Tek oyunculu oyun olmasına ve gösterişsiz, son derece sade (hatta neredeyse hiç olmayan) sahne tasarımına karşılık romanın da aslına çok sadık kalınmadan ama konunun özüne sadık kalarak işlenmiş bir Albert Camus romanı...
Salona girdiğim anda sahnenin tamamını kaplamış beyaz tül, sahnenin ortasında üzerinde ölü yatan bir sedye arkasında da sus işareti yapan hemşire gördüm karşımda. Kaan Erkam’ın izlediğim diğer oyunları gibi bu oyunun tamamının...
Düm de re lâ dir nâ tene dir nâ tene dir ney..Sokak, cadde, semt isimlerinin nereden geldiğine dair merakım çoktur. Bir benzeri merak duygusunu da oyun isimlerinde yaşıyorum ki izleyince cevabımı ama...