“Kostümler giyildi… Sahne ışıkları hazır… İzmir’de Tiyatro Sezonu Başladı”

Ezberler tamamlandı, provalar alındı, sahne üzerindeki uykusuz geceler geride kaldı… İzmirli özel tiyatrolar artık izleyicileriyle buluşmaya, o büyük heyecanı yaşamaya hazır. Hatta bazıları şimdiden perde dedi bile. Bizler de aynı heyecanla bakalım yeni sezonda İzmirli tiyatro severleri ödeneksiz tiyatrolarda neler bekliyor diyerek yollara düştük. İlk durağımız bundan tam on iki sene önce kurulan Tiyatro Salt oldu. İzmir’e ilk alternatif oda tiyatrosunu kazandıran Tiyatro Salt tüm zorluklara rağmen yoluna bağımsız devam eden bir ekip. Çağdaş reji ve oyunculuk anlayışı, sahne metnine yenilikçi yaklaşımıyla Tiyatro Salt İzmir’deki anaakım tiyatroya alternatif oluşturan nadir tiyatrolardan. Şimdi sözü tiyatronun genel sanat yönetmeni Bahadır Yüksekşan’a bırakalım ve ilk olarak bu alternatif topluluğun kurulma sürecini gelin kendisinden dinleyelim… 

Tiyatro Salt’ın kurulma sürecinden kısaca bahseder misiniz?

Önce İzmir’de tiyatro alanında bir eğitim sürecim oldu. Bu süreç içerisinde çeşitli atölyelere katıldım. Devamında da yarı profesyonel derken profesyonel ekiplerde görev aldım. Sonrasında ise hem hayat arkadaşım hem de yol arkadaşım Alev’le beraber “Ne istiyoruz ne istemiyoruz?” sorusunu sorduk kendimize. Özellikle neyi istemediğimiz konusunda tecrübelerimizden yola çıkarak ve taşın altına da elimizi sokarak 2010 yılında alternatif tiyatro yolculuğumuz başladı. O yıllarda İzmir’de böyle bir oluşum ve mekân yoktu. Bu da bizim temel motivasyonlarımızdan biriydi doğrusu…

İzmir’de alternatif tiyatro sahnelerinin ve topluluklarının genel olarak karşılaştığı zorluklar neler?

Bu alanda İzmir’de biz oldukça eskiyiz ve o yıllarda çok daha zorlayıcı unsurlarla karşı karşıyaydık. Tiyatroda o dönem alternatif yaklaşımlar fazla yaygın olmadığı için izleyiciye kanon dışı projeleri kabul ettirebilmek çok zor oldu. Hatta o yıllardan bir anekdot aktarayım; bir izleyicimiz oyun sonrası bizi beklemişti ve tüm iyi niyetiyle “Umarım çok daha büyük sahnelerde oynarsınız” demişti. Ancak geçen süreç içerisinde İzmirli tiyatro severler tiyatroda alternatif projelere biraz daha alıştı. Bu süreç içerisinde İzmir’de farklı sahnelerin açılmasının da izleyici üzerinde olumlu etkisi oldu tabii.

Tiyatro Salt Soylesi Bahadir4 Tekperde.com
Balık Kılçığı Oyun Afişi, Tiyatro Salt

Tiyatro yapmak hali hazırda oldukça zorken mevcut ekonomik atmosfer işleri iyice içinden çıkılmaz bir hale soktu. Ki pandemi döneminin tiyatro alanında açtığı yaraları da henüz sarabilmiş değiliz maalesef. Peki, Tiyatro Salt bu süreçten nasıl etkilendi?

Evet, tiyatro yapmak her zaman zordu. Hele ki yola bağımsız devam ediyorsanız işler sizin için daha da zorlaşıyor kuşkusuz. Pandemi süreciyle ise iyice dibe vurduğumuz kâbus gibi bir süreç yaşadık. Biz bir yıl kadar Tiyatro Salt’ın kapısına kilit vurmak zorunda kaldık. Burada şöyle bir handikap var; sadece bir tiyatro grubu değilseniz bir de sahneniz varsa özellikle ekonomik anlamda çok daha kötü bir tabloyla karşı karşıya kalıyordunuz… Çünkü hiçbir kazanç elde etmezken masraflarınız ise durmadan devam ediyordu. Bu zor süreçleri maalesef yaşadık. Ayakta kalabilmek için, yok olmamak adına bireysel önlemler almak zorunda kaldık. Bu süreçte Alev kendi bütçesinden tiyatroyu ayakta tuttu, ben de paralelinde dış ticaret alanında yöneticilik yaptığım için elimden geldiğince büyük hayallerle kurduğumuz Tiyatro Salt’ı ayakta tutabildik. Ayakta durmak zor, çok meşakkatli, hele ki uzun solukta bunu yakalayabilmek çok daha zor… Ancak hayallerinize tutunup taşın altına elinizi soktuğunuzda tüm zorlukların üstesinden geliyorsunuz…

İzmir’in kültürel ve sanatsal dokusunun tiyatro projeleriniz üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yerel faktörlerin sanatınıza nasıl yansıdığını düşünüyorsunuz?

Bizim yaptığımız tiyatro noktasında aslında dünyaya baktığımız için bütün meseleler bizi doğrudan etkiliyor. Yani İzmir kadar dünyadaki meselelerden de besleniyoruz. Ayrıca dünyadaki öncü, alternatif tiyatroları da yakından takip ediyoruz. Bu alanda Tiyatro Salt’ın iyi bir arşivi olduğunu söyleyebilirim. İzmir özelinde konuşacaksak, açıkçası biraz zorlayarak beslediğini söyleyebilirim. Tabii İzmir’in her anlamda sıcak bir şehir olması bizim açımızdan büyük avantaj. Bu daha rahat hareket etmemize neden oluyor…

İzmirli tiyatro severler nasıl bir profile sahip sizce? 

İzmir’de özel tiyatroların sayısı özellikle son yıllarda gözle görülür bir şekilde arttı. İzleyiciler açısından bu bir zenginlik ve olumlu bir durum bir bakıma… Ancak tabii burada sanat üreticilerine de büyük sorumluluklar düşüyor. Özellikle de nitelik bakımından… İzleyicinin yeni şeyleri tecrübe etmesi ve bunu benimsemesinde bizler daha fazla sorumluluk almalıyız. Alternatif üretimlerin İzmir’de yeterince olmamasından dolayı izleyiciler turne tiyatrolarına, “yıldız” oyuncuların başı çektiği prodüksiyonlara yöneliyor. Evet tiyatro sanatı açısından bu bir sorun. Burada izleyiciye de sorumluluk düşüyor ancak bu sorunu çözmesi gereken kişiler de yine biz sanat üreticileriyiz…

Bu sezon da sahnelemeye devam edeceğiniz “Üç Deniz” toplumsal cinsiyet meselesini sahneye cesur bir şekilde taşıyan bir yapım. Festivalde de boy gösterdiğiniz bu oyuna dönüşler nasıl oldu? Oyun izleyici üzerinde nasıl bir etki yarattı?

“Üç Deniz” toplumsal cinsiyet temaları içerdiği gibi bir noktada da aidiyet sorununu ele alan bir yapım. Bizim için o anlamda da çok değerliydi doğrusu. Toplumsal cinsiyet meselesini sahneye taşırken bir yandan da bir sokak hayvanını da sahnede görüyoruz. Oyun hakkında çok olumlu tepkiler almak bizi daha da mutlu etti. Meselesi olan oyunları repertuara almayı tercih ediyoruz gerek kendi metinlerimizde gerekse de uyarladığımız yabancı metinlerde. Derdi olan bir şeyler anlatmak istiyoruz. Bu kimi zaman toplumsal meseleler olabiliyor, kimi zaman kadına şiddet olabiliyor, sokak hayvanları olabiliyor, aidiyet olabiliyor, kimi zaman herhangi başka bir tema olabiliyor… Bu anlamda Üç Deniz aslında çok rastladığımız bir soruna dikkat çektiğinden dolayı, bilenler için bir ayna bilmeyenler için bir tanışma vesilesi olduğunu söyleyebilirim…

Tiyatro Salt Soylesi Bahadir3 Tekperde.com
Ben Berlin Oyun Afişi, Tiyatro Salt

Sansür ve otosansürün yaratıcı süreçlerinizi nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?

Tabii ki siyasi bir duruşunuzun olması gerekiyor. Ancak koşullar hepimiz için engelleyici bir unsur olarak karşımıza çıkabiliyor maalesef. Tiyatro Salt’ın “Sahnede gerçek var” diye bir mottosu var. Bundan sapmamaya çalışıyoruz ve tüm mücadelemizi bunun için veriyoruz. Bu gerçek kimi zaman tepki alacak bir gerçek olmayabiliyor ancak kimi zaman tepki toplayabilecek bir unsura da dönüşebiliyor. Bizim amacımız bunu seyirciye bir fotoğraf olarak sunmak. Bu anlamda çok sınırlanıyor muyum? Elbette. Burada sadece politik anlamda bir şeyden bahsetmiyorum… Bu toprakların insanlarına tiyatro yaptığımız için bazı durumlarda ekstra çözüm yolları aramak zorunda kaldığımız oluyor. Ancak Tiyatro Salt bağımsız bir oluşum olduğu için mutlaka bir çözüm yolu bulduğumuzu ve daha rahat bir tavır sergilediğimizi ifade edebilirim…

Tiyatro Salt’ın izleyici profilini nasıl özetlersiniz?

Bunun analizini yapmadık ama ister istemez tanıdık seyirciler de oluşmuş durumda. Bizim her oyunumuza belki ikişer kere gelen seyircilerimiz var. Şuna çok seviniyorum ben, genç kitle biraz tiyatroya küs aslında. Bu çağın gerçeklerini ıskalayan sahneleme anlayışının bir sonucu bu. Artık gençlerin farklı gerçekleri olduğu kanaatindeyim. Hele ki Z kuşağı… Biz Tiyatro Salt olarak onların gerçekliğine hitap eden, bu kuşağın kendini ait hissedebileceği oyunlar yaptığımıza inanıyorum. Bunun yanında bizim özel ve sadık da bir seyirci kitlemiz var. Yaş ortalaması altmış ve üstü olan bu grubumuz salon kapatıyorlar. Bu çok sevindirici bizim için.

Tiyatro Salt uluslararası arenada da boy gösteriyor. Bu süreç nasıl başladı ve şu anda ne yönde devam ediyor?

Geçen yaz İrlanda’da bir projeye katıldık. Bu yetişkinler için eğitimcilerin eğitim aldığı bir proje. Performansların da sergilendiği bu projeye altı farklı ülkeden katılım oldu. Orada gençlerle çalışan tiyatro ekipleriyle yollarımız kesişti. Bizdeki gibi gençlere klasik tiyatro eğitimi formatının dışında daha işlevsel bir metot üzerinden yaklaşıyorlardı. Gençlerle onların reel gerçeklerini kullanarak çalışıyorlar ve sonrasında da performanslar sergiliyorlardı. Şu an için başlamış bir projemiz yok ama benzer bir çalışma için kolları sıvadık…

Ayrıca Azerbaycanlı bir ekiple de irtibat halindeyiz. Azerbaycan alternatif tiyatro anlamında henüz yolunda başında. Biz de alternatif tiyatro alanındaki tecrübelerimizi aktarmak için oradan bir davet aldık. 

Türkiye’deki tiyatro eğitiminin günümüzdeki durumunu hem akademiler hem de atölyeler bazında nasıl değerlendirirsiniz?

Akademi bazında direkt içinde olmadığım için duyumlar üzerine konuşabilirim. Sohbet ettiğim akademisyenler ve mezun arkadaşlardan edindiğim bilgiler yönünde yorumlarım olabilir. Misal okulları taşınan Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü öğrencilerinin sahnelerinin olmaması izahı olmayan bir durum. Yine başka bir tiyatro bölümünden mezun olan arkadaşımdan doğru düzgün sahneye çıkmadığını da duymuştum. Bunlar çok üzücü durumlar ülkemiz adına. 

Atölyeler noktasına gelirsek, İzmir bazında çok fazla atölye olduğunu söyleyebilirim. Biz atölye çalışmalarımızda da farklı bir duruş sergilemeye çalışıyoruz. Temel oyunculuk, sınava hazırlık yahut çocuk drama atölyelerinden uzak duruyor, bildiğimiz işi yapıyor ve rejiye yönelik tecrübelerimizi aktarıyoruz. Atölye verebilmek ciddi bir iddia ve profesyonel bir know how gerektiriyor. 

İzmir’de yerel yönetimin sanat ve kültür alanında alternatif tiyatro topluluklarına yönelik destek ve teşviklerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu destekler yeterli mi?

Ucdeniz Tekperde.com
Üç Deniz Afişi, Tiyatro Salt

Tabii, bir destek var. Bu konuda pandemi döneminde yaşanan bir gelişmeden de bahsedebilirim. O dönemde İzmir’de bağımsız tiyatrolar adına bir araya geldiğimiz bir süreç yaşadık. Bu örgütlenmelerin neticesinde kamuyla da iletişimlerimiz daha sağlıklı bir hal aldı. Tabii ki destek hiçbir zaman yeterli değil. Misal İzmir’de çok ciddi bir sahne problemi var. Buradaki her ekibin bir sahnesi yok. Özellikle alternatif tiyatro yapan bir ekibin özel sahne kiralayabilmesi ise çok zor. Bu anlamda, sahne tedariği anlamında bence bir şeyler yapılabilir diye düşünüyorum.

Bunun haricinde olumlu gelişmeler de mevcut. İzmir’deki lokal tiyatroların sesini duyurabileceği çeşitli festivaller düzenliyor. Dileğimiz bunların çoğalması.

Yeni sezonda Tiyatro Salt sahnesinde İzmirli tiyatro severleri neler bekliyor?

Tiyatro Salt olarak bu sezon Balık Kılçığı adlı yeni bir oyunumuz başladı. Sezon boyunca sahnelemeye devam edeceğiz. Yabancı bir metin. Uyarlama ve çevirisi Alev Koçer’e ait. Bizi çok heyecanlandıran bir metin doğrusu. İki kadın üzerinden “etik nedir?”, kadın olmak, anne olmak, insan olmak gibi meseleleri sorguladığımız, bireyin kendisiyle yüzleşmesini içeren gerilimi de yüksek bir proje… İzmirli tiyatro severleri mutlaka bekliyoruz…

Bunun haricinde devam eden Ben Berlin projemiz var. Geçen sene sahneye koyduğumuz, tek kişilik bir performans. Ayrıca Üç Deniz oyunumuz da yine takvimimizde olmaya devam edecek…

Bu keyifli söyleşi için Tiyatro Salt’ın genel sanat yönetmeni Bahadır Yüksekşan’a teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz…

içerik ekle

sitemizde yayınlanmasını istediğin haber, eleştiri ve değerlendirme yazılarını kolaylıkla yayınlayabilirsin

benzerler

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Okunası yazılar

E-Posta Bülteni Kaydı

Size sitemiz ve tiyatrolar ile ilgili haberler göndermek istiyoruz