İstanbul büyük tiyatro sahnesi gibi oluyor bazı dönemlerde. Tiyatronun içinde olunca insan bazen hafta sonuna hangi oyuna gideceğine karar vermekte zorlanıyor. Gene böyle bir zamanda geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan Baysan Pamay bize yayımlanması için Malleus oyunu ile ilgili yazısını göndermişti. Malleus’tan bu şekilde haberdar oldum. Baysan Abi yazısını şöyle bitiriyordu. “Basmakalıp, klişe konulardaki oyunlardan, sulu komedilerden farklı bir konuda emek verip bir oyun sahneledikleri için tiyatro Malleus ekibine teşekkür eder, başarılar dilerim“.
Bizi kırmayıp, sorularımızı içtenlikle cevapladıkları için tüm ekibe tekrardan teşekkür ederiz.
Oyunun adı neden “Malleus”?
Adı ‘Malleus’ çünkü hikayemiz, cadı çekici anlamına gelen Malleus Maleficarum etrafında dönüyor.
Bu oyunda asıl vermek istediğiniz mesaj nedir?
Oyunumuzu, Orta çağ’da kadınların sadece kadın oldukları için cadı adı altında yaftalanıp işkence görmelerinden yola çıkarak yazdık. Asıl amacımız, kadınların tarih boyunca potansiyel suçlu olarak görülmelerini eleştirmek.
“Cadılar” iç dünyalarında ne yaşıyorlar?
Malleus’taki cadılar, hayatları boyunca baskı ve korku altında gizlenerek yaşamaya zorlanıyorlar. Kendi küçük dünyalarında her şeye rağmen, kimliklerini ve benliklerini koruyarak var olmaya çalışıyorlar. Bu, onların içsel direnişinin ve hayatta kalma mücadelelerinin bir ifadesi.
Oyununuzdan bahseder misiniz?
Oyunumuz, kehanetlerle dolu bir krallıkta gizli saklı yaşayan üç cadı kız kardeşin hikayesini anlatıyor. Bu üç kardeş, baskı ve korku altında gizlenerek yaşamaya çalışırken, gizemli olaylarla karşılaşıyorlar.
Oyununuzun tanıtım metninde “Kadın olmak lanetlenmek değil mi sence de?” cümlesi yer alıyor bunu açıklar mısınız?
Bu cümle, kadınların varoluşlarından beri çeşitli sebeplerle suçlanıp yaftalanmalarını ve potansiyel suçlu olarak görülmelerini eleştiriyor. Kadınların sırf kadın oldukları için tarihte baskıya, işkenceye ve haksızlıklara uğramalarını sorgulayan bir mesaj içeriyor.
Cast seçimlerine nasıl karar verdiniz?
Oyunun yazım aşamasında birbirimizi çok iyi tanıdığımız için, kimin hangi role uygun olduğunu zaten biliyorduk. Bu yüzden cast seçimi kendiliğinden gelişti diyebiliriz.
Oyunu yazarken zorlandığınız bir nokta oldu mu?
Hikayemiz ve arka planımız başından beri belliydi, ancak bu bizim ilk yazım deneyimimiz olduğu için teknik açıdan zorlandık. Bol bol kitap okuyup araştırma yaparak bu zorlukların üstesinden geldik.
Oyunu Yönetirken sizi zorlayan bir şey oldu mu?
Oyunun hem yönetmeni hem oyuncusu olduğumuz için oyunu yönetmek zordu. Kendimizi dışarıdan bir gözle görememek bizi zorladı. Bu yüzden kendimize dışarıdan bakmaya çalışarak, çok fazla prova aldık.
Cadılarımızın ve Eylül Kasarcı, Aylin Üstün, Eyşan Kasarcı ile benzerlikleri var mı?
Aslında oynadığımız karakterlerle birebir bir benzerliğimiz yok. Fakat üçümüz arasında çok güçlü bir bağ ve sevgi var, bu da cadı kız kardeşlerimizin arasındaki sevgi bağıyla örtüşüyor. Bu duygusal bağ, karakterlerimizle olan en büyük ortak noktamız.
Oyunu yazarken ki kurgunuzu sahnede yakalayabildiniz mi?
Elbette, yazım süreci bittikten sonraki ilk provada kurguda bazı değişiklikler yaptık. Ancak, hayal ettiğimiz dünyanın hepsini sahnede yansıtmayı başardık.
Yazarlık, yönetmenlik ve oyunculuğu aynı anda paylaşmak nasıl bir süreçti? Bu süreç sizin yaratıcılığınızı nasıl etkiledi?
Birbirimizi tanıdığımız için birçok konuda hızlı ve doğru karar alıp uygulayabildik. Oyunu birlikte yazdığımız için gerekenleri önceden kararlaştırmış ve hayal etmiştik; bu da prova aşamasında tekrar gözden geçirmeyi azaltmıştı. Ancak, her açıdan ilk tecrübemiz olduğu için dışarıdan bir gözden direktif almak daha kolay olabilirdi. Bu süreci zorlaştırdı ama bizim için çok iyi bir deneyim oldu. Aynı zamanda, bu süreç yaratıcılığımızı da geliştirdi; farklı roller üstlenmek, yeni ve yaratıcı çözümler bulmamıza olanak sağladı.
Bu konuları konuları ele alırken, izleyicileri düşündürmeyi ve aynı zamanda güldürmeyi nasıl planlıyorsunuz?
Hikayemizde derin ve düşündürücü temalar yer alırken, mizahi unsurları da dikkatlice entegre etmeyi planladık. Karakterlerimizin karşılaştığı zorlukları mizah yoluyla yansıtarak, izleyicilerin hem gülebilecekleri hem de sorgulayabilecekleri anlar yarattık. Bu dengeyi sağlamak, izleyicilerin hem eğlenmesini hem de konunun derinliklerine inmesini sağladı.
Seyircilerden beklediğiniz tepkiler neler? Oyununuzun izleyiciler üzerinde bırakmayı umduğunuz etki nedir?
Umduğumuz etki, izleyicilerin hem eğlenmesi hem de düşündürücü bir deneyimle ayrılması; cadılarımız aracılığıyla kadınların yaşadığı zorlukları da yansıtarak, sempatik cadı karakterlerimizle bu mesajı iletebilmek.
Cadılar tarihte genellikle kadın gücü ve bağımsızlığının sembolü olarak görülür. Bu sembol sizce günümüz kadınlarının deneyimleriyle nasıl bağdaşıyor?
Cadı sembolü, tarihte kadınların güçlü ve bağımsız yönlerini baskı altına almak için kullanılmış bir figürdür. Günümüzde kadınlar hâlâ bu tür baskılarla karşılaşabiliyor. Bizim oyunumuzda da bu sembol, kadınların baskı ve zorluklara rağmen ayakta kalma ve direnme mücadelesini simgeliyor. Bu yüzden tarihsel bir bağ olduğu kadar günümüzle de güçlü bir bağ kuruyor.
Cadılar teması, seyircilerde genellikle güçlü duygusal tepkiler yaratır. Sizce bu oyunu izleyen seyirciler hangi duygularla oyundan ayrılıyorlar?
Oyunumuzda izleyicilerin hem eğlenmelerini hem de empati kurmalarını hedefliyoruz. Cadı karakterlerimizin yaşadığı baskılar, mücadeleler ve aynı zamanda mizahi yaklaşımlar, izleyicilerde karmaşık duygular uyandırabilir. Bu dengeyi sağlamak, onların düşünmelerine ve hissetmelerine yardımcı olacak
Cadılar hakkında bilgi toplarken ya da oyun için araştırma yaparken öğrendiğiniz en ilginç şey neydi? Bu bilgi oyununuza nasıl yön verdi?
Cadı avları sırasında birçok kadının, yalnızca toplumun belirlediği normlara uymadıkları için “cadı” olarak yaftalandığını öğrendik. Bu durum, oyunumuzun temel temasını oluşturdu. Bu bilgi, karakterlerimizin ve hikâyemizin gelişimine büyük bir yön verdi ve tarihsel gerçekliklerden ilham alarak sahnedeki anlatımızı şekillendirdi.
Cadı avları ve kadınların maruz kaldığı haksızlıklar tarihte bilinse de, günümüzde de benzerleri devam ediyor. Sizce bu oyun günümüz dünyasına bir eleştiri getiriyor mu?
Evet, oyunumuzda tarihte yaşanan kadın baskısı ve yaftalanmasıyla günümüz dünyasında kadınların hâlâ karşılaştığı eşitsizlikler arasında paralellikler kuruyoruz. Tarihteki cadı avları, günümüzde kadınların hâlâ maruz kaldıkları toplumsal baskılarla benzerlik gösteriyor ve biz de bu oyunda bu duruma eleştirel bir bakış sunuyoruz.
