Sokak, cadde, semt isimlerinin nereden geldiğine dair merakım çoktur. Bir benzeri merak duygusunu da oyun isimlerinde yaşıyorum ki izleyince cevabımı ama yazarla eş düşüncede ama kendi yorumumla almış oluyorum. Bu oyunda, Klasik Türk Müziği‘nin alametifarikalarından “terennüm” ile nasıl bir bağ kurulmuştur, oyun ona o oyuna nasıl bir anlam yükledi sorularıyla girdim salona.
Dekoru görünce, “50 sene öncesine mi gideceğiz yoksa konunun geçtiği yer 50 senedir aynı eşyalardan oluşan bir ev mi?” soruları eklendi öncekilere.
Pek çok manada “git-gel”li, sürekli geçişleri olan oyunda sahnede iki müthiş oyuncu var: Bir dede ve torunu, derken yumuşak ama ani bir geçişle aynı oyunculardan bir babaanne ve torun çıkıyor. 1971-2021 yıllarının sokağa çıkma yasakları temelinde, hepsi birbiriyle bağlantılı bir aile hikayesi izliyoruz. Bu anlatımın içine serpiştirilen dönem donelerini (Boğaziçi Köprüsü’nün yapımı, babaannenin R’leri, günümüz 65 ın Facebook tercihi vb), dramatik anlarda gözleri nemlenen seyirciyi aniden güldüren manevraları çok sevdim.
Oyuncular sahnenin görünen yüzü. Hele de böyle kuşaklar arası seri rol geçişlerini ustalıkla ve lezzetle yapıyor olmalarını takdir etmeyip de ne yapayım? Ama tabi ki bununla yetinemem: Tek perde 70 dk süren oyunda metnin matematiği, “eski insanlar”ın o incelikli hali, oyuna nüfuz etmiş musiki, tarafların birbirine sabır ve saygısı gibi pek çok sevilesi şey var.
Oyuna nüfuz etmiş müzikten bahsedince, işin meraklısının zaten bildiği, çıkışta dilinize dolanacak olan, girişte de yazdığım terennümün geçtiği “Gül yüzlülerin şevkine gel” adlı Tab’i Mustafa Bey’e ait Bayati yürük semaisini bir kez de oyun hatrına dinlemenizi öneririm.
Oyuna dair tereddüt yaşadığım tek nokta şu oldu: Bazı anların, oyunu bir an için dondurduğu, ritmi askıya aldığını düşündüm. Bu bilinçli bir tercih olabilir. Değilse de oyun oturdukça kendini bulacaktır.
Prömiyere özel olduğunu düşündüğüm içi fındık dolu bardaklar bekliyordu bizi oyun çıkışında. Neden mi? Bizce anlamı malum. Siz, hem çok iyi bir oyun izlemek hem de baştakiler de dahil tüm soruların cevabını bulmak için oyuna gitmelisiniz:)
Çocukken oynanan parmak oyunu vardır ya “bu tutmuş, bu kesmiş, bu pişirmiş” diye söylenen,. Parmaklar bu eserde emeği geçenleri saymaya yetmez elbette ama şöyle bir giriş yapabilirim:
“Firuze Engin sıcacık bir oyun yazmış, Gülhan Kadim başarıyla yönetmiş, İpek Türktan ve Tolga İskit şahane oynamış….” gerisi künyede 🙂
Emeği geçenleri kutlarım. Yolları açık, alkışları bol, oyunları uzun soluklu olsun.
Oyunun Amerikalı yazarı Allison Gregory, bir ropörtajında şöyle söylemiş:
“Bir oyun yazarı olarak hedeflerimden biri, aktrislerin işlerini yapmaları için zorlu roller ve ilham verici fırsatlar...
Sığınak, içine girmekte çok zorlandığım bir oyun olarak başladı, uzun süre böyle devam etti ancak yaklaşık son yarım saatinde beni derin duygulardan yakalayarak içine...
Sahnenin seyirciye çok yakın ilişkide olduğu az kişi alan tiyatrolara verilen ad.
Entrik unsur
Yazılan eserin, okuyucuda merak uyandıracak şekilde olması
Ferhan Şensoy
Türk tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu; roman, deneme, günlük, tiyatro, televizyon dizisi ve film senaryoları yazarı ve 'Ortaoyuncular' tiyatro topluluğunun kurucusu olan sanatçı 'Ortaoyuncuları Kavuğu'nu Münir Özkul'dan devralmıştır. Her oyundaki emeği geçenlere, zaman gözetmeksizin oyun gelirlerinden pay vererek Türk Tiyatrosu'nda kendine özgü bir yer edinmiştir. Aldığı ödülleri ve prestijiyle Türk tiyatrosunun ağır isimlerdendir.
Vodvil
Hareketli ve eğlenceli konulara dayanan hafif güldürü.
Dramaturg
Tiyatroda, repertuar politikasını saptamaya yardımcı olan, repertuar hazırlayan, oyun metinlerini okuyarak; gerekirse çevirisini yaparak, oyunları inceleyen, analiz eden ve bu konuda detaylı raporlar hazırlayan dramaturg; rejisöre, oyunun yorumu konusunda öneriler sunabilir. Oyuncu ve tasarım sanatçılarına malzeme sunmak da dramaturgun görevleri arasındadır.
Tirat
Oyuncuların sahnede birbirine söylediği uzun sözler, oyuncunun uzun ve kesintisiz konuşması.
Kanto
Tiyatro oyunlarından önce kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ettiği yer.
Kabare
Toplum hayatında daha çok güncel olayların iğneleyici ve eleştirici bir şekilde ele alan oyunların oynandığı; şiirlerin ve şarkıların söylendiği tiyatro.
Darülbedayi
1914 yılında kurulan ve bugünkü İstanbul Şehir Tiyatrolarının eski adı.
Prömiyer
Oyunun seyirci ile ilk buluşması.
Fuaye
Tiyatro aralarında oyuncuların ve seyircinin dinlenmesi için hazırlanmış yer.
Apar
Oyuncunun rol gereği seyircinin duyacağı biçimde ama öbür oyuncuların duymadığı var sayımla düşüncelerini söylemesi veya Oyuncunun doğrudan seyirciye dönerek konuşması.
Oda Tiyatrosu
Seyirci sığası yüz kişi yada az olan minik tiyatro.
Reji
Sinema, tiyatro, radyo ve televizyon oyunlarında ve programlarında oyunun sahnelenmesini organize eden sorumlu kişi(ler).
Mimetik
Kelime anlamı olarak taklit etme ya da yankılanma olarak geçen mimetik, tiyatroda sahnede gördüğümüz içerikleri işaret eder. Yani şahit olduklarımızdır, sahnede oynanandır bir nevi. Örneğin yine aynı oyunda Puck'ın bahsi geçen çiçeği periler kraliçesi Titania'nın gözüne damlattığına şahit oluyoruz.
Mizansen
Kelime manası sahnelemektir. Bir tiyatro metninin sahneye uygun olarak tasarlanması ve düzenlenmesidir.
Grotesk
Gülünç ve korku verici unsurları, aşırılık ve gerçek dışılıkla bir arada barındıran bir oyun türü.
Agon
Antik Yunan komedyasında düşünceleri birbirine karşıt olan iki oyun kişisinin tartışmaya girdiği bölüm.
Pandomim
Jest ve mimiklerle oynanan sözsüz oyun
Müjdat Gezen
Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, şair ve eğitmen. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ni kurmuştur. Sahneye ilk kez Hırka-i Şerif İlköğretim Okulu'nda ilk piyesinde çıktı. Aynı yıl 'Doğan Kardeş' çocuk dergisinde şiirleri yayımlandı. Yine bu yıllarda İstanbul Radyosu Çocuk Kulübü'nde mikrofonla tanıştı. Müjdat Gezen aynı zamanda şair. 74 adet şiirden oluşan 'Şiirim Geldi Bırakın Beni' isimli bir albümü var. Albümde kendisiyle birlikte Savaş Dinçel, Mustafa Alabora, Perran Kutman, Ali Poyrazoğlu, Rutkay Aziz ve Sunay Akın gibi isimler yer alıyor.
Revü
Oyundan önce gösterilen müzikli ve danslı oyun.
Çolpan İlhan
İstanbul Belediye Konservatuvarı'nda tiyatro bölümünü ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümünden mezun oldu. Akademideki arkadaşları ile birlikte 'Akademi Tiyatrosu' adıyla bir tiyatro grubu kurdu ve oyunlar hazırladı. Şair Attilâ İlhan'ın kızkardeşi, sinema sanatçısı Sadri Alışık'ın eşi ve oyuncu Kerem Alışık'ın annesidir. 2014'te geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.
Afife Jale
Sahneye çıkan İlk Türk kadın oyuncudur. 'Yamalar' adlı oyunda, Emel rolü ile ilk kez sahneye çıktı. Asıl ismi Afife olan sanatçı, bu oyunda 'Jale' takma ismini kullanmış ve daha sonraları Afife Jale adıyla anılmaya başlanmıştır. Tiyatro kursları için açılan sınavı kazandı. Müslüman kadınların sahneye çıkmasının yasak olduğu dönemde, Darülbedayi (konservatuvar olarak açıldıktan sonra okul tanımından çıkıp bir tiyatro topluluğuna dönüşen; halen İstanbul Şehir Tiyatroları adıyla varlığını sürdüren sanat kurumu), Müslüman kadınların sadece kadınlara özel gösterilerde oynayacakları gerekçesiyle bünyesine almıştı. 1997’den beri sanatçının anısına Yapı Kredi tarafından 'Afife Tiyatro Ödülleri' düzenlenmektedir. Son yıllarını yatırıldığı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde geçirdi ve orada vefat etti.
Feeri
Doğaüstü olayların ve kişilerin dekorlar arasında gösterilmesi.
Fars (Farce)
Önceleri oyun araları gösterisi olarak sahnelenen ve sonrasında sanat yönü az kaba bir güldürü türüne dönen tiyatro.
Tuncel Kurtiz
Babası Selanik doğumlu bir Türk bürokratı, annesi ise Boşnaktır. Üniversitede kısa bir süre hukuk fakültesinde, daha sonra ise filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölümlerinde okudu; ancak hiçbirinden mezun olmadı. İlk kez Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başlamış olan sanatçı, bir çok sinema filminde de rol almıştır. 48. Altın Portakal Film Festivali'nde 'Yaşam Boyu Onur Ödülü' aldı. Son yıllarda 'Ezel' adlı dizide oynayan sanatçı, 2013'te kalp krizi sonucu 77 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Tragedya
Duyguları yaşatmak ve hissetirmek için acıma ve korku duyguları üzerine yazılmış tiyatro eseri, trajedi
Diegetik
Tiyatroda, edebiyatta yahut sinemada bir olayın, olayın kendisine tanıklık edilerek değil olayın anlatılarak öğrenildiği durumlar. Edebiyatta olayı bir anlatıcı vasıtasıyla okuyarak, tiyatroda ve sinemada genellikle sahnede duyarak öğrendiğimiz bilgiler.
Haldun Dormen
Sahneye ilk defa Galatasaray Lisesi’nde ortaokul öğrencisi iken çıktı. Robert Koleji'nden mezun oldu. Küçük yaşlarda geçirdiği bir kaza sonucu sol ayağı sakatlandı. Tiyatro eğitimini ABD’de Yale Üniversitesi’nde aldı. 'Papaz Kaçtı' komedisi ile Dormen Tiyatrosu’nu kurdu. Türkiye’de sahnelenen ilk müzikal olarak bilinen 'Sokak Kızı İrma'yı sahneledi. Halkla ilişkiler alanında dünyaca tanınan bir isim olan Betül Mardin ile evlenmiş, sekiz yıl süren bu evliliğinden Ömer adlı bir oğlu dünyaya gelmiştir. Sanatçı hala tv yapımcılığı ve diğer kişisel gelişim dersleri verilmektedir.
Tuluat
Modern tiyatronun özelliklerinden farklı olarak yazılı metin olmadan bir konu üzerinde oyuncuların sahnede doğaçlama olarak bir oyunu canlandırmaları.
Muhsin Ertuğrul
Türk tiyatrosunun batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilen Muhsin Ertuğrul, sinema alanında da Türkiye'de ilk önemli katkıları gerçekleştirmiş; 1922-1939 yılları arasında Türkiye’de film yapan tek kişi olmuştur. Ailesi, sahneye çıkmasına karşı çıktığı için baba evinden ayrıldı ve tiyatro eğitimi için Paris'e gitti. Çağdaş Türk tiyatrosunun temelini atan ve geliştiren Muhsin Ertuğrul'a 23 Nisan 1979'da Ege Üniversitesi'nce fahri doktor payesi verildi. Sanatçı, ünvanını almak ve sanat yaşamının 70. yıl kutlamalarına katılmak üzere gittiği İzmir'de 29 Nisan günü kalp krizi sonucu hayatını yitirdi.
Levent Kırca
İlk kez 1964'te Ankara Devlet Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. Eski eşi Oya Başar ile birlikte 'Güzel ve Çirkin' ve 'Sefiller' adlı oyunları sergiledi. 1998 yılında 33. Türkiye Hükûmeti'nde Kültür Bakanlığının vermeye başladığı Devlet Sanatçısı unvanına layık görülmüştü, ama bu ünvanı Nisan 2015'te geri alınmıştır. Her zaman dik duran ve politik mizahın öncüsü olan sanatçı, Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapmıştır. Kırca 2015 yılında yakalandığı karaciğer kanseri hayata veda etmiştir.