“Sevgi’nin temel bir ihtiyaç olması ve belki de asla tam olarak karşılanamaması… Sevgi eksikliğinin bir rutin haline dönüşmesi, tüm iletişim modellerine ve Her Şey’e sirayet etmesi… Sevgi mi? Yoksa sevgi dışında her şey mi? Bir anda sahnede beliren ve sırası gelince mutlaka en az bir kere başrolü kapan 7 kişi. Tıpkı kendi hayatlarımızda sırası geldiğinde başrol olduğumuz bazen de sonsuz rutinler bütünün bir parçası olmak zorunda kaldığımız gibi. Peki bu ikisi gerçekten de birbirinden farklı şeyler mi?” (Tanıtım metninden)
7 farklı kişilik mi?
7 farklı ruh hali mi?
7 farklı psikiyatrik hastalık mı?
Yoksa hepimizin içinden 7 parça mı?
Bazı sanat eserleri, heykeller, tablolar, müzik eserleri ve tiyatro oyunları soru işareti ile bırakır insanı. O soru işaretleri, bazı yerlerde kendine cevaplar bulur, bazen de cevap vermeye cesaret edemeyeceğiniz kadar derinde bir yerde yankılanır bu sorular. Caryl Churchill’in yazdığı ve Ümit Aydoğdu’nun yönettiği, Ekip Kafile’nin elinden “Sevgi ve Her Şey”i izlerken ve izledikten sonra kafanızda bu sorular kendine yer buluyor.
Oyunda, kuşkuya mahal vermeyecek biçimde 7 farklı psikolojik-psikiyatrik durum-hastalık parçalar şeklinde aktarılsa da, kendini sorgulamayı seven izleyicilere ayna tutan bir yan da içeriyor. Durum böyle olunca “hastalık” ve bu toplumun bir parçası olmak, bu yaşantıya tahammül etmek için bükülen ve başkalaşan yanlarımız arasındaki çizgi bulanıklaşıyor ve bu parçalar içinde kendine bir yer buluyor.
Örneğin onay, beğenilme özellikle sosyal medya çağında bizler için ne anlama geliyor ? Haddinden fazla hayatımızı yöneten bu gerçek, kişisel sınırlarımızı kaldırmamıza ve benliğimizi şekillendirmemize ya da etik değerlerimizi yıkmamıza sebep oluyor mu ? Ya da unutmak, unutabilmenin ilaç gibi geldiği anlar var mı hayatımızda ? Ya da unutamamak bir lanet mi? Bu ve benzeri sorular ışığında, oyunun genel çerçevesine başka bir perspektiften bakan seyirciler, oradan derin bir sorgulama ve yeni bir bakış açısıyla ayrılıyor.
Sahnede 7 farklı parçayı sergileyen, Cenk Dost Verdi, Erden Tunatekin, Goncasen Çoban, Müzeyyen Durgun, Yasemin Ertorun, Kerem İnci ve Seray Akülker var. Muazzam bir reji ile, her bir parça, monolog havasından çıkartılarak, ekibin adeta canlı, tek bir mekanizma gibi hareket ederek ilerlemesini sağlayan yönetmen Ümit Aydoğdu’nın çok disiplinli bir tiyatro insanı olduğunu okumak hiç de zor olmuyor. Ekibin, özellikle Müzeyyen Durgun’nun performansı sırasında gereken rabarbayı kararında tutabilmesi, duyulması gerekeni duyurarak ama yine de “kalabalık ve muhabbet” tadını aldırması, oyuna ne kadar emek verildiğinin, adeta bir kamp düsturu ile çalışıldığının kanıtlarından biri. Oyuncular, aynı bir devin birer uzvu gibi ekip arkadaşlarını gerektiğinde destekleyerek, tek bir bütün şeklinde karşınızda duruyor ve bu yönüyle “Sevgi ve Her Şey” hayranlık oluşturacak seviyeye taşınıyor.
Oyunun seyirci tarafından en özdeşim kurulacak parçası Seray Akülker elinden kendine can buluyor. Çağımızın vebası, sınırlar ve değerler sorgu sandalyesine çekiliyor ve görmek isteyen gözler için öğreti niteliğinde anlar barındırıyor. Bu noktada telefon ışıklarının kullanıldığı anlar hem verdiği mesaj bakımından hem de muhteşem bir reji çözümlemesi olarak, tadı damakta bırakıyor.
Yasemin Ertorun’un parçasında oldukça yoğun trafiği muhteşem şekilde yöneten ekip ve etik üzerine bizi düşüncelere sevk eden Ertorun’un hiç sekmeden, bir insanın hayattaki 3 farklı rolünü bu denli gerçek yansıtması ise oyuncular için bir ders niteliğinde.
Oyunun ışık tasarımı ve uygulaması da kendini fark ettiriyor. Gerek bulunan modern ve akılcı çözümler, gerek oyunun akışı esnasındaki önemi bakımından “ışık” adeta sekizinci bir oyuncu biri kendine sahnede yer buluyor. Bu noktada ışık tasarımcısı Utku Kara ve uygulayıcı Ra Yavuz ayrı bir tebriği hak ediyor.
Oyuna dair tek olumsuz yan, çok güçlü ve iç dinamiği yüksek parçalar varken, (Örneğin Müzeyyen Durgun’un parçası) finali durağan bir kısma bırakması. Her ne kadar Goncasen Çoban, göz doldurucu bir performans sergilese de, sergilediği metnin doğası gereği, oyunun trafiği ve akışı bakımından, yukarıda bitmesi gereken genel oyun performansı, finalde bir nebze aşağı düşüyor.
“Sevgi ve Her Şey”, oldukça vurucu, etkileyici ve seyircinin kendini sorguladığı bir an oluyor sahnede. Akıldan çıkmayacak kadar, oyun sonrası süren minik dalgalar bırakıyor içinizde. Alışılagelmiş oyunlardan sıkıldıysanız ve tam bir “ekip” işi izlemek istiyorsanız, “ Sevgi ve Her Şey” tam size göre.
Oyunun Künyesi Yazan: Caryl Churcill Çevirmen: Zeynep Anacan Yönetmen: Ümit Aydoğdu Işık Tasarımı: Utku Kara Müzik Tasarımı: Cem Aydoğdu Kostüm Tasarımı: Gaye Kızılışık Afiş Tasarımı: Kadir Kaya Oyuncular: Cenk Dost Verdi Erden Tunatekin Goncasen Çoban Kerem İnci Müzeyyen Durgun Seray Akülker Yasemin Ertorun Topluluk: Ekip Kafile Tür: Seanslar Afiş