Sürenin kısa tutulması oyunun anlatım sürecini etkilemiş, daha hızlı anlatılmak zorunda kalan anlar var. Zorunda diyorum çünkü belli bir kalıp çizilip ona göre ilerlemeyi düşündülerse böyle bir yol izlenmiş olabilir. Bununla beraber oyun daha çok uzasa bu sefer de verilmek istenen mesajdan uzaklaşılabilirdi. Bunu detaylı izah ediyorum çünkü her tercih yeni bir oyun anlayışı doğuruyor. Oyunun görece kısa sürmesinin daha az beğenilmesine vesile olacağını düşünüyorum.
Suadiye'nin kültür sanat adına güzel soluğu Decollage Art Space prodüksiyonu "TREPLEV"i sonunda izleyebildim. Anton Çehov'un dört perdeden oluşan tiyatro oyunu "Martı"dan uyarlanan "Treplev"in sıradışı, dinamik, çağdaş sunumu kesinlikle görülmeye değer.
Martı'ya aşina olanlar...
Konusuna gelecek olursak, aslında yıllardır görmediği bir ikiz kardeşi olan Süleyman, Balat'ta bir kafede yarı karanlık işler eşliğinde arkadaşları Maviş ve Hakkı'yla birlikte bir düzen kurmaya, alemde kendine hatırlı bir yer edinmeye çalışmaktadır. Mahalleden uzatmalı sevgilisi Nilay'la da gel gitli ama tutkulu, biraz da gürültülü bir ilişki sürdürmektedir.
Oyun için yerimizi almak üzere içeri girdiğimizde adeta görsel şölenle karşılandık. Oyuncular da sahnede seyircinin yerini almasını bekliyordu. Çirkin oyununu salt tiyatro olarak görmek yetersiz kalacaktır. Zaten finalde tiyatrodan öte olduğunu onaylayıp...
Vişne Bahçesi, Rusya’daki bir malikânenin etrafında şekillenen olayları anlatır. Malikânenin sahibi olan Ranevskaya ailesi, ekonomik sıkıntılar nedeniyle evi ve vişne bahçesini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bahçenin satılması, ailenin geçmişine ve anılarına veda etmesi anlamına gelir. Lopahin ise yeni bir sınıfı, yükselen burjuvaziyi temsil eder ve bahçeyi satın alarak oraya yazlık evler inşa etmeyi önerir. Bu öneri, eski düzen ile yeni düzen arasındaki çatışmanın simgesi olur.
Ben "Varlık"ı beklerken, o oyunda da yer alan Esra Dermancıoğlu ile "MUSKAT"ı kondular sahneye. İçinde yer aldığı diziler yoluyla pek çok kişiye ulaşan Esra Dermancıoğlu'nu "Koz" ve "Klan"daki performanslarından ve elbette pandemi süreci ve sonrası sosyal medya paylaşımlarından bilen biriyim. Sosyal medya vurgusunu özellikle yaptım çünkü orada yaptığı paylaşımlarla, gerçekten öyle oluşu ve/veya oyuncu kişiliği ile bizlere çizmek istediği personanın bende oluşturduğu bir algı vardı. Bu algı neticesinde MUSKAT'ın Yaşar'ı ile çok iyi uyumlandığını düşünüyorum. Oyun bende "Aksel Bonfil oyunu, Esra Dermancıoğlu'nun oynayacağını düşünerek yazmış" hissi uyandırdı. Bu, başarılı eşleşme anlamına da geliyor.
Bu kadar güçlü bir metnin gerisinde kalmadan bu oyunu çıkarmak dahi başarıdır. Bununla beraber sahneleme anlamında büyük oynamaya mahal vermeden tek mekanda enerjik tutulabilmiş bir oyun var. Tiyatroda tek mekanda fazla zaman...
Oyun, kişilerin yapabilecekleri birçok şey olmasına rağmen, hiçbir şey yapmamış olmaları ve aslında şuanda bunları konuşmanın hiçbir anlamının da olmaması fakat birbirlerinden bir türlü kopamamaları, insanlığın çaresizliği veya bir hayat amacı araması, bu yolda kaybolması gibi kuvvetli eleştirel fikirler taşıyor. Bu yönden absürt tiyatronun eleştiri yönünü diğer türlere baktığımda daha kuvvetli buluyorum. Çünkü bu tür oyunlar derdini doğrudan değil, simgesel yönünü öne çıkararak dile getiriyor.