Begüm Sarp, Yağmur Evin ve Bahadır Akarsu tarafından canlandırılıyor. Başlangıç sahnesiyle sizi “acaba dikkatli okumadım mı, psikolojik bir oyuna mı geldim ben” diye düşünmeye sevk eden oyun, Yağmur Evin’in ustaca kullandığı mimikleriyle ortaya koyduğu bir monodramla başlıyor.
Hikayenin konusu her ne kadar babasının baskılarına dayanamayarak evden kaçıp terk edilmiş bir depoya sığınan Aylin’in (Begüm Sarp) oyuncu olmak noktasındaki iç çekişmesine dayansa da aslında Türk tiyatro tarihinin ilk kadın oyuncuları olan Papazköprülü Amelya ve Afife Jale örnekleri üzerinden verilmek istenen bir sosyal mesaj var. Hikayede, istediği şekilde yaşayarak başarıya ve mutluluğa ulaşmak isteyen kadınların gerek aile içinde gerekse de toplum nazarında karşılaştığı fiziki ve psikolojik baskılara dikkat çekiliyor. “Kadın kısmı çalışmaz; kadınlar sahneye çıkıp orasını burasını gösteremez; kadın dediğin soru sormaz, dırdır yapmaz; kadın elinin hamuruyla erkek işlerine burnunu sokmaz” şeklinde çeşitlendirebileceğimiz toplumsal cinsiyet kalıplarına eleştiri getirirken içinde bulundukları dönemin çok ötesinde düşünüp hareket eden iki kadının öyküsü anlatılıyor aynı zamanda.
Benim aklımda kalan en çarpıcı replik; Aylin’in “diyelim ki istediğim gibi yaşadım ama sonunda mutsuz oldum, o zaman ne olacak?” diye verdiği kararı sorgularken kukla rolünü canlandıran Bahadır Akarsu’nun “Hiçbir şey. Bir ömür boyu istemediğin şekilde yaşayıp her gün mutsuz olmaktansa hayatını gönlünce geçirip günün sonunda yalnızca bir kere hayal kırıklığına uğramış olmak daha iyi değil mi? Hem öldükten sonra pişman olmuş olmanın ne önemi var?” minvalinde bir cevap vermiş olmasıydı. Ayrıca oyun esnasında geçen “İnsan sustuğunda ve unutulduğunda yaşamış sayılmaz.” sözleri de keza durup bir üzerine düşündürten türdendi. Tıpkı meşhur “Adını hatırlayan son kişi öldüğünde hiç yaşamamış olacaksın.” cümlesindeki gibi. Aslında hepimizin doğrudan doğruya istediği şey veya bilinçaltına kazınmış olan arzusu bu değil mi? Herkesin dünyaya belli bir amacı gerçekleştirmek üzere geldiğine inanan biri olarak hepimizin bir şekilde eylemleri ve söylemleriyle bu fani dünyada maddi bir iz bırakmak istediğini düşünüyorum. Afife’ye, Amelya’ya veya diğer adıyla Kadriye’ye (Türk tiyatro tarihinde sahne aldığı bilinen ilk kadın olan Kadriye Hanım özgürce tiyatro yapabilmek adına gittiği şehirlerde kendini Papazköprülü Amelya olarak tanıtmış) ne mutlu ki zamanında gösterdikleri medeni cesaret sayesinde en azından birkaç yüz sene daha kendilerinden bahsettirmeyi garantilediler. Darısı bizim başımıza olsun diyerek başta kadınlar olmak üzere dünya üzerinde engellenen, hayallerine zincir vurulan, susturulmaya ve bastırılmaya çalışılan ne kadar insan varsa hepsine bir gün kendilerini gerçekleştirebilmeleri adına şans diliyorum.
Bugün bizim toplumumuzda tabu olarak kabul edilen bir gün birileri teker teker aşacak ve yıllar sonra bizim de arkamızdan “şu medeniyetsizliğe bak ya; zamanında ne engel çıkarmışlar ama helal olsun x’e, o devirde nelerle mücadele etmiş.” diye konuşacaklar. Dilerim daha aydınlık, daha ferah günlere doğru yol alıyoruzdur..
Görkem Yavuz
Oyunun Künyesi Oyuncular: Kukla: Bahadır Karasu Aylin: Begüm Sarp Yukarıdaki Kadın: Yağmur Evin Dekor Tasarımı:Cenk Oral Kostüm Tasarımı: Tuğçe Özdemir Işık Tasarımı: Cevdet Eminoğlu Müzik: Aclan Büyüktürkoğlu Koreografi: Elif Fırat Asistan: Damla Paksoy Sahne Amiri: Erkan Ay Kondüvit: Bülent Ünver Işık Kumanda: Özkan Sezer Suflöz: Fatma Kış Dekor Sorumlusu: Serkan Özbakar Aksesuar Sorumlusu: Satılmış Çakır Kadın Terzi: Selma Akyol Erkek Terzi: Murat Bayram Perukacı: Haşim Ucay Seanslar Afiş