Salim, içimizden biri. Ailesi onu, İstanbul’daki amcasının kebapçı dükkanına gönderiyor, çalışması için. Fikrini mi soruyorlar? Hayır. Onun ne istediğinin önemi var mı? Hayır. Bir maceraya atılır gibi çıktığı bu yolda tanıştıkları, “arkadaş” edindikleri, çalıştığı yerin fiziki şartlarının sebep olduğu mecburiyet nedeniyle iletişim kurdukları, tanık oldukları, kendini içinde bulduğu haller derken Salim’in hikayesi yaklaşık 1.5 saat boyunca kendine bağlıyor bizi.
Manşeti vereyim: İyi bir oyun için gerekli unsurları içinde barındıran bir oyun izledim. İşin temeli metin ise, buyurun size özgün bir metin. Berkay Ateş kalemi diye bir gerçek oluştu. Anlattığı şeyin ne olduğundan öte nasıl anlattığı kısmı, aralara serpiştirdiği aforizma tadında sözleri beni kendine çekiyor.
İşin temeli reji ise; Yiğit Sertdemir tepeden tırnağa tiyatro olmuş, tiyatroyu yaşayan, işin her evresinde üreten çok uzun süreden beri yakın takibimde olan biri. Her hoca öğrencisi ile böyle güzel bir ortaklık kuramaz, ikisi de birbiri için büyük şans olmuş. İşin temeli oyuncu ise; ortada net, yazdığı kelimelere bürünen, anlatısının her anının hakkını veren bir Berkay Ateş var. Oyun, Salim’in yaşam evrelerinde sürekli ve seri sıçramalar yapıyor. Bunu duyguda, anlatılan olayda, kurgulanan mekanda vermek yüksek bir performans istiyor. Oyunculuk yetilerine ilave bir de fiziksel kondisyon vurgusu yapmak isterim. Fiziken aşırı hareket halinde iken oynamak, nefesin bir an bile teklememesi, düşmemesi oldukça önemli. Koşu sahnesini izlediğinizde ne demek istediğimin canlı şahidi olacaksınız. Bir de başarılı uygulanırsa, yardımcı oyuncu gibi algılanıp, oyunu daha da yukarılara taşıyabilen ışık, müzik/ses/efekt uygulama konusu var. İşte bu unsurlar, bu oyunda, özellikle vurgulanacak denli hoş.
Işık, bir numaralı ekürisi dekor ile çok anlamlı gölge oyunlarına sebep olmuş. Alan Kadıköy’ün salon yapısı ile o gölge esprisi sağ ve sol duvarlarda bambaşka bir boyut alıyor. Özgün oyun müziği, işe duyulan özeni gösterir cinsten. Salim’in anlattığı her olay için ayrı bir müzik/efekt düzenlemesi yapılmış. Bildiğiniz bir şarkı bile bilmediğiniz bir formda ulaşıyor size.
Dekor, zemin ve uzantısı arka fon harici, cepheleri açık bir hücre gibi tasarlanmış. İçinde, anlatılan şeye göre başka amaçlara bürünen tek bir sandalye var. Oyuncu bu alanın içini gayet verimli kullanıyor. Çemberin içine hapsolmuş hali, karakterin yaşadıklarına güzel bir gönderme gibi de. İzlerken kendinizden bir şey bulur musunuz? Bulursanız, bu ne olur, bilmem. Bulamazsanız da en azından empati kurabilmek için izlenmeli diye düşünüyorum zira hayat yaşadığımız mahalleden ibaret değil.
Salim ile beraber miting halayından sünnet düğününe, sahip olunan aklın yitirilebileceği evreye, gerçekten rüyaya, rüyadan gerçeğe, “keşke”den “kader”e geçişlere, sınırlı ihtimallerin müptelası olmaya var mısınız? O halde buyurun gerçeğini isteyen Salim’in hikayesini izlemeye, bu güzel oyunda emeği olanları alkışlamaya.
Oyunun Künyesi Yazan: Berkay Ateş Yöneten: Yiğit Sertdemir Oynayan: Berkay Ateş Hareket Tasarım: Özge Midilli Müzik ve Ses Tasarım: Emrah Can Yaylı Tasarım Konsept: Başak Özdoğan ve Yiğit Sertdemir Sahne Tasarım Uygulama: Bilen Bilmen Işık Tasarımı: İsmail Sağır ve Yiğit Sertdemir Fotoğraf: Ayşegül Karacan Afiş Tasarım: Berkcan Okar Reji Asistanı: Burhan Akaray Topluluk: D22 Tür: Trajedi-Dram Seanslar Afiş