Kalabalık Duası adlı oyun, alın yazısındaki sırrı gün yüzüne kavuşturmaya çalışan ve İstanbul’un efsununu insanlara yaymak isteyen yoksul bir adamı anlatır. Oyun tek kişilik fiziksel tiyatrodur ve açık biçimdir. Bu oyunun tek kişilik olması geleneksel oyunlarımızdan olan meddahın esintilerini bize sunuyor. Bu oyun tek kişilik ancak bize birden fazla kişinin hikayesini anlatıyor; Adam, hayati , sırrı, Monica gibi karakterlerin hikayelerini izleriz. Tolga İskit’in başarılı oyunculuğu , karakter geçişlerinin ve hareket kalitesinin güzel ve keskin olması seyircinin yüzünde tatlı bir tebessüm yaratmasına sebep oldu.
Oyunun temel fikri birbirinden ayrılan iki yolu anlatıyor düzen ve kaos… Oyunda ise keşmekeş ve nizam olarak adlandırılan birbirine zıt iki yolu bize anlatmakta ve bu oyunu bize sunarken çeşitli güldürüler kullanılmaktadır ve bu güldürüler oyun dinamiğini pozitif olarak çok etkiliyor. Oyunda İstanbul’un efsununu yani gizemini çözmeye çalışan karakterimiz her bireyin olduğu gibi insanların içsel olarak içinde kaybolduğu kaosu ve insanı büyüleyen şehrimiz olan İstanbul’un kaosunun ne kadar benzer olduğunu bize gösteriyor.
Oyundaki bu fikir beni gerçekten çok etkiledi çünkü günümüzde herkesin özellikle de gençlerin kendi içinde verdiği savaşlar ve içsel kargaşaların bu kadar güzel büyüleyici olmasına rağmen aynı zamanda insanı yoran bir şehir üzerinden anlatılması beni ciddi anlamda etkiledi. Derin ve ince düşünülmüş bir oyun. Oyun karakterinin delilik ve dehalık arasındaki çizgi de olması epey bir dikkat çekici hale getiriyor. Elbette oyuncunun performansı da öyle. Ben bu oyundan bir hayli etkilendim yaşadığımız toplumun üzerimizdeki etkilerini de çok fazla baz alıyor.
Çünkü ne yazık ki birçoğumuz içimizdeki kargaşaya kurban gidiyoruz ve bu kargaşa içinde kayboluyor ve bunu sanki düzenimizmiş gibi bir hale sokuyor ve kendi yarattığımız veya toplumun bizler üzerinde yarattığı o kaotik düzene kurban gidip bu durumu bir çözüme ulaştıramıyor ya da sorgulayamıyoruz dahi. Ancak kalabalık duası bu durumun tam tersine sorgulayıcı ve bu sorgulara cevap bulmak isteyen bir oyun. Herkesin emeğine sağlık. son olarak oyun içinde geçen , ve oyunun hakkında bilgi edinmek istediğimizde karşımıza çıkan yazıyı paylaşmak istiyorum ;
Duvara yazıyor; “Beklemek, ateşten daha yakıcı”
Doğru mu?
Anlatmaya başlıyor.
Bitirebilecek mi?
Bu efsunlu şehirde bir şeyler oluyor diyor.
Aynı şeyi mi anlıyoruz?
Ama şundan neredeyse eminiz: “Sen anlattıkça oldu bu dünya, sen yoksan o da yok. Hikayen varsa
yaşarsın, hikayen yok, sen de yok”
Adını bilmediğimiz birinden ölüm, rüyalar ve şehre dair bir hikaye.
Rüyalar ve şehre dair bir hikaye..
Oyunun Künyesi Yazar: Volkan Çıkıntoğlu Yönetmen: Güray Dinçol Oyuncu: Tolga İskit Yönetmen Yardımcısı: Cansu Arslan Saran Işık Tasarım: Utku Kara Dekor Tasarım: Derya Ülker Hareket Danışmanı: Ecem Asude Işık Gür Kostüm Tasarımı: Ülkü Şahin Oyun Fotoğrafları: Tara Demircioğlu Işık Kumanda: Murat Kural Ses Kumanda: Cansu Arslan Saran Topluluk: Fiziksel Tiyatro Araştırmaları Tür: Deneysel, Absürt Seanslar Afiş