Yazarının “Bu kitapta okuyacaklarınızın tümü uydurmadır. Düzmecedir. Palavradır. Adlar da, tarihler de, olaylar da gerçek değildir. Düş ürünüdür.” dediği, farklı uygarlık ve dönemlerde geçen ama aslında hiç yaşanmamış olayların konu edildiği, Ülkü Tamer‘in aynı adlı hikaye kitabından sahneye uyarlanan bir oyun ile karşı karşıyayız: “Tarihte Yaşanmamış Olaylar”
Boa Sahne çatısı altında, Faruk Üstün uyarlaması, Emrah Eren rejisi ile içinde 10 hikaye barındıran kitaptan 6 hikayeyi bize aktarmayı tercih etmişler. Bazı isim ve yerler gerçek olunca, buna yazım dilinin gücünü ekleyince, bir de tiyatronun hikaye anlatıcılığı boyutunu düşününce anlatılanların kurmaca olduğunu unutup, gerçek olduklarına hükmetsek yeridir.
Babilliler’in Mısırı kuşatması, dördüncü piramit; Julius Caesar’ın bıçaklanarak öldürülmesi; “Cezamı öncede çektim. Devletle alacağım vereceğim yok” deyip salıverilen Albrecht, Sicilya gülünün peşine düşen Romalılar, Lord Wynter ve Kraliçe Elizabeth’in yeğeni Lady Cecillia‘nın çocuk sahibi olamayışı ve bir kurtuluş yolu olarak ortaya çıkan Shakespeare ve Lord Wynter oyunculuğu, gölün tıkacı ve Oogna Mbuti..Tüm bu hikayeleri tek perde 90 dakikada izlemeye hazır mısınız?
Sahne üzerinde, hepsini ilk kez izlediğim 7 genç oyuncu, sazlı sözlü renkli bir anlatım ile, hem müzikal hem de oyunculuk performansı açısından göz dolduruyorlar. Onları bu başarıya iten elbette metnin gücü ve yönetmenin başarısı. Renkleri ile sıcacık, çok fonksiyonlu dekor kullanımı, aksesuarlardaki “basit güzeldir” yaklaşımı, müzikler, kısacası her bir unsuru sevdiğimi söylemeliyim. Tek bir şey hariç:
Kadıköy Boa Sahne oyun alanını düşündüğünüzde, oyun, sahnenin orta/arka alanında değil, orta/ön yani seyirciye yakın alanında oynanmakta. Sağ, sol, orta şeklinde konumlanan seyirci bloklarında, iki yan kanat (özellikle iç sıra başları) seyir noktasında ilk hikaye için dezavantaj sunuyor. Bunu bir kör nokta gibi düşünmenizi isterim. Oturduğum yer itibarıyla, hemen önümdeki düzenekte oturan oyuncu sebebiyle (ki oturanlar sürekli değişti), ilgili oyuncu ardında oynananları göremedim. Bu durum benim için tatsız bir oyun başlangıcı oldu ve ilk hikayeye odaklanamadım. Neyse ki o düzenek sonraki hikayelerde oradan kaldırıldı da kalan kısım sorunsuz bir seyir zevki sundu.
Ekibin birbiri ile uyumu, yüksek ve güzel enerjisine sanmam ki bir seyirci çıkıp da “hayır öyle değildi” desin. Bu, oyun için büyük bir avantaj zira anlatılan her hikaye size hitap etmeyebilir, o apayrı bir bahis. Ancak inanıyorum ki, ilginiz oranında illa ki sizi yakalayan hikayeler olacaktır. Bu durum, ekibin ruhu ile birleşince oyun sizi içine çekecektir. Haydi izleyin ve mesela en çok hangi hikaye sizi yakaladı bana söyleyin, olur mu? Benim favorim “Old English” aksanı ile attığı tiradını asla unutmayacağım Lord Wynter‘ın hikayesi.
Ülkü Tamer’e saygı duruşu niteliğindeki oyunun, dile hemen dolanan şarkısındaki, Ülkü Tamer’e ait şiirden alınma sözler ile sonlansın bu yazı: “Kağıdımız çaput bizim. Kefenimiz bulut bizim. Mesleğimiz umut bizim. Kıranlara selam olsun”
Oyunun Künyesi Yazan: Ülkü Tamer Uyarlayan: Faruk Üstün Yöneten: Emrah Eren Dekor Tasarımı: Cihan Aşar Kostüm Tasarımı: Selin Ölçen Işık Tasarımı: Alev Topal Müzik: Utku Güçoğlu Hareket Düzeni: Utku Demirkaya Afiş-Broşür Tasarımı: Ethem Onur Bilgiç Oyun Fotoğrafları: Emre Mollaoğlu Yönetmen Yardımcıları: Ezgi Nur Köycü-Barışcan İğdeli Oyuncular: Ammar Özçelik, Atakan Avcı, Delal Yıldırım-Ezgi Nur Köycü, Eylül Güntekin, Murat Küçük Utku Palta, Yağmur Altay Dekor Uygulama: Kibele Dekor-Metin Gümüşoğlu Yapım Koordinatörü: Kemal Tosun Işık Kumanda: Barışcan İğdeli Genel Sanat Yönetmeni: Aytekin Atabey Topluluk: Boa Sahne Tür: Dram-Komedi-Müzikal Seanslar Afiş