Hiç düşündünüz mü çevremizde aldatılmayan ilişkiler kalıp kalmadığını? Varolmadıkları ilişkilere tutunup kendilerini var etmeye çalışanları? Günümüz ilişkilerinin yapaylığından Mona Lisa gülüşüyle bir anda sıyrılıp güçlü olmaya çalışmayı… "Plastik Aşklar" oyunu tamda bu...
Oyun dört farklı karakteri seyretmemize olanak sağlıyor. Üç anlatıcı ile beraber o karakterler kafamızda canlanıyor ve oyun süre geliyor. Fiziksel performanstan ziyade karakter ve anlatıcı odaklı bir sahneleme var. Sahnede gördüğümüz üç...
Toparlamak gerekirse uzun zamandır beğenmediğim bir oyun olmamıştı, maalesef yetersiz buldum. Yine de kötümser değilim, zaman içinde toparlayabileceklerini düşünüyorum. Belki biraz daha sahnelenmesine ve prova edilmesine ihtiyaç vardır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen büyük yapım olduğunu sahne tasarımı ile zaten gösteriyor. İhtiyacı olan, bu görsel şöleni sahne performansları ile taçlandırmak olacaktır.
2011 yılında, bir tır konteynırının ardında İtalya'ya kaçak girmek için yolculuk yapan bir grup göçmenin traji komik hikayesi anlatıyor oyunda. Sahnede gerçeğe çok yakın bir tır konteyneri dekoru var. İçinde de koliler, kutular arasında yolculuk yapan göçmenler; savaştan kaçan İranlı bir karı koca ile bebekleri, terörden, töreden kaçan doğu kökenli dindar bir gençle, ekonomik sebeplerden ülkeden kaçan iki Türk ve "diğerleri" diye nitelediğim Orta Doğulu beş sessiz göçmen. Göz önünde 10 oyuncu olmasına rağmen diyaloglar 4 oyuncu arasında geçiyor. Diğer oyuncular için sessizlikleriyle oyuna katıldılar diyebiliriz.
Oyun için yerimizi almak üzere içeri girdiğimizde adeta görsel şölenle karşılandık. Oyuncular da sahnede seyircinin yerini almasını bekliyordu. Çirkin oyununu salt tiyatro olarak görmek yetersiz kalacaktır. Zaten finalde tiyatrodan öte olduğunu onaylayıp...
Oyun, kişilerin yapabilecekleri birçok şey olmasına rağmen, hiçbir şey yapmamış olmaları ve aslında şuanda bunları konuşmanın hiçbir anlamının da olmaması fakat birbirlerinden bir türlü kopamamaları, insanlığın çaresizliği veya bir hayat amacı araması, bu yolda kaybolması gibi kuvvetli eleştirel fikirler taşıyor. Bu yönden absürt tiyatronun eleştiri yönünü diğer türlere baktığımda daha kuvvetli buluyorum. Çünkü bu tür oyunlar derdini doğrudan değil, simgesel yönünü öne çıkararak dile getiriyor.
Oyun başladığı an itibarıyla sıra dışı olacağı mesajını çok net veriyor ve hiç beklentinin altında bırakmadan ilerliyor. Böyle oyunları deneyimlemek kişisel anlamda bende yeni pencereler açıyor, o yüzden bu taraftan bakınca epey...
Sezonu Moda Sahnesi’nde açtık ve boş koltuk kalmadan seyrettiğimiz bir performans oldu.Oyunun uyarlaması ve sahneye aktarılma biçimi sıra dışı olmuş, en azından sıradan bir oyun izleyerek ayrılmayacağınızı garanti edebilirim.Oyun içinde oyun şeklinde...