Kır gönlünün zincirini
Neşe mutluluklar bizim olsun
Senin benim olsun, bizim olsun
Unut acıları dünün olsun
Gün bugündür bugün
Ne dün ne yarın
Sev gönülden bu hayat
Sev bizim olsun
“Büyülü gerçekçilik” akımının edebiyatımızdaki eşsiz örneklerinden birinin Sevgili Arsız Ölüm olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. Latife Tekin’in yarattığı renkli, samimi, uçsuz bucaksız evrende, hissettiklerinin büyüsüne kapılıp kolayca kaybolabilir her okur. Ele avuca sığmaz, kalıpları yıkan, bir tarafı her koşulda sessiz kabullenişleri düstur edinmiş, diğer tarafıysa isyan bayrağını çekmiş, sesini yükselten bir romandır. Biz kimiz, diye sorar ve hikâye aktıkça yanıtın kendiliğinden ortaya çıkışı şaşırtıcı olmaz. Bu yüzden Sevgili Arsız Ölüm’ün tiyatro afişini gören okurlarının heyecanlanmaması olanaksızdır. Hele ki Dirmit sahnede başrolü kapacaksa…
Dirmit, deyip geçmeyelim. Romanın güçlü parçalarından biri gibi gözükmekle yetinmeyip, geniş arka planında kendine has motifler barındıran, dört mevsimi de bünyesinde tutmayı başarabilen bir karakterdir o. Çoğu zaman kendinden beklenmeyeni yapar, şaşırtır. Bazense sıradanlığın sevimliliğini bizlere anımsatır. Romanda annesi kadar ön plana çıkmıyor gibi gözükse de, esasında hikâyenin ana eksenine oturan ve küçük dünyalarının yörüngesini değiştiren kişidir o. Bu yüzden ziyadesiyle önemlidir Dirmit. Sadece evin kızı değil, hayatın dalından koparılmamış güzelliklerinden uzak, yere düşürdüklerinin tadının tuhaflığını kendince yorumlamakta oldukça bonkör, samimi bir yürektir o. Kendisiyle konuştukları yetmez; tulumbayla, otlarla, çiçeklerle de dertleşir. Korkunun karşısında asla diz çökmez. İstediği şeyi elde etmek için en fazla bir gün bekler. Sonra bir de annesinin ölümle pazarlığa oturup her seferinde onu alt etmesinin genetik mirasına sahiptir. Yeri geldiğinde arsız olmaktan imtina etmediği gibi bir ev dolusu erkeğin sırasıyla verdiği terbiyeleri alır ama pasif direnişini odasının duvarlarına fısıldamayı da es geçmez.

İşte bu oyunda Nezaket Erden, hikâye anlatıcısı olmakla yetinmiyor, romanın kapılarını da ardına kadar açıyor bizler için. Latife Tekin’in dünyasını görünür kılıyor önce. Yaşıyor, yaşatıyor, yazarın diliyle el sıkışmamızı sağlıyor. Sahnedeki enerjisi sayesinde o evin kızı Dirmit’in peşine kolayca takılıyoruz. İtiraz etmeden o nereye gidiyorsa arkasından koşa koşa sürükleniyoruz. Tempo bir an bile düşmüyor. Düşünün. Koskoca sahnede tek kişi. Üstelik zorlu roman evrenini hissetmemizi sağlayacak kadar gerçekliğe kavuşmayı başarmış. Sahne küçülüyor, küçülüyor, küçülüyor… Dirmit ise büyüdükçe büyüyor. Orada, burada, derken sesi her yerde. Oyunda öyle yerler var ki, kısacık cümleleri neredeyse bir paragraf büyüklüğünde. Öykü aktıkça aksiyon almakta hiç zorlanmaması ise ayrıca takdir edilesi. Seyircisini söz yığınına boğmadan, hareketli ve masalsı bir öykünün içerisinde büyülemekle kalmıyor, aynı zamanda gerçeğin çıplaklıktan kurtulmak için renkli boyalara ihtiyaç duymadığını anlaşılır kılıyor Nezaket Erden.
Tamam. Uzun lafın kısası, sahne emin ellerde. Romanın uyarlamasını yapan ve aynı zamanda yönetmen koltuğunda oturan Hakan Emre Ünal, gerçekten sihirli bir kalem. Son zamanlarda elini dokundurduğu her işten çok keyif aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Oyunun aldığı birçok ödüle de değinmeden olmaz tabii. Direklerarası Tiyatro Ödülleri 2018 “Tek Kişilik Prodüksiyon”, Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri 2018 “Üstün Akmen Genç Oyuncu Ödülü”, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Ödülleri 2018 “Yılın Kadın Oyuncusu”, Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri 2018 “Yılın Kadın Oyuncusu.”
Sevgili Arsız Ölüm-Dirmit için yapacağım yegâne eleştiriyse, oyunun giriş bölümü için. Başlangıçta Dirmit’in psikolojisi “merhaba” derken, Latife Tekin evrenine ısınmamız biraz zaman alıyor. Romanı okuyup sevenler açısından elbette bir sorun yok. Onlar zaten direkt olarak Dirmit ile kucaklaşmaya gelmiş olmalılar. Ama kitap hakkında fikri olmayan seyircinin o büyülü evrene alışmasında ufak da olsa sıkıntılar mevcut. Dirmit’in bizleri öyküsüne odakladığı yer oldukça güzel. Hele ki Nezaket Erden’in ses tonunu, gülüşünü, sempatisini hesaba katarsak, konuya en uzak kişinin bile Dirmit ile iletişim kurması çok sürmüyor. Fakat oyun atmosferinin kurulması bence daha erken olmalı. Romandaki betimlemelerden, hayatın doğallığına iliklenmiş anlatıdan veya akıcı cümlelerden küçük bir parça başlangıca eklemlenebilirse, bence oyun çok daha keyifli olur ve seyircisini daha çabuk yakalar.
Her şeyden bağımsız olarak değinmem gereken bir husus daha var. Sevgili Arsız Ölüm- Dirmit’i İzmir’de izledim ve o gece ses sisteminde çok büyük bir sorun vardı. Oyunun ilk on dakikasını seyircilerin yarısı duyamadı. Buna karşılık olarak Nezaket Erden tüm nezaketiyle oyuna baştan başladı. Ama aksilik bu ya, ses sistemi oyun devam ederken bir kez daha arızalandı. Ve Nezaket Erden yine sabrı ve ismine yakışır nezaketiyle seyircisini kucaklamayı sürdürdü. Tekrar “Nerden isterseniz oradan başlayayım? En baştan başlayayım mı?” diyecek kadar cömertti ve içtendi. Tüm seyirciyi kalbinden vurdu. Konsantrasyonunu kaybetmedi, moral olarak hiç düşmedi. Dahası, sorun kendisinden kaynaklanıyormuş gibi seyircisinden defalarca özür diledi.
İşine bu kadar özen gösteren, seyircisine bu denli sahip çıkan bir oyuncu için üstteki paragrafı yazmayı boynumun borcu olarak gördüm açıkçası. Çünkü günlük hayatlarımızda da buna benzer durumlarla o kadar çok karşılaşıyoruz ki… Değerli olan, mükemmellik sağlama titizliğini korumak için ruhunu işine adamakta. Ve ne yazık ki nezaket, toplum olarak kaybettiklerimizin en başında geliyor. Bu açıdan isminin hakkını veren, kıymetli tiyatro oyuncusu, Nezaket Erden’e ayrıca teşekkür etmek isterim.
Sevgili Arsız Ölüm- Dirmit, köyden kente göç eden bir ailenin yaşadığı bocalama evresini tatlı sert bir dille anlatmakta oldukça başarılı. Şehir hayatına bir türlü adapte olamayan aile bireylerinin asıl sorunu, yaşamaya mahkûm oldukları yeni hayatın zorluklarında değil, unuttukları değerlerinde saklı. Düğümü çözecek psikolojik değişim ise, toplum baskısıyla ezberledikleri şeylerin, yeniliklere kafa tutması sebebiyle kördüğüm oluyor. Ailedeki her birey hem düşünsel hem de eylemsel olarak oradan oraya savrulup, tutunacak ve inanacak bir dal arıyor. Değişmeye mecbur olan her insanın eyleme geçmeden önce kendinde güç bulma arzusu olarak görülebilir bu. Çünkü derinlere bakıp ruhunda tartışmaya kapalı bir doğru bulmadan, hiç kimse gönül rahatlığıyla konfor alanını terk edemez.
Dirmit ne yapsın? O da ailesindeki kabuk değişiminden etkilenmeden kendi kaderini çizemiyor. Ona karşı daima söyleyecek sözü olan aile bireylerinin ördükleri duvarlara toslaya toslaya yolunu bulma gayretindeki bir kızın hikâyesi bu. Yani düşünsel gücün hakkını vererek hayal kurmayı serbest bırakan bir oyun Sevgili Arsız Ölüm- Dirmit. Nezaket Erden’in performansını uzun uzun alkışlarken, şayet okumadıysanız, muhakkak romanı elinize almak isteyeceksiniz. Dirmit gibi gücünü hayallerinden alan ve umut etmekten hiç vazgeçmeyenlerin yolculuğu bu. İyi seyirler diliyorum.





Oyunun Künyesi Yazan: Latife Tekin Uyarlayan- Yöneten: Hakan Emre Ünal Uyarlayan- Oynayan: Nezaket Erden Proje Danışmanı: Zeynep Günsur Yüceil Afiş Tasarım: Kardelen Akça Süre: 1 Perde / 70 dak Topluluk: Tiyatro Hemhâl Tür: Trajedi & Dram Seanslar Afiş