Basit bir dekor, üç sandalye ve üç kadın. İBB Şehir Tiyatroları’nın tek perde, 80 dakikalık oyunu Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin, üç kuşağın (anneanne, anne ve kız) hikayesini anlatıyor. Dario Moreno’un “İstanbul’un Kızları” şarkısıyla sahnenin açılışına neşe katıyor. Şarkı hafiften coştururken bizi, anlıyoruz ki durum pek de öyle ilerlemeyecek. Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazıp yönettiği oyun etkili bir girişle bizi metnin içine çekiyor;
“Hiç bu kadar deniz olup da bu kadar az yosun kokusu olan başka bir şehir daha var mı acaba? Hiç bu kadar köprü olup hiç kimsenin birbirine ulaşamadığı başka bir şehir.
Bu kadar insan olup da her yerin bomboş olduğu.”
İstanbul’un değişen yüzü, uzayıp giden devasa binalar, birbirinden zamanla uzaklaşan insanlar, herkesin bir koşturma içinde olduğu ama kimsenin birbirine varamadığı, geçmişe duyulan özlemin giderek arttığı, kırılan hayalleriyle yalnız kalan insanların çaresizliği metnin beni içine çeken kısmıydı.
Üç kuşak kadının iç seslerinde ilerleyen hikâyeyi, bir erkeğin gözünden izlemek, yeni metinlerle daha çok karşılaşma isteği uyandırdı içimde. Kesinlikle takdiri hak eden bir oyun. Düzensiz devam eden hikâyede, yıllar, olaylar birbirine karışıyor bu durum dikkati dağınık olan seyirciyi metinden kopma yoluna itiyor. Neden hep “diyemediklerimizi” izledik bilmiyorum. Kimi yerde diyebilsin istedim karakterler, birbirine dönsünler yüzlerini yahut dönmesinler fark etmez, söylesinler istedim. Sayıklama gibi ilerledi oyun.
Anneanne rolünde Şebnem Köstem kısa saçlı imajı, muzur tavrı ve anneanne sıcaklığını hissettirdi. Ağzına geleni söylemesi, ortalarda görünmeyen kocası Mehmet’e sövmeleri, hiç görmediğimiz kocasını zihnimizde yaşattı bizlere. Yaşlılıkla gelen yalnızlığı iliklerimize kadar hissettik.
Anne rolünde Esin Umulu karakterini, iki arada bir derede yaşadığı çıkmazla, koltuğu çökerten eşi Fehmi’ye savurduğu cümlelerle, kızı için duyduğu endişeyi beden diline aktarışıyla bir bütün olarak çok başarılı buldum.
Torun (kız), Yeliz Şatıroğlu tatlı, muzip halleri, bıcır bıcır oluşuyla en kolay takip edilen karakterdi bence. Biraz üst perdeden oynasa da keyifliydi.
Aman kızım ne derler klişesi çok iyi yansıtıldı, bu kadar eğlenceli anlatılması şahane bir ayrıntı. Oyunda akıp giden yıllara yenik düşen kadınların kaderi bir yerde keşişti mi bilinmez.
Metnin bir yere bağlanmasını diledim. Hadi “oyun bitti” dediler olmadı. Bizden olan bu hikâye, farklı bir sonla bitebilir, oyunun girişi kadar etkileyici olabilirdi. Annemle beraber oyunu izlemek çok yerinde bir tercih oldu benim için, izlemenizi tavsiye ederim.
Oyunun Künyesi Yazan – Yöneten : Murat Mahmutyazıcıoğlu Sahne Tasarım : Almila Altunsoy Kostüm Tasarım : Aysel Doğan Işık Tasarım : Murat Özdemir Efekt Tasarım : Gökhan Balsoy Yardimci Yönetmen : Yağmur Damcioğlu Namak Yönetmen Yardımcıları : Berfu Aydoğan, Fatma İnan, Oğuzhan Oğuz Süre : 80 Dk. / Tek Perde – (+16) Oyuncular : Esin Umulu, Şebnem Köstem, Yeliz Şatiroğlu Topluluk: İBB Şehir Tiyatroları Tür: Seanslar Afiş