Canan ile tanışmamız koltuklarımıza oturduğumuzda, koltuk kenarlarındaki merdivenlerde belirip bizlere “oyunun başlamasına daha 1 buçuk saat var, ohoo erken gelmişsiniz” demesiyle oldu. Hepimiz ufak çaplı şaşırırken samimi haline hemen alıştık ve Canan da kulisine doğru giderken başladı anlatmaya bize hikayesini.
Kendisinin “elmalı dondurma” gibi hissediyorken yaşadıklarıyla-karanlık yanlarıyla, karşı çıktıklarıyla, yüzleştikleriyle nasıl “Femme Fatale” bir karaktere dönüşümüne tanık olduk.
Metin, ana tema olarak bir kadın oyuncunun yan rol seçilmesine odaklanırken aslında bu durumun cinsiyet fark ettirmediğini düşündürdü bana Özellikle dizi-film oyuncu seçimlerinde tabiri caizse Barbie-Ken olmayanların daima yan rol oyuncu olarak seçilmesi vurgulanıyor. Kadın oyunculara 40 yaşından sonra çoğunlukla anne rollerinin yazılması, doktor-avukat gibi ana roller verilmemesi bence en önemli detaylardandı. Gerçek hayata baktığımızda bir mesleğe sahip kadınların, 40 yaşından sonra da mesleklerine devam ettikleri gerçeği varken show dünyasına bu şekilde yansımaması gerçekten ilginç bir durum aslında.
Bir yandan baba-kız ilişkisine odaklanan metin, büyüme döneminde babalarının kız çocuklarıyla aralarına mesafe girmesinden bahsediyor. Canan, yıllardır babasına sarılmayı özleyen bir kız çocuğuyken, sonunda yüzleşiyorlar ve aralarındaki mesafe kalkıyor. Canan kendiyle yüzleşerek, arkadaşıyla olan ilişkisiyle yüzleşerek, baba-kız ilişkilerinin çözümlenmesiyle, sahip olduklarını fark etmesiyle sonunda bir Femme Fatale karaktere dönüşüyor. Ve artık kendi hayatının baş rolü olmaya hazır hale geliyor Canan.
Kişinin kendisini ve hayattaki biricikliğini kabul etmesiyle başlıyor aslında kendi hayatının baş rolü olması. Farkındalık ve kendini sevmek, hiç olmayan elmalı dondurmayı var etmeyi öğretiyor. Hepimizin vicdani mahkemede yüzleştiği karanlık yanları varken bu yanımızı nasıl yöneteceğimizi bilmeyi gerektiriyor biraz da baş rol olabilmek.
Kısacası metin bir oyuncunun iç dünyasını; aile-arkadaş ilişkisi, oyuncu seçmeleri gibi birçok açıdan ele almış. Canan ise tüm bunları bize anlatırken, kendisini terapide gibi hissettiğini söylüyor 😊
Deniz Madanoğlu tarafından yazılan metni, oyuncunun yaşamanı tek noktadan anlatmayışı, psikolojik ögeler de barındırması ve esprili-neşeli bir dille yazılması sebepleriyle sevdim.
Merve Polat’ın samimi oyunculuğuna ise bayıldım. Yan Rol oyunu öncesi erken gidip kulisine konuk olmuşuz ve bizlere bir şeyler anlatıyormuş gibi hissettim.
Tiyatro Mitos’a ve emeği geçen tüm ekibe tebrikler, teşekkürler!
Oyunun Künyesi Yazan: Deniz Madanoğlu Yönetmen: Şenol Önder Oynayan: Merve Polat Dramaturg: Arzu Önder Teknik Sorumlu: Cem Okyay Dekor Tasarımı: Cihan Aşar Işık Tasarımı: R. Onur Duru Hareket Tasarımı: Caner Peçenek Müzik: Mustafa Kemal Öztürk Afiş Tasarımı: Emre Altundağ - Ferhan Dayıoğlu Vokal Koç: Feyyaz Şerifoğlu Oyun Fotoğrafları: Abdullah Çavdar Teaser: Güvenç Selekman - R. Onur Duru Styling: Pınar Sert Topluluk: Tiyatro Mitos Tür: Komedi Seanslar Afiş