Übülendik!

Kral Übü ve Übü Ana olarak bildiğimiz karakterler, bu kez bir Balkan geleneğinden esinlenerek ve bizden bir anlatıya dönüşmüş hâlleriyle karşımıza çıkıyor: Bocuk ve Bocuk Karısı! Fatih Pazvantoğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği Übüleşme oyunu, seyirciyi alışılagelmiş tiyatro anlayışının dışına çıkarıyor. Oyuncular, grotesk estetiği bedenselleştirerek sahnede fiziksel bir şölen sunuyorlar. Kral Übü, gücü ele geçirenin çirkinleşmesi, açgözlü olması ve yozlaşması üzerine bir eleştiri getirirken, Übüleşme bu eleştiriyi daha geniş bir perspektife taşıyor. Oyunda, yalnızca bir bireyin veya grubun değil, toplumun bütünüyle “übüleştiği” fikri vurgulanıyor.

Salona girdiğimizde dekorsuz bir sahne, bir projeksiyon perdesi ve seyirciye arkaları dönük, kendi aralarında konuşan üç yaşlı kadın karşılıyor bizi. Bu üç kadın hem anlatan hem de oynayan olarak sahnedeler. Grotesk bir anlatım biçimiyle oyun içinde oyun var edilmiş. Bu anlamda, seyirciyi böyle bir deneyime ortak ettiği için yönetmen Fatih Pazvantoğlu’nu, muazzam yetenek ve enerjileriyle oyuncular Arzu Turan, Ezgi Uzşen, Nazan Yerli ve grotesk eğitmeni Yasin Yürekli’yi tebrik etmek gerek.

Uyarlayan Ve Yöneten: Fatih Pazvantoğlu
Uyarlayan Ve Yöneten: Fatih Pazvantoğlu

Evet, oyun bizi alışılagelmiş teatral düzenin dışında grotesk bir evrene davet ediyor. Kostüm ve makyaj gibi unsurlar seyircinin gözü önünde yaratılıyor. Oyuncular sürekli seyirciyle temas halinde kalıyor ve zaman zaman seyirciyi de oyunun içine dâhil ediyorlar. Bu etkileşim, seyircinin sahnedeki olaylara “dışarıdan bakan” biri olmaktan çıkıp, anlatının bir parçası haline gelmesini sağlıyor. Oyunun benim için en dikkat çekici yanı, karakterlerin bizden biri olarak inşa edilmiş olmasıydı. Kostüm, seyirci ile iletişim biçimleri, konuşma tarzları… Bu etmenler karakterleri bizdenleştirmişti. Sahnede izlediğimiz o üç teyze, sanki bizim mahalleden, komşumuz, belki de büyükannemizdi. Kral Übü deee… Neyse, biz sanat sepet işine dönelim. Übüleşme diyorduk, toplum olarak übüleşme…

Oyunda, bu üç kadının saniyeler içinde geçirdiği dönüşüme tanık oluyoruz. Oyuncular Bocuk Gecesi’ni oyunlaştırmak için kolları sıvıyorlar! Saniyeler içinde onları bizden biri yapan kostümlerinden sıyrılıp grotesk bir hal alıyorlar. İlk anda ürkütücü gelen bu değişim, grotesk estetiğin en çarpıcı unsurlarından biri olarak güçlü bir etki yaratıyor. Bir anda robotlaşan bedenler, abartılı mimikler, zamanın iç içe geçtiği absürt anlar…

Gerçeklik ve absürtlük arasındaki ilişkiye dair çarpıcı bir sahne var: Seyircinin arasına inen bir oyuncu, seyirciye bir savaş sahnesi göstereceğini söylüyor fakat bu savaş sahnesinde yalnızca sahnedeki diğer iki oyuncunun beden kullanımıyla ve ses efektleriyle bir savaş sahnesi yarattığını görüyoruz. Bomba sesleri, silahlar, kaos… Ama ortada görsel bir kanıt yok, sadece hayal edilen bir felaket var. Bu sahne, savaşın ve medyanın sunduğu gerçekliğin absürtlüğünü vurgulamak için etkili bir tercih olmuş. Projeksiyon perdesinde ise tüm dünyanın tanıdığı diktatörlerin fotoğraflarını görüyoruz: Hitler, Kaddafi, Stalin, Esad… Peki ya Kral Übü? Neyse neyse sanat sepet diyorduk; bu sahne ve daha sonra da projeksiyonda gördüğümüz sosyal medyada her gün önümüze düşen absürt ve komik Reels videoları var. Ama bu kez sadece izleyen değil, onların içinde kaybolan bizdik.

Postdramatik bir dille kolajlanan bu görüntüler, aslında tekinsiz bir gerçeği yüzümüze çarpıyor: Saatlerce sorgusuzca izlediğimiz, gülüp geçtiğimiz bu içerikler hayatımıza sızıyor, düşünme biçimimizi şekillendiriyor, hatta bizi biz olmaktan çıkarıyor. Kendi dünyamızdan kopup, medyanın ve sosyal medyanın yarattığı boş gerçekliğe teslim oluyoruz. Bir anlamda, biz de ‘Übüleşiyoruz’.

Velhasıl, oyun açık biçim anlatımıyla 60 dakika boyunca seyircinin ilgisini ve enerjisini diri tutmayı başarıyor. Hem düşünmeye hem de sorgulamaya itiyor. Zaman zaman her şey o kadar hızlı ilerliyor ki, bir sahneyi anlamaya çalışırken diğer mesajları kaçırabiliyoruz. Ama zaten günlük hayat da öyle değil mi? 

Oyunun Künyesi
Yazan: Alfred Jarry
Çeviren: Hazal Çevik
Uyarlayan ve Yöneten: Fatih Pazvantoğlu
Grotesk Eğitmeni: Yasin Yürekli
Oyuncular: Arzu Turan, Nazan Yerli, Ezgi Uzşen
Reji Asistanları: Pınar İdil Sever, Nilüfer Arat, Onat Uğantaş
Görsel Tasarım: Doğa Can Ertürk
Video Tasarım ve Fotoğraf: Onat Uğantaş
Video Uygulama: Berkcan Uzun
Kostüm: Zeynep Kayamaz

Teşekkürler: Prof. Erol İpekli, Prof. Ümit Aydoğdu, Cansu Atılgan Pazvantoğlu, Sezer Özdağ, Alican Ergölen, Sıla Can Budak, Özgün Can Karaburun, Deniz Kaya Alisina Kınık, Görkem Dinler, Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, Avlu Sanat Performans, F│Stop Salon, Özge Kürkçü Metinnam, Walker's Coffee House, Melih Salgır, Fırat Aygün, Davut Gül, Sevara Mirhalilova, Nisa Ekici
Topluluk: Oyun Laboratuvarı
Tür: Absürt, Deneysel, Komedi
Seanslar
Afiş
Eda Zeynep Yıldız
Eda Zeynep Yıldız
Sahne Sanatları mezunuyum. Tiyatroyu kalıpların dışına taşımayı amaçlayan bir sanatçı adayı olarak, her projede yeni anlamlar arayarak sınırları zorluyor, sanatı yeniden inşa etmeyi hedefliyorum.

içerik ekle

sitemizde yayınlanmasını istediğin haber, eleştiri ve değerlendirme yazılarını kolaylıkla yayınlayabilirsin

benzerler

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Okunası yazılar

E-Posta Bülteni Kaydı

Size sitemiz ve tiyatrolar ile ilgili haberler göndermek istiyoruz