28. İstanbul Tiyatro Festivali'nde dün akşam prömiyerini yapan LİNÇLER VE DUDAKLAR oyununda emeği olan herkesi kutlayarak söze başlamak isterim. Oyun genel hatlarıyla, duyarlılığı yüksek bir yazarın, yaptığı internet yayınlarıyla fenomen haline dönüşmesini...
Toparlamak gerekirse uzun zamandır beğenmediğim bir oyun olmamıştı, maalesef yetersiz buldum. Yine de kötümser değilim, zaman içinde toparlayabileceklerini düşünüyorum. Belki biraz daha sahnelenmesine ve prova edilmesine ihtiyaç vardır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen büyük yapım olduğunu sahne tasarımı ile zaten gösteriyor. İhtiyacı olan, bu görsel şöleni sahne performansları ile taçlandırmak olacaktır.
İstanbul büyük tiyatro sahnesi gibi oluyor bazı dönemlerde. Tiyatronun içinde olunca insan bazen hafta sonuna hangi oyuna gideceğine karar vermekte zorlanıyor. Gene böyle bir zamanda geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan Baysan Pamay bize...
Evrensel ve maalesef mütemadiyen işlenmek zorunda kalan, bazı kadınların toplumda maruz bırakıldığı rolü ve bu rolde çektiği zorlukları gösteren bir oyun olmuş. Şenay Gürler tek kişi performans sergilediğinin bilincinde, iyi bir hazırlığı...
Oyun başından itibaren çok güzel bir mizansen ile sunuluyor, sizi çektiği dünyaya daldığınızın farkında olmadan kendinizi oyunun içinde buluyorsunuz. Seyirciyi adapte etme konusunda çok başarılı bir sahneleme mevcut ve bunu deneyimlemek epey...
2011 yılında, bir tır konteynırının ardında İtalya'ya kaçak girmek için yolculuk yapan bir grup göçmenin traji komik hikayesi anlatıyor oyunda. Sahnede gerçeğe çok yakın bir tır konteyneri dekoru var. İçinde de koliler, kutular arasında yolculuk yapan göçmenler; savaştan kaçan İranlı bir karı koca ile bebekleri, terörden, töreden kaçan doğu kökenli dindar bir gençle, ekonomik sebeplerden ülkeden kaçan iki Türk ve "diğerleri" diye nitelediğim Orta Doğulu beş sessiz göçmen. Göz önünde 10 oyuncu olmasına rağmen diyaloglar 4 oyuncu arasında geçiyor. Diğer oyuncular için sessizlikleriyle oyuna katıldılar diyebiliriz.
Sürenin kısa tutulması oyunun anlatım sürecini etkilemiş, daha hızlı anlatılmak zorunda kalan anlar var. Zorunda diyorum çünkü belli bir kalıp çizilip ona göre ilerlemeyi düşündülerse böyle bir yol izlenmiş olabilir. Bununla beraber oyun daha çok uzasa bu sefer de verilmek istenen mesajdan uzaklaşılabilirdi. Bunu detaylı izah ediyorum çünkü her tercih yeni bir oyun anlayışı doğuruyor. Oyunun görece kısa sürmesinin daha az beğenilmesine vesile olacağını düşünüyorum.
Suadiye'nin kültür sanat adına güzel soluğu Decollage Art Space prodüksiyonu "TREPLEV"i sonunda izleyebildim. Anton Çehov'un dört perdeden oluşan tiyatro oyunu "Martı"dan uyarlanan "Treplev"in sıradışı, dinamik, çağdaş sunumu kesinlikle görülmeye değer.
Martı'ya aşina olanlar...