Kumpanya – Tiyatro Peron

Hayır, öyle bir şey değil yalnızlık. Kocaman, ıssız ve derin. Değil. Arkadaşım yok, deyip kenara çekilmek gibi ya da sevecek birini bulamayıp sevilmemekten dert yanmak gibi hiç değil. Yarına dair hayal kuramamak, her günü bir tekrar olarak görmek kadar hiçbir şey, insana bu denli boyunun ölçüsünü aldıramaz. Çok zengin bile olsan, elindekilerle yapabildiklerinin sınırı hayal kurmana engel oluyorsa, sahip oldukların sadece daha fazla yalnız kalabilmene yardım ediyor demektir. Hayat… Tutku denilen sihrin kana karışması ve kalbin beyne baskı yapmaya başlaması ile kalabalıklaşır.

Çünkü aynı umudun etrafında kümelenen insanların evleri de kalabalıktır, ruhları da. Varsın kat kat sürgülerle örülü olsun kapın. Sus. Gecenin sessizliğinde kötü günler mi geliyor aklına? Olsun! Mühim değil. Acıyı deşip çaresizliği fakirlik saymak, bir umuda giden yoldur aslında. Vazgeçme! Neyse adına tutku dediğin şey, her neyse kalp ritmini değiştiren, ayaklarına laf dinletmeyen… Gözlerinin içine yaktığın muma bir isim bulabiliyorsan, etrafına toplananlar sayesinde yürümeye devam edebilirsin. İnsan istediğini almak için çalışmayı seçtiyse bir kez, kalbi bütün memleketini rahatça dolaşabilir. Sever de sevilir de. Onun için yalnızlık, dudakta unutulmuş bir kelimeden ibarettir sadece. Yalnızlık… Bir şeyleri elde etme arzusunun bizi yarı yolda bırakmasıdır. Yalnızlık… Ancak satın almayı bıraktığın an yok edilebilir. Sınırı olmayıp insanı çoğaltansa, hayaller ve tutkulardır.

Meteliğe kurşun atsalar da cesaretlerini kaybetmeyenlerin, rüzgâra karşı yürüyenlerin, hayallerini uykuların içine gömmeyenlerin, yarına inanarak pes etmişliğe gülenlerin, aşkı dudaklarda ucuzlatmadan kaleme alanların, araçlara binerek yer değiştirmektense öykülerle yolculuk yapmaya gönüllü olanların, yel değirmenleriyle savaştığını söyleyenlere “İnsan kendi düşmanını kendisi yaratır” diyenlerin ve cüsseli bir korkuyu, yerinden kımıldamayan huzur bağımlısı olmaya yeğleyenlerin, tadından yenmeyen öyküsü oluyor Kumpanya.

İnandıkları, tutkuyla bağlandıkları sanata sımsıkı sarılan ve umutsuz olmak için pek çok neden varken inatla bardağın dolu tarafını arayıp bulan, koca yürekli bir ekibin, hayat karşısında sergilediği dik duruşu ve keyif veren direnişini anlatan, çok samimi bu oyun, yeni sezonda bir kez daha Tiyatro Peron’da.

Geçen sene uzun süre seyretmemiş ancak iyi oyun kâşifi arkadaşımın teklifi üzerine izledikten sonra hayran kalmıştım. İlk iş inceleme yazısını kaleme aldığım Kumpanya, üzerine ikinci kez yazı yazdığım nadir oyunlardan bir tanesi. Oyunu bu kadar başarılı kılan temel unsurun, metinde başlayan ve oyuncularla birlikte tüm ekibe sirayet eden samimiyet olduğunun daha evvel altını çizmiştim. Bu sene iddiamı arttırıyorum. Oyun gelişmiş, detayları bir sene öncesine kıyasla daha zengin, birkaç katman yiyerek kilo almış, seyircisini sıkmayan temposuyla biraz daha berraklaşmış.

Cidden uzun sürüyor Kumpanya. Kısalabilir mi? Alkışlamaktan yorulan izleyicilere sorarsanız, “Keşke bitmeseydi ama eve geç kalacağız” diyeceklerdir. Bana sorarsanız, belki on dakika kısalabilir ama fazlasına dokunulursa kıyameti koparırım.

Komedi enstrümanları oldukça zengin bir oyun Kumpanya. Çoğunlukla durum hikâyeciliğinin meyvelerini toplayarak ilerliyor ama kuvvetli ironilerle de gülünç öğeleri sunmakta bonkör. Tabii bu kadarla yetinmiyor. Taklitler, izleyici hafızasına duyulan güvenle yapılan manidar tekrarlar, şakayı sözde bırakmayıp görsele dönüştüren ufak ama etkili aksiyonlar ve doğaçlama kabiliyeti yüksek oyuncuların anlık performansları da menüyü güçlendiriyor. Üstelik bu sene, geçen yılki gösterimlere eklenmiş ekstra birkaç görsel komedi unsuru da cepte dolgunluk yapmakta.

Sait Faik Abasıyanık’ın insana dair manzaraları irili ufaklı ve katmanlarını teker teker açarak gözler önüne serdiği hikâyelerden bir tanesi Kumpanya. Oyunun içinde kısacık bir an, minicik bir detay bile, rutin hayatın içinde gözden kaçmış veya önemsenmemiş, buram buram insan kokan bir fotoğraf niteliğinde. Öte yandan, Ant Aksan’ın yönettiği oyunlara olan ilgim her geçen gün artıyor. Bu konuda tarafsız değilim artık. Mütevazı kişiliğinin yanında güçlü bir yorumlama kabiliyeti taşıyan yönetmen, öykülerin içindeki ufak insanları görünür kılmakta oldukça başarılı. Bu açıdan Kumpanya’nın Sait Faik’e yakışır biçimde sahneye taşındığını söyleyebilirim.

Oyunu bir yıl arayla seyrettiğim için oyuncularla ilgili gözlem ve mukayese yapma fırsatım da oldu. Ama öncesinde oyuna renk katan müzik ekibi, bu sene değişmiş olsa da yine güzeldi, diyerek ikinci alkışı bırakayım. 

Mehmet Duran ile başlamak gerekirse, performans çıtasını koruyan, çok yetenekli ve cebinde birden fazla kart taşıyan bir oyuncu olduğunun altını çizmeliyim. Hatta anlık durumlarda yaptığı espriler ve seyirci ile paslaştığı kısa anlarda doğru şakanın üzerine gitmesi de ekstra özellikleri. Cyrano’da çok yüksek oynamıştı. Kumpanya’da da ondan aşağı kalmıyor. Pek çok izleyicinin salon çıkışında hafızasında yer eden isimlerin başında geldiği aşikâr. Onun için tek nazar boncuğum, Ferhan Şensoy’a benzemediği anlarda çok daha etkileyici olduğudur. Bence oyunculuk kariyeri boyunca önündeki en büyük engel de bu.

Murat Niyazi Emre, bu sezon da sahnenin ve oyunun hâkimi. Profesyonellik dersi vermekle kalmıyor, güldürü unsurunun üzerinden en çok tepinen aktör olarak parıldıyor. Sahnede adım attığı her an izleyiciyi güldürmeye hazır ancak bunu yaparken, olağanüstü biçimde ciddi ve doğal. Normal birini canlandırıyor gibiyken en komik adama ulaşması, zaten kelimelerin yetişemeyeceği nokta. Ama beni en çok etkileyen, oyunun sarktığı birkaç anda derhal müdahale etmesiydi.

Kumpanya Afis2 Tekperde.com
Oyun Afişi

Baş döndürücü enerjisiyle Güzin Sönmez, sahnede var olduğu her dakikanın hakkını veren bir başka isim. Rolden role girmek desen var. Şarkı var, dans var. Taklit ve ses değiştirme yeteneği desen, o da var. Var da var. Seyirciyle kurduğu iletişim ve göz teması ise ekstra meziyeti ki, bunu oyunun espri hanesine ekstradan ilave ettiği yerler de alkışlanası. Dinamik ve sahneye çok yakışan bir oyuncu.

Pişti oynarken elinize gelen vale, okey oynarken yerden çektiğiniz okey ne ise, Doğan Üstünyavuz tam da o. Bir adım geride kaldığı her an, az sonra atak yapacağı izlenimini uyandırıyor. İzleyicide sürekli beklenti oluşturacak kadar güçlü bir duruşu var. Oyunda işler ters gitse bile, her daim geceyi kurtaracak özelliklere sahip. Hayat verdiği karakteri büyütüyor, geliştiriyor, dikkat çekici hale getiriyor. Komedinin hareketlerle işlediği kısmın direksiyonun da oturuyor ayrıca. Mehmet Duran ile iyi ikili oldukları sahneler ayrıca takdir edilesi. 

Benim için bu sezonun sürprizi kuşkusuz Fatma Kılıçsoy oldu. Bir sene içerisinde oyunculuğunda ciddi gelişim gördüm. Bazı sahnelerinde değişiklikler olmuş. Fakat bu ilaveleri yaratan oyuncunun ta kendisi. Portföyüne ekstra özellikler ekledikçe başka boyutta oynuyor. Fransızca esprileri, sadece r harfi vurgularıyla kısıtlı tutmaması gerektiğini önceden yazmıştım. Bu sene böyle bir cümle kurmama gerek kalmayacak kadar zengin duruyordu sahnede. Komikliğe en uzak karakter oydu belki de. Ancak jestleriyle, mimikleriyle bambaşka seviyede oynadı. Güldürmekle kalmadı, akıllarda kalan, özel bir sahneye de imzasını attı.

Mahmut Doğan da ciddi mesafe kat ettiğini düşündüğüm diğer oyuncu. Hayat verdiği karakteri daha hareketli, gerektiğinde eğilip bükülebilir forma kavuşturmuş. Hünerli bir oyuncu olduğu zaten aşikârdı. Ancak şu an sahnede bütünü tamamlayan, her an cebinden sürpriz yumurta çıkartması beklenen kişi olmuş. Yürekten kutluyorum.

Yardımcı oyuncular kalabalık fakat her biri gerçekten çok değerli. Oyunun her anında varlar ve öyküye renk katıyorlar. Hatta onlar için çizilen aksiyon planlarının çok beğenildiğini ve alkışlandığını fark ettim. Bu şekilde ufak anların yüzde yüz oynanması gerçekten çok değerli. 

Hareket etmek yerine, yerinde saymayı tercih edenlere tokat atan bir oyun Kumpanya. Oldukça uzun sürdüğü için yer yer sarkmalar olması doğal karşılanmalı. Geliştirilebilir kısım olarak, trende yolculuk sahnesine işaret edebilirim. Kargaşası güzel ancak atmosfer cılız. Seyirciyi biraz soyutluyor. Bence burada siyahın içinde kaybolmaktansa, trende olma havası güçlendirilmeli. 

Kumpanya’nın en başarılı olduğu, asıl vurucu noktası ise,Bakın. Şimdi sizi çok güldüreceğim” demeden, seyircisini sürekli gıdıklayan, ele avuca sığmaz, muzip yapısı. Her şey bir yana, yenilgilere bahane üretmek yerine, istediğini söke söke almayı başaran tam bir “Şampiyonların Kahvaltısı” Kumpanya. Hâlâ izlemediyseniz, ne duruyorsunuz? Geçen sene izlemiştim, diyorsanız, bir de bu sene izleyin, diyorum. Keyifli seyirler.

Oyunun Künyesi
Yazan: Sait Faik Abasıyanık
Uyarlayan: Uğur Uzunel
Yönetmen: Ant Aksan
Oyuncular: Mehmet Duran, Murat Niyazi Emre, Güzin Sönmez, Fatma Kılıçsoy, Mahmut Doğan
Yardımcı Oyuncular: Hande Akyurt, Anıl Deniz Helvacı, Ayşegül Türköz, Emre Helvacı, Caner Devrim Akçam, Elif İrem Budanoğlu, Kübra Kandırıcı, Özge Uykun, Yaren Eser
Canlı Müzik: Arion Fırat Doğan, Hüseyin Kaya Çavuş
Işık Kumanda: Beliz Yüksel, Ömer M. Özaltın
Ses Kumanda: Kağan Atilla Karakoç
Kostüm Uygulama: Şükran Vilken
Dekor Uygulama: İhsan Yakupoğlu
Afiş Tasarım: Sahir Erdinç
Topluluk: Tiyatro Peron
Tür:
Seanslar
Afiş
Umut Kaygısız
Umut Kaygısız
Varmam gereken en doğru adresin, kendi kültürüme ait öyküler olduğunu keşfettiğimden beri, iyi bir anlatıcıya sahip tüm edebi içerikleri ve sanat kollarını keyifle takip ediyorum. Tiyatro benim için; yazmanın, konuşmanın, canlandırmanın ve hatta susmanın bile bir fazlası.

içerik ekle

sitemizde yayınlanmasını istediğin haber, eleştiri ve değerlendirme yazılarını kolaylıkla yayınlayabilirsin

benzerler

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Okunası yazılar

E-Posta Bülteni Kaydı

Size sitemiz ve tiyatrolar ile ilgili haberler göndermek istiyoruz