Hastalık nedeniyle 7 Aralıkta gidemeyip biletimi yaktığım oyunu bu akşam (17 Ocak 2024) Baba Sahne’de seyrettim.
1997 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan yazarın (Dario Fo) yazdığı hikayelerin temaları güncel sorunlara dayandığı için her zaman popüler olmuş. Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü, Elizabeth, Neredeyse Kadın, Ödenmeyecek Ödemiyoruz!, Japon Kuklası, Açık Aile seyrettiğim oyunları. Dario Fo-Franca Rame ikilisinin 1926 yılında yazdığı Yalnız Kadın Hikayesi, Füsun Demirel tarafından Türkçe’ye çevrilen, 13 hikayelik Tek Kişilik Kadın Oyunları kitabında yer alıyor. Oyunu daha önce Craft Tiyatro’nun “Hepimizin Öyküsü Aynı” isimli oyunun Yalnız Kadın ismi bölümünde İrem Sak performansı ile seyretmiştim
Yalnızlığı kendi seçmeyen, yalnızlığa mahkum ettirilen bir kadına adeta tutsak da diyebiliriz ancak oyunun başında bunu anlamıyoruz. Zira sahnedeki kadın mutlu aile tablosu çiziyor. Halbuki dış dünya ile iletişimi bir telefon ve pencereden ibaret olan bu kadının hikayesini kadının sesli olarak kendi kendine yaptığı konuşmalardan öğreniyoruz. Sonra bu konuşmalar seyirciye karşı yapılıyor. Kadını bir yandan ev işleri bir yandan kaza geçirip alçılar içinde yatan eşinin erkek kardeşi bir yandan da çocuğunun bakımı ile hayatını sürerken seyrediyoruz. Yalnızlığını evde müzik kaynakları ve dinleyerek, youtube videoları ile paylaşıyor. Üzülerek yazıyorum, hikaye bize ne kadar aşina değil mi? Peki tutsaklık nedeni nedir? ve nasıl sona eriyor? Bunları oyuna bırakıyorum.
Ben sevgili Şenay Gürler’i ilk defa Oyun Atölyesi’nin Ermişler Ya da Günahkarlar oyununda tanıdım, sonra da 2007 de AKM deki Oda Tiyatrosu’nda Savaş İkinci Perdede Çıkacak oyununda. Ama ona hayranlığım 2013 yılında Craft Tiyatro’da sahnelenen Neil Labute’ın Kayıp-Mercy Seat oyunu ile oldu.
Sevgilisinin evinde olduğu için ikiz kulelerdeki faciadan kıl payı kurtulan çoluk çocuk sahibi bir iş adamı ve onun amiri pozisyonundaki aşığı kadının öyküsünün 12 Eylül 2001 gününü anlatan oyun Çağ Çalışkur’un rejisi ile sahneye konulmuş ve iş adamını Deniz Karaoğlu, ve aşığı kadını ise Şenay Gürler canlandırmıştı, hayır canlandırmamıştı Abby isimli o kadın olmuştu. Ve ben o akşam Şenay Gürler’in sıkı seyircileri arasına girmiştim. Malum Avrupa Yakası dizisindeki karakteri ile herkesin sevgilisi oldu. Daha sonra “Nereye Gitti Bütün Çiçekler”, “Tanrı’nın Eli” oyunlarında rol aldı. Geçen sene iki oyunda birden Richard ve Medea’ya Göre Ahlak” oyunları derken bu sene bir tek kişilik oyun “Ben Türkan Saylan” derken şimdi de dördüncü oyununa başladı. Kulisteki konuşmamızda gündüzkü dizi çekiminden doğrudan tiyatroya geldiğini öğrendim.
Oyundan eve gelirken düşündüm ve kararım değişmedi: Seyrettiğim yedi Şenay Gürler performansı içinde Kayıp oyunundaki performansı benim favorim. Amacım Şenay Gürler’i kırmak değil kesinlikle; metin olabilir, sahne tasarımı olabilir ne bileyim neden olduğunu açıklayamıyorum ama bildiğim “Karşınızda Yalnız Kadın oyunundaki Maria” yerine “Kayıp’taki Abby”
Çok Yaşa Tiyatro
Oyunun Künyesi Yazan: Dario Fo / Franca Rame Çeviren: Füsun Demirel Yöneten: Tuğrul Tülek Performans: Şenay Gürler Uygulayıcı Yapımcı: Yunus Emre Terzioğlu Yapım Koordinatörü: Serkan Rutkay Ayıköz Dekor Tasarım: Cihan Aşar Işık Tasarım: Kemal Yiğitcan Koreograf: Gizem Erdem Müzik Tasarım: Çağatay Kehribar Yönetmen Yadımcısı: Tanıl Yöntem Afiş Fotoğraf: Mehmet Turgut Afiş Tasarım: Cem Kılıç Reji Asistanı: Derin Bülbül Konsept Fotoğraf: Tolga Bayraklı Topluluk: T1 Yapım ve Gösteri Sanatları ve PMR Production Tür: Trajedi, Dram, Komedi, Performans Seanslar Afiş