KÜHEYLAN, güzel bir psikodrama. Özellikle Alan Strang rolünü oynayanı parlatan bir oyun. Öğrencilik yıllarında Mehmet Ali Erbil, 90’lı yıllarda (benim de izlediğim) Tolga Çevik’i parlatmıştır. SAKM ve Piu‘nun ortak yapımı son “KÜHEYLAN”da bugün bu rolü kim oynamalı diye düşündüğümde aklıma ilk Emir Özden’in ismi gelirdi, yönetmen Barış Erdenk’in de tercihi o yönde olmuş.
Biraz konuya değinip, oyuna dair bazı unsurlara geçmek istiyorum: 17 yaşındaki Alan, çalıştığı ahırdaki atların gözlerini oymuştur. Tedavi amacıyla psikiyatr Martin Dysart‘a getirilir. Bizim için oyun burada başlıyor. Hasta doktor arasındaki psikanaliz seansları eşliğinde biz de hikayenin detaylarını, Alan’ı bu noktaya getiren unsurları kavrıyoruz. Çocuğun tedavi sürecinde doktorun kendini sorgular hali (ki bir noktada doktor Alan’ı kıskanacak hale gelir) çok manidar, bu aynayı pekala seyirciye de tutulmuş sayarım.
Ebeveynleri arasındaki çatışan değerlerin mağduru bir çocuk, edinilen bir tutku, bu tutkunun özellikle din temeli üzerinde şekillenişi, onun evrildiği nokta. Freud, Jung severler oyuna:) Oyun konusuna dair demek istediğim şey çok ama izleyecek olanlar için işin büyüsünü kaçırmak istemediğim için başka konulara yönelmek istiyorum.
Bizatihi güzel bir teksti şahlandıracak unsurlar belli. Bu oyunda ışık/müzik/kostüm üçlüsü ziyadesiyle iyi kullanılmış. Ah o atlar, Yüzüklerin Efendisi’ndeki Kara Süvariler, Nuzgullar gibi, çok etkileyiciydi. Artistik yönü kuvvetli, izlerken beni adeta hipnotize eden soprano Eda Umay Akan’ın (Ceren Aydın ile dönüşümlü rol alıyorlar) sahneleri oyunu görsel açıdan çok iyi bir noktaya taşımış.
Meydan sahne düzeninde, seyircinin muhtelif konumlanmalarına aşinayız ancak klasik İtalyan tipi sahnelerde, sahne üzeri seyirci platformu bizde pek dealışık olunan bir uygulama değil. Bu alanı tercih edenler için hoş bir deneyim olduğunu öngörebiliyorum. Standart seyirci alanından izleyenler için ise, eğer oyundan anlık kopar da o alanlara bakarsanız, bir tür dekor zenginliği gibi. Yalın dekordaki en temel etken döner sahne ve flashbacklerde açılan platform çukuru.
Kast genel olarak gayet iyi. Hatice Aslan ve Devrim Nas’ı pek özlemişim. Yazının başında Emir Özden’e vurgu yapmıştım. Kendisini izlediğim, asperger sendromlu bir çocuğu oynadığı önceki oyunu “Süper İyi Günler“deki performansıyla 2019 yılında pek çok ödül almıştı. Oradaki başarı ve bende bıraktığı etki üzerine olsa gerek bu rolde tam da beklediğimi aldım kendisinden. Doktor rolünde Kerem Alışık biraz anlatıcı, biraz rol kişisi gibi ama sanki bu anlatıcılıktaki ruhu oyunculuk kısmına fazlaca sirayet etmiş. Şahsen anlatıcı ve oynayıcı kimlikleri arasında biraz daha fark görmek isterdim.
“AVM sahnelerini” sevdiğimi söyleyemem. Bazı prodüksiyon tiyatroları anlaşılabilir sebeplerle iyice mesken edindi bu tip yerleri. Oyunu izlediğim, Zorlu’nun (daha ufak olan)Turkcell Platinum Sahnesi benim için ehven-i şer bir mekan. Hala devam eden “Amadeus”u da düşünürsek, Peter Shaffer’den devam eden ekip için çok güzel bir oyun seçimi, özenli bir prodüksiyon. Emek sahibi herkesi kutlarım. Yolları açık, alkışları bol, oyunları uzun soluklu olsun.
Oyunun Künyesi Yazan: Peter Shaffer Çeviren: Sevgi Sanlı Yöneten: Barış Erdenk Dekor Tasarımı: Merve Yörük At Maskesi Tasarımı: Merve Yörük Işık Tasarımı: Cem Yılmazer Müzik Tasarımı: Gürkan Çakıcı Kostüm Tasarımı: Gül Sağer Hareket Düzeni: Sibel Erdenk Dramaturg: Irmak Bahçeci Yaratıcı Ajans: Happy People Project Fotoğraflar: Levent Özdemir Asistanlar: Büşra Tezcan, Aral Çolak OYUNCULAR: Martin Dysart: Kerem Alışık Alan Strang: Emir Özden Dora Strang: Hatice Aslan Frank Strang: Devrim Nas Heshter Salomon: Açelya Devrim Yılhan Jill Mason: Gizem Katmer Hemşire: Dilara Ük Dalton: Bertan Dirikolu Genç bir atlı: Sercan Batık Maya: Oğuzhan Keskin Soprano: Ceren Aydın / Eda Umay Akan ENSEMBLE: Doğancan Akkaya Ecem Eker Göksü Girişken Melodi Özkazanç Tolgahan Kocaman Aral Çolak Süre: 2 Saat 30 Dakika Topluluk: Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu & Piu Entertainment Tür: Trajedi & Dram Seanslar Afiş