“Postmodern zamanda performans sanatı, geçmişle geleceği şimdide buluşturma gücüne sahiptir. Ve anlamı defalarca parçalayarak kuralsız bir anlam/anlamlar arayışına çıkar. Artık metin, performansa hizmet eder konumdadır. Oyun, William Shakespeare’in klasik eseri Hamlet’in, Heiner Müller’in Hamlet Makinası katkısıyla sorgulanmasını performe eder. Ophelia ve Hamlet, sıkıştıkları hikaye içinde kurguyu parçalayıp yeni bir dramaturji yapmaya ve varlıklarını anlamlandırmaya çalışırlar.
“Ben sahtekarım…
Samimiyetsizliğiyle tiksinenim haline.
Sahteliğiyle samimi olana hayranım.
Farketmemeye hayranım.
İşte bu bir tiksinti.” ( Tanıtım metninden)
Ophelia – Hamlet Complex, perdelerini Ara Sahne’de 15 Ocak prömiyeri ile açtı. Salonu dolduran seyircilerin, memnuniyetle, bu çok bilindik karakterleri yeni bir biçimde, bambaşka bir sahnelemeyle görmenin tatmini ile ayrıldıklarını söylemek abartılı olmayacaktır. Gerek tiyatro sahnelerinde, gerek oyuncu çevrelerinde, gerekse sokakta bile çokça duyduğumuz bir oyun Shakespeare’in Hamlet’i. Oyun içinden ise en çok bilinen karakterler şüphesiz Hamlet ile Ophelia. Bu iki karakterin, başka bir bakış açısıyla buluştuğu, klasikleşmiş bu metnin bölünüp, parçalanarak yeni bir bütün şeklinde modern bir reji ile seyre sunulduğu bu oyun zihin açıcı bir etki bırakıyor seyirci üzerinde.
Genelde Hamlet’in söz konusu olduğu uyarlamalarda, Hamlet’in eylemsizliğini, giderek onu deliliğe sürükleyen talihsiz olaylar silsilesini izler ve her ne kadar aldığı kararları onaylamasak da onu “anlayan” bir yerde buluruz kendimizi. Ancak bu kez gözler, “ Ophelia – Hamlet Complex” te “kadın” a Ophelia’ya odaklanmış durumda. Reji ve oyunculuk, çok kez izlediğimiz bu metni, Hamlet’in sürecini anlasak da, sorgulamaya itiyor bizleri. Ophelia’nin naif ve masum duruşu başka uyarlamalarda “Kendi etti, kendi buldu” sonucuna bizleri itebilecekken, oyunun yönetmeni Esra Tarhan bizleri bam başka bir yolculuğa çıkarıyor. “O saatte orada ne işi vardı ?”, “O kıyafeti giymeseydi.”, “ O adamın öyle olduğunu bile bile görüşmeye devam etti.” gibi, asla sonu gelmeyecek yıkıcı yargıların arasından Ophelia uzanıyor ve “Bir de buradan bakın” diyor kitleye.
Oyunun yönetmeni Esra Tarhan, aynı zamanda oyunda Ophelia’ya can veriyor. Ophelia’nın kırılgan ve saf yapısını muhteşem bir dengede tutan bir yol seçtiğini söylemek abartı olmaz. Bu tuttuğu doğru nabız, Ophelia’yı gerçek hayatta olmayacak kadar naif çizgiden çıkararak, dünyamıza ve hatta günümüze getiriyor. Bu yolla da seyircinin hem kendi tecrübeleri hem de şahitlikleri ile özdeşim kurmasının yolunu açıyor. Hamlet’i ete,kemiğe büründüren Evren Akyürek ise, Esra Tarhan’ın Ophelia’ya biçtiği uygun kaftana yaraşır biçimde onu destekleyen bir düstur ile ilerliyor. Oyun Hamletle, tabiri yerindeyse seyirciyi afallatan bir replik ile başlıyor. “Hamlettim ben” diyor Evren Akyürek, “Hamletliğini” geçmişte bıraktığına vurgu yaparak. Buradan hareketle oyun boyu, kendi çerçevesini duvara asmış, yaşantılarının acı tortularına mesafeli ve yabancılaşmış bir yerden portreleniyor Hamlet. Oyunda kadın karakterin, onun meselesinin vurgulanmasını sağlayan ve toplumdaki erk yapısının anlaşılmasını sağlayan bir duruş sergileyen oyunculuk tutumu için, Evren Akyürek ayrı bir alkışı hak ediyor.
Ophelia’nın gerek Hamlet gerekse oyundaki diğer erkek karakterler tarafından etki altında bırakılma çabalarını elimine ederek, manipülasyonlara boyun eğmeyen güçlü bir duruşla elinin tersiyle itmesiyle, oyunun finalinde toplumun beklentisinin aksine güçlenen bir Anka kuşu görüyoruz. Oyunun metnini uyarlayan Esra Tarhan, marifet ve yeteneklerle dolu parmaklarının izlerini oyunun her yanına zarifçe bırakmış. Metin, Hamlet’e hiç aşina olmayan izleyicinin de meseleyi kavrayabileceği bir zemin üzerinde ilerliyor.
Dekor ise tam manasıyla göz doldurur nitelikte. Sahnenin yapısı için biraz büyük kalmış olsa da, Selenay Fidan’ın tasarımı, uzun zamandır görmediğimiz renk ve ince dokunuşlarla gözümüzü çeliyor.
Oyunun müzikleri ise Gökay Kaçanoğlu elinden, tiyatro ile yoğrulmuş bir eğitimden geldiğini kolayca anlatır kalitede ve oyunun yaratmak istediği “burada ve bugün” etkisini pekiştiriyor. Oyunun afiş ve broşür tasarımına değinmeden geçmek, bu göz ziyafetine haksızlık olacaktır. Alpgiray Kelem, adeta bir sanat eseri olan afişi, oyunla hemhal olacak biçimde tasarlamış. Oyuna gelmeden, karşılaşacağınız duyguları tek bir karede sizlere tattırıyor. Kendisinin diğer başarılı işlerine: alpgiraykelem.com dan ulaşmak mümkün.
Özet olarak, Ophelia – Hamlet Complex, hem Hamlet’e vakıf kişilere yepyeni bir pencere sunabilecek, hem de metni bilmeyen seyirciye konuyu aktarabilecek kadar başarılı bir yapım. İçimizdeki naif ve kırılgan anların “suç, hata” olmadığını, aslında “yaftalayanların” bu hayata yakışmayan bir “hata” olduğunu görmek isteyenler Ara Sahne’nin programını takip edebilir.
Oyunun Künyesi Uyarlayan ve Yöneten: Esra Tarhan Oynayanlar: Evren Akyürek, Esra Tarhan Müzik: Gökay Kaçanoğlu Hareket Düzeni: Gülin Bakkaloğlu Dekor- Kostüm Tasarım- Uygulama: Selenay Fidan Işık Tasarım: Ra Yavuz Afiş Tasarım: Alpgiray Kelem Teaser: Can Sertaç Adalıer Işık Operatörü: Serhat Barış Asistan: Zakir Altaylı Uygulayıcı Yapımcı: Serhat Barış Topluluk: Ara Sahne Tür: Trajedi & Dram Seanslar Afiş