Provalar, pek çok detayın içinde gereken düzenlemelerin, tamamlanmamışlığının hissedildiği, olduğu, yaşandığı, tanık olunduğu yerler midir? Henüz son halini almamış sahne işlerinin çalışıldığı alan neresidir? Salt prova alanları mıdır, yoksa temsilin kendisi potansiyel prova alanı mıdır? Prof. Beliz Güçbilmez metninde öylesine potansiyel bir prova alanı oluşturmuş ki, neredeyse biz seyirciler de provayı oynayacaktık. Bunun kurgu gereği olduğunu anlayınca kalkmak üzere olduğumuz yere yeniden yerleştik. İç içe geçirilmiş, hem birbirinden öykünen hem birbirinden ayrık iki oyunun provasını, oyundaki gerçek zaman ve mekandan, koltuklarımızın ve salonun gerçekliğinden seyrettik. Oldukça güçlü bir metin olduğunu belirtmeliyim. Ustalığını konuşturmuş Güçbilmez.
Sahne; farklı mekanların, yukarıdan aşağı inen tüllerle oluşturulduğu bir dekorla karşıladı seyirciyi. Bundan 15 yıl önce oynadığımız bir oyunda da yönetmenimiz böyle tüller kullanmıştı zaman ve mekanı ayırmak için. Onlar siyahtı ve fazla transparandı. O zamandan beridir mekanı ve zamanı tüllerle ayrıştırma ya da sınırlama hoşuma gitmiştir. Yine de itiraf etmeliyim ki 15-20 yıl öncesinden gelen sahne çözümlerinin artık çözülmeye uğramış olmasını yeğler ve yenilikler aramaktan kendimi alıkoyamam. Çiğ beyaz tüller bende iyi bir etki bırakmadı. Ancak formasyonda kullanımı etkileyiciydi. Kimi, sahnenin sağından alınıp solunda bulunan diğer bir tülle bağlandı oyuncuların tatlı akışının içinde. Akışa dair olup bozulmaya uğramadan oyuncuların başarılı bedensel performanslarıyla bağlanıp bağlanıp çözülüverdiler çiğ beyaz tüller. Hareket tasarımı için Orçun Okurgan’ı tebrik ederim. Duruşlar, dönüşler, yürüyüşler genel olarak sahne üzerindeki bedensel hareket, hem dinamizmini taşıyarak devam etti hem de göz yormadı.
İki kadın oyuncu hem Othello, hem Iago, hem Desdemona, hem Cassio ve diğer karakterler; hem Elvan, hem Mahmut, hem Hatice ve diğer karakterler oldu oldu dirildiler. Dirilişin hissini yaşadım. Her an bir başkası dirildi karakterlerin. Bu dirilme ölüm sonrasıymış gibi tınlamasın. Her defasında yeniden doğuş gibi tınlasın zihninizde.
Oyunun yönetmeni Yarkın Ünsal iyi iş çıkarmış. Son derece yüksek bir bağlama becerisi gerektiren yüzlerce düğüm seyircinin önünde çözüldü, düğümler arası geçirgenlik kendini gerçekleştirdi.
Oyunun içerisinde ne zamanlar ki Meltem Erkurtulgu Othello oluverdi işte o anlar etkilenmemek mümkün değildi. Bunu görmek için bile oyuna gidebilir insan. İki kadın oyuncu sırt sırta, el ele, göz göze, diz dize alıp yürüttüler bu sıra dışı metni. İpek Sarılar’ın oyunculuğunda mizahın bayrağını elinde tutmak vardı. Seyirciyi sesli güldüren genellikle o oldu. Kadın dayanışması sosyal mesaj içeriği de hep bir tema olarak hatırlatıldı. Kadına yönelik şiddetin kanlı yüzü Shakespeare’in tragedyasıyla değil yalnız, anlatıcılar Dilan ve Turna’nın korkusuyla da çıktı karşımıza.
Düğümler çözüldükçe içine aldı oyun; iki kadın oyuncu, iyi bedenler, su gibi akan bir reji, sıra dışı bir metin, çiğ beyaz tüller…
Seyircisi ve alkışı bol olsun dilerim.
Oyunun Künyesi Yazan: Beliz Güçbilmez Yöneten: Yarkın Ünsal Dramaturg: Eylül İdiman Danışman: Psikolog Dr. Duygu Buğa Işık Tasarımı: Ayşe Sedef Ayter Hareket Tasarımı: Orçun Okurgan Dekor ve Kostüm Tasarımı: Asya İrem Çevikkaya, Sedef Çiçekdiken, Selenay Karaahmet Müzik Tasarımı: Cem Kahraman Reji Asistanları: Ceren Çiçek, Ceren Çağatay Oyun ve Afiş Fotoğrafları: Orçun Kaya Afiş Tasarımı: Nadin Arman Yapımcılar: Meltem Erkurtulgu, İpek Sarılar Oyuncular: Meltem Erkurtulgu İpek Sarılar Topluluk: YUSTUDIO Tür: Komedi, Trajedi Seanslar Afiş