İngiliz oyuncu ve oyun yazarı Shelagh Stephenson‘ın 2008 yılında yazdığı ve aynı yıl sahnelenen Uzun Yol, yazarın İngiltere’deki resmi yardım kuruluşunun Bağışlama Projesi – Forgiveness Project için gerçek hayat hikayelerinden kurgulanmış bir oyun. Oyunun çevirisi sevgili Gözde Kırgız’a ait.
Kardeşler Joe ve Dan kasabada bir gece geçirmek için dışarı çıkarlar. Yalnızca biri geri döner: 18 yaşındaki Dan. Uyuşturucu bağımlısı Emma tarafından sokakta bıçaklanır ve ölür. Aile dağılır, baba John, geceleri koşuya başlar ve diğer oğul Joe, ebeveynlerinin ölenin Dan yerine kendisi olmasını dilediklerine inanır. Bu arada, oğlanların annesi Mary, hapiste olan katil kızın hayatlarına yerleşmiş bir hayalet gibi varlığıyla onları rahatsız eden biri olduğunu hissetmektedir. Psikolog Elizabeth’in yardımıyla Emma’yla tanışmaya karar verir.
Shelagh Stephenson’un yazdığı oyun Affetme Projesi kapsamında, sadece tiyatrolarda değil cezaevlerinde de oynanacak şekilde tasarlandığı için hikayenin bundan sonrası farklı bir şekilde devam ediyor; en korkunç acıyı çekmiş olsanız bile affetmenin iyileştirici olasılığı mesajını verdiği için Mary, oğlunun katilini anlamak üzere uzun ve zorlu bir yola çıkarken bir şeyler yapılması gerektiğini dile getirir; aksi takdirde oğlunun ölümünün hiçbir anlamı kalmayacak ve sadece rastgele, anlamsız bir şiddet eylemi olacaktır. Ben evde metni okurken çok beğenmiştim;
Babanın ağzından dökülen şu cümleler:
“Bir kadın, bize şey dedi, en azından Tanrı şu an göz kulak oluyor ona ve ben, bunlar olmadan önce göz kulak olmuyordu muydu tanrı ona? diye düşündüm. Tanrı’nın dikkatini çekmesi için neden ölmesi gerekiyordu? “
Abi Joe’nun sözleri:
“Ben de en az küçük kardeşim kadar önemsenmek istiyorum İşe bakın ki kendisi ölü. Çok şey istemiş olmayacaksam, ölüyle eşitlik istiyorum ben de. Hatta daha da ileri gidiyorum, ben daha fazla önemsenmek istiyorum. Çünkü, şöyle harika bir özelliğim var, ben hâlâ nefes alıyorum ve bence bu beni, mutfak rafındaki vazoda duran bir buçuk kiloluk külden daha avantajlı kılar.“
Annenin içinde oğlunun külleri olduğu vazo ile konuşması:
“Neden daha çok değer vermedin hayatına? Neden vermedin ki ona parayı? Seksen beş yaşında, yatağında ölmeliydin sen, aptal. Bunu bize nasıl yaparsın, Dan, nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirsin, bir hiç uğruna nasıl ölebilirsin, karşı kaldırıma geçebilirdin, neden başka bir yerde olamadın”
Sevgili Berfin Zenderlioğlu’nun yönettiği oyunda anneyi yıllar sonra Oyun Atölyesi’ne dönen Evrim Alasya ( 2005 te Atinalı Timon ile ilk defa seyretmiştim). Babayı ise hiçbir oyununu kaçırmadığım Faruk Barman canlandırıyor. Yalnız Batı’nn bitirim delikanlısı yıllar sonra baba rolüyle sahnede. Abi Joe da Aykut Akdere, katil kız Emma da Sena Başdoğan, danışman rolünde Zeynep Alkaya ekibin diğer oyuncuları olarak yer alıyor.
Serkan Kavurt ’un minimal sahne tasarımını çok beğendim, gerek baba gerekse annenin oturduğu bir yanında lambader olan bir koltuk ev, metal bir masa ve sandalye ise hapishane görüşme odası olarak düşünülmüş. Kostüm tasarımı Pınar Demir, ışık tasarım Alev Topal, müzik ise Devrim Ilgaz Karaahmet ’e ait.
Bu akşam sahnede finali seyrederken, okurken hissetmediklerimi hissettim ve içimden itiraz ve hatta isyan ederek çıktım oyundan, baba olarak da anne olarak da kardeş olarak da dört kişilik bir ailenin bir ferdini bilinçsizce öldüren birini bağışlayabilir miydim? Ya da onunla karşılaşmak ister miydim?
Çok Yaşa Tiyatro!
Oyunun Künyesi Yazan: Shelagh Stephenson Çeviren: Gözde Kırgız Yöneten: Berfin Zenderlioğlu Dekor Tasarımı: Serkan Kavurt Kostüm Tasarımı: Pınar Demir Işık Tasarımı: Alev Topal Müzik: Devrim Ilgaz Karaahmet Oynayanlar: Evrim Alasya, Sena Başdoğan, Zeynep Alkaya, Faruk Barman, Aykut Akdere Topluluk: Oyun Atölyesi Tür: Dram Seanslar Afiş